Özledim Seni

632 28 2
                                    

Birden gelen kapı sesi ile Harry yerinden kalktı. Hızla kapıya doğru yürüyüp delikten baktığında yüzüne bir gülümseme yayıldı. Hemen kapıyı açtığında birden geriye doğru sendeledi. Biri hemen üzerine atlayıp sarılmıştı. Sonradan sonradan bu kişinin Hermione olduğunun idrakına vardı. Sonra Ron, Fred, George... Herkes onunla tokalaşmaya başlamıştı. Hepsi bir ordu halinde salona geçti. Harry neden bu kadar kişinin geldiğine anlam veremiyordu. Mundungus Flecther bile buradaydı....

-Arry seniğ gördüğüme çoğ sevindiğm, dedi Fleur. Harry Hermione'nin göz devirdiğini görünce gülümsedi.

-Ben de çok sevindim, dedi Harry. Gözleri ile odadaki herkesi tarıyordu.

-Hey Harry bak bakalım! Dedi Tonks ve elini havaya kaldırdı.  Elinde ışıl ışıl bir tek taş parlıyordu. Harry'nin ağzı şokla açıldı.

-Yoksa siz.... Diyebildi Harry.

-Evet biz Remus ile evlendik! Dedi Tonks ve zarifçe onun koluna girdi. Remus ise mahçup olmuş görünüyordu.

-Bu harika bir haber! Neden bana haber vermediniz ki? Dedi Harry. Bu habere çok sevinmişti.

-Eh çok küçük bir törendi aslında, dedi Remus.

-Evet evet! Bu kadar yeter! Şimdi Potter bana bir saç telin lazım, dedi Moody. Harry ise ona anlamayarak baktı.

-Neyini anlamadın Potter? Seni korumak için sahte Potter'lar yapacağız, dedi Moody.

-Hayır öyle bir şey olmayacak, dedi Harry. Bu odadaki kimseyi tehlikeye atamazdı.

-Beni uğraştırma çocuk! Plan çoktan yapıldı. Bana bir saç telini ver, dedi Moody. Harry ise hayır anlamında başını sallıyordu.

-Benim yüzümden zarar görmelerine göz yumamam! Dedi Harry. Oldukça kararlıydı.

-Onların hepsi reşit! Ve hepsi neyle karşı karşıya olduklarını biliyor! Hepsi kendi isteğiyle buna gönüllü oldu! Şimdi bizi zorlama, dedi Moody. Sesi oldukça hiddetliydi.

-Saç telimi ver-me-ye-ce-ğim! Dedi Harry. Bunun üzerine Fred ve George'dan bir hıh sesi yükseldi.

-Şuna bak Fred! O küçücük boyuyla büyü bile yapamıyorken bize karşı koyabileceğini söylüyor, dedi George. Fred ise hemen Harry'ye yaklaştı ve bir kaç saç telini birden çekiverdi. Elindeki saç telleri ile muzaffer bir şekilde gülümsüyordu.

-Gördün mü Harry hiç de zor değilmiş, dedi Fred ve saç tellerini Moody'ye verdi. Moody saç tellerini önündeki iksire ekledi ve karıştırdı. İksir birden altın rengini almıştı. Ardından önündeki altı şişeye iksirleri paylaştırdı.

-Sahte Potter'lar bir adım öne! Diye komut verdi Moody. Bunun üzerine Ron, Hermione, Fred, George ve Fleur öne çıktı. Moody huzursuzca onlara baktı.

-Biri eksik! Mundungus! Hemen buraya! Diye tısladı Moody. Mundungus çekingen adımlarla öne doğru çıktı ve çembere katıldı. Hepsi eline çok özlü iksirleri aldı ve bir dikişte içti. Bir iki dakika içinde odada yedi tane Potter olmuştu. Moody önlerine bir torba bıraktığında hepsi içinden gözlük ve kıyafet almaya başladı.

-Şimdi Ron-Tonks, Fleur-Bill, George-Remus, Fred-Arthur, Hermione-Kingsley, Mundungus benimle ve Harry-Hagrid sorusu olan? Dedi Moody. Kısa bir sessizliğin ardından da güzel diye mırıldanarak dışarıya doğru yöneldi. Harry çantasını koluna takıp Hedwig ve ateş okunu da alarak dışarıya çıktı. Dışarıda testraller ve süpürgeler vardı. Birde bir motorbisiklet...

-Harry sen Hagrid ile motorbisikletle gideceksin! Herkes yerini alsın! Dedi Moody. Kingsley ve Hermione testrale bindi. Ron ve Tonks süpürgeye, George ve Remus süpürgeye, Fleur ve Bill testrale, Fred ve Mr. Weasley testrale bindi. Harry yavaş adımlarla motorbisikletin kesesine bindi. Bu çok rahatsızlık vericiydi.

-Herkes hazır olsun! 3.... 2..... 1! Diye bağırdı Moody. Bunun üzerine herkes havalandı. En yukarıya gelince de hepsi farklı yönlere dağıldı. Bir süre olaysız yol aldıktan sonra birde etrafı kara bulutlar sardı. Her yerde küçük pof sesleri duyuluyordu. Harry dehşet ile etrafına bakınca bir sürü lanetin etrafta uçuştuğunu gördü. Asasını hazırladı ve endişe ile etrafa bakınmaya başladı. Hagrid ise motoru birden hızlandırmıştı.

Birden peşlerinde birkaç ölüm yiyen belirdi. Hepsi onlara lanet yağdırıyordu. Havada sarı, yeşil, mavi ve kırmızı lanetler birbirine karışıyordu. Harry aklına gelen bütün lanetleri yağdırmaya başladı.

-Sersemlet! Colloportus! Sersemlet! Expalliarmus!

-Bu o! Potter'ı bulduk! Diye bir ses geldi ölüm yiyenlerden. Ardından iki tanesi takipten çıktı. Harry kalan iki tanesinden birini sersemletti, diğerini ise iplerle bağlayarak süpürgesinden düşürdü. Hagrid ile daha hızlı bir şekilde oradan uzaklaşmaya çalışıyorlardı. Gel gör ki gelen lanetler yüzünden motor zarar görmüştü. Harry'nin oturduğu sepet kopmak üzereydi. Harry can havliyle kendini Hagrid'in arkasına atmaya çalışıyordu.

-Dayan Harry az kaldı dayan! Diye Hagrid'in sesi duyuldu. Harry bir yandan kendini düşmekten kurtarmaya çalışırken bir yandan da Hedwig'i korumaya çalışıyordu. Havadaki değişim elle tutulur şekilde hissediliyordu. Bulutlar sanki mümkünmüş gibi daha da kararmıştı. Harry dehşetle arkasını dönünce Voldemort ile yüz yüze geldi.

-Avada Kedavra! Diye haykırdı Voldemort.

-Expalliarmus! Diyerek karşılık verdi Harry. Birden asalar parladı ve birbirine bağlandı. Harry bütün gücü ile bağı Voldemort'a püskürtmeye çalışıyordu. Ama yeşil ışık çok daha kuvvetliydi. Yeşil ışık Harry'ye ulaşmak üzereyken Harry'nin asası birden parladı ve sarı bir ışıkla yeşil ışığı püskürttü. Voldemort'un asası iki eşit parça ile yere düşerken Voldemort şaşkın ve sinirli bir şekilde Harry'ye bakıyordu. Tam Harry'ye doğru uzanırken birden herşey kayboldu. Şimdi metrelerce yükseklikten Hagrid ve Harry yere düşüyordu.... Harry elleriyle Hedwig'in kafesini açtı ve Hedwig kafesten çıktı ve uçmaya başladı. Ardından Harry koltuğunun altındaki ateş okunu hemen düzeltti ve ayağını geçirmeye çalıştı. Artık yere çakılmak üzereyken süpürgeye binmeyi başardı ve Hedwig'in yanına uçtu.

Hagrid tok bir sesle çamur birikintisinin içine düşmüştü. Harry süpürgesiyle onun yanına indi. Hedwig de muhabbetle kafesine geri girmişti. Yanlarındaki evden iki kişi hızla onlara doğru geliyordu. Harry istemsiz bir şekilde asasını kaldırdı.

-Ben Ted! Ted Tonks ve eşim Andromeda Tonks! Dedi Adam. Harry bunun üzerine asasını indirip şaşkın bakışlarla Andromeda'ya baktı. Bellatrix'e benzerliği şaşırtıcıydı. Kafasını sallayarak kafesi yerden aldı. Şimdi Hagrid'i içeri getiriyorlardı. Hagrid'e bir şeyler içirdiler ve bandajlarla yaralarını sardılar. On dakika içerisinde yeniden uyanmıştı.

-Bu anahtar sizi kovuğa getirecek, dedi mr. Tonks. Harry anahtarı eline aldı. Bütün eşyalarına sıkı sıkı sarılmıştı. Hagrid de parmağını anahtara koydu. Harry göbeğinden içeriye çekiliyormuş gibi hissetti. Heryer etrafında dönüyordu. Kısa bir süre sonra Kovuk'un bahçesine indiler.

-Hoşgeldin Harry! Dedi Hagrid neşeli bir ses tonuyla. Harry yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirdi. Acaba diğerleri gelebilmişler miydi?

-Ah Harry hayatım sonunda! Dedi mrs. Weasley ve sıkıca Harry'ye sarıldı. Harry de ona sarıldı ve arkasındaki Ginny'ye soru soran bakışlarla bakmaya başladı.

-İlk siz geldiniz. Başka kimse gelmedi, dedi Ginny. Sesinin tonu endişeliydi. Birden yanlarında pof sesleri duyulmaya başladı. Ron ve Tonks, mr. Weasley ve Fred, Bill ve Fleur, Hermione ve Kingsley gelmişti. Peş peşe.... Sadece dört kişi kalmıştı. Ardından bir pof sesi daha duyuldu. Remus ve George da gelmişti. Ama George'dan kan akıyordu. Hemen onu içeri getirdiler ve bir koltuğa yatırdılar.

-Biri bize ihanet etti! George'un kulağı.... Üzgünüm Molly ama düzelemez! Dedi Remus. Ardından Harry'yi görünce hızla onu duvara yapıştırdı.

-Sana patronus yapmayı kim öğretti? Diye sordu Remus. Ateş püskürüyordu.

-Sen.... Sen öğrettin! Çatal boynuzlu geyik.... Babamın patronusu.... Dedi Harry nefes nefese. Ardından Remus onu bıraktı.

-Üzgünüm bunu yapmalıydım, dedi Remus. Harry ise sorun değil anlamında başını salladı. Ardından üzerine hızla biri atlayıp sarıldı.

-Seni özledim, dedi Harry. Kokusunu içine çekerken.

-Ben de seni özledim, dedi Hermione. Hala Harry'ye sıkı sıkı sarılıyordu....

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin