Karanlık İşaret

645 34 1
                                    

Hogsmeade'e ayakları değer değmez Harry yanındaki Dumbledore'u kontrol etti. Yanındaydı ve iyiydi. Harru ona destek olarak ilerlemeye başladı. Çok fazla kan kaybetmişti. Bakışlarını yerden şatoya doğru kaldırdı ve kalbi tekledi. Astronomi kulesinin üzerinde yeşil, ağzından yılan çıkan bir kurukafa vardı. Ölüm yiyenlerin bir eve girdiklerinde ve birini öldürdüklerinde arkalarında bıraktıkları işaret. Harry adımlarını birden hızlandırdı. Biri ölmüştü. Yoksa.... Hayır onlara birşey olmazdı... Harry onlara şans iksirini bırakmıştı hayır... Başka biri ölmüş olmalıydı... Harry bir dükkanın önünde iki süpürge gördü. Dumbledore ile birlikte süpürgelere bindiler ve havalandılar. Harry son hız gidiyordu. Bir yandan da süpürgeye sıkı tutunmaya çalışıyordu çünkü dengesi giderek bozulmaya başlamıştı. Kuleye indiklerinde Dumbledore Harry'ye baktı.

-Pelerini giy, dedi Dumbledore yumuşak bir ses tonuyla. Harry pelerini giydikten kısa bir süre sonra kaskatı kesildi. Dumbledore'a baktı. O yapmıştı.... Bedenini kilitlemişti... Ve birden Dumbledore'un asası elinden uçtu. Zaman kaybetmişti onunla uğraşırken. Harry kapıdan girene bakınca gözlerine inanamadı. Draco! Peki neden Dumbledore'u silahsız bırakmıştı? Ve asasını neden ona doğrultuyordu?

-Az kaldı geliyorlar, dedi Draco endişeli bir şekilde geriye bakarak.

-Draco sana teşekkür etmeliyim. Beni sonuna kadar dinleyip itaat ettiğin için... Ve unutma, iyi taraftan sapma sakın.. Herkes sana sırt dönse de Harry seni savunacaktır, dedi Dumbledore. Harry öylece bakakaldı. Ne demekti bütün bunlar...

-Harry mi? Sizi benim öldürmeye çalıştığımı sanarken mi? Dedi Draco. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.

-Harry burada Draco, dedi Dumbledore. Draco bunun üzerine etrafına bakınmaya başladı.

-Harry beni iyi dinle, Draco'ya güven. Herşeyi benim emrimle gerçekleştiriyor. Onu savun. Sana güveniyorum, dedi Dumbledore. Harry ne olduğunu az çok idrak etmişti ve dehşete kapılmıştı. Voldemort'un verdiği görev bu muydu? Dumbledore'u öldürmek?

Bu sırada büyük bir patlama duyuldu. Birkaç ölüm yiyen bir anda içeriye dalmıştı. Draco yüzündeki endişeyi ustalıkla sildi ve asasını sabitledi.

-Ah burda Dumby! Bir öğrencisi tarafından öldürülecek! Kapana kısılmış, dedi Bellatrix ve sinir bozucu bir şekilde kahkaha attı.

-Seni de görmek güzel Bellatrix, dedi Dumbledore. Oldukça sakin ve kendinden emin görünüyordu.

-Hadi Draco görevi yerine getir, dedi Bellatrix. Heyecanla bakıyordu. Bu sırada arkada bir patlama daha duyuldu. Snape koşar adım geliyordu. Draco onu görünce bir kenara sindi. Harry onun yüzündeki umutlu ifadeyi görüyordu. Belli ki Snape kurtaracaktı onları bu durumdan. Snape asasını Dumbledore'a doğrulttu.

-Severus lütfen, dedi Dumbledore. Yalvaran bir ifade ile bakıyordu.

-Avada Kedavra! Diye bağırdı Snape. Dumbledore şimdi ağır çekimde yere düşüyordu. Harry birden kendini serbest hissetti. Ama kıpırdamadı. Nasıl olabilirdi? Hayır ölmemişti... Ölemezdi... Draco'ya baktığında onun da şaşırmış bir şekilde Snape'e baktığını gördü. Böyle birşey beklemediği açıktı. Bellatrix kahkaha atarak Draco'yu kolundan çekti ve koşar adım uzaklaşmaya başladı. Bütün ölüm yiyenler koşuyordu. Harry birden üzerinden pelerini attı.

-Sersemlet! Diye bağırdı Harry. Snape bir anda durdu ve zorlukla ayakta duran Harry'ye baktı.

-Onu nasıl öldürürsün? O sana güveniyordu, dedi Harry sinirli bir şekilde bakarak. Snape bir şey demeden arkasını döndü.

-Colloportus! Sersemlet! SECTUM- Harry aklına gelen bütün büyüleri söylüyordu. Tam sectumsempra diyecekken Snape geri dönüp onu geriye fırlattı. Harry az kalsın kuleden düşecekti.

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin