Vaftiz Babası Olur musun?

539 27 0
                                    

Ormanlık bir alanda yatar halde buldu kendini Harry. Gök yüzü tepesinde masmavi uzanıyordu... Hemen doğruldu ve Hermione'ye bakındı. İleride eğilmiş hızla bir şeyler yapıyordu. Hemen ayağa kalktı ve onun yanına gitti. Gördüğü manzara ile karnına bir yumruk yemiş gibi iki büklüm oldu. Ron... kolu kan içinde titreyerek yatıyordu.
"Harry çantada geyik otu var... Hemen!" Dedi Hermione. Harry hemen yerdeki çantayı aldı.
"Accio geyik otu!" Küçük şişeyi hemen Hermione'ye verdi.
"Ona ne oldu?" Diye fısıldadı Harry. Korkmuş bir şekilde bakıyordu Ron'a..
"Serptirdi..." diye cevap verdi Hermione. Harry şaşkınca baktı. Serptirmeyi hep çok komik bulurdu. Ama bu çok korkunç bir şeydi.
"Pekala sen iksiri ona uygula... Ben koruma yapacağım." Dedi Hermione. Harry iksiri yavaş bir şekilde Ron'a sürmeye başladı. Elindeki pamukla da kanını siliyordu...

İşi bittiğinde ayağa kalktı. Hermione  de işini bitirmişti. Çadır kurmaya çalışıyordu. Yavaşça arkasına geçti ve kafasını omzuna yerleştirdi. Bu sırada kollarını tutmuş destek veriyordu. Hermione gülümseyerek ona döndü. Sonra hemen işine baktı.
"Ron iyi değil mi?" Diye sordu tedirgin bir ses tonuyla.
"Iksiri uyguladım.. Hemen çadırı kurup onu yatırmalıyız." Dedi Harry. Ron için çok endişeleniyordu.
"Pekala sen kazıkları çak..." dedi Hermione. Harry çadırı  köşesine geçip kazıkları çaktı. Çadır tamamen hazır olduğunda Ron'u uçurarak içeri taşıdılar. Sonra da Hermione koltuğa, Harry de onun ayaklarının dibine yerleşmişti...
"Neden Grimmauld Meydanı'nda değiliz?" Diye sordu Harry. Hermione derin  bir iç çekti.
"Yaxley... Bizimle cisimlendi."

Harry cebinden Hermione'nin afişini çıkardı.
"Aranıyorsun bak.." dedi Harry afişi Hermione'ye uzatırken. Hermione yavaşça afişi aldı ve bir - iki dakika baktı.
"Bunu biliyorduk değil mi?" Dedi Hermione derin bir iç çekişle. Harry sessizce ona baktı.
"Evet ama bak ne yazmışlar, Harry Potter'ın eski sevgilisi..." dedi Harry. Hermione gülümseyerek ona baktı.
"Bu iyi..." dedi Hermione. Harry ona şaşkınca baktı.
"Ne? Pişman olduğumu falan mı sanıyorsun?" Dedi Hermione gülerek.
"Hayır..." dedi Harry ona bakarak.
"E o zaman?" Diye sordu Hermione.
"Ben senin duygularını okuyamam!" Dedi Harry. Hermione ona sinir olmuş bir şekilde bakıyordu şimdi.  Ve birden  hızla saçlarını karıştırmaya başlamıştı.
"Hey - Acıyor Hermione!" Diye sızlandı Harry.
"Hakettin Harry James Potter!" Dedi Hermione.

Harry Hermione'den kurtulmaya çalışırken, yataktan bir inleme duyuldu. Ikisi de hemen oraya koştular. Ron uyanıyordu...
"Hortkuluk.... aldık mı?" Diye sordu Ron. Harry tişörtünden kolyeyi çıkardı ve salladı. Ron'u gergin yüzüne bir gülümseme yerleşti.
"Yaralanmama değdi desenize..." diye inledi Ron.
"Shhh böyle konuşma Ron! Bir an önce iyileşmeye bak!" Dedi Hermione.
"Sanırım Kreacher'ı özledim..." dedi Harry. Üçü de buna biraz güldü. Yine üçü kalmıştı işte...
"Pekala ormandan biraz yiyecek bulmalıyız... Harry?" Diye sordu Hermione.
"Paramız varsa yakınlarda mutlaka market olmalı..." dedi Harry Hermione'ye.  Hermione çantasına bir el gezdirdi.
"Tamam.... Sanırım makarna alabilirsin." Dedi Hermione Harry'ye bakarak. Harry görünmezlik pelerini alarak çadırdan uzaklaştı.

Harry geri döndüğünde Ron oturuyordu. Elindeki poşetleri Hermione'ye verdi ve onun yanına oturdu.
"Ron biraz toparlamışsın..." Dedi Harry gülümseyerek.
"Shhh Hermione sanki ben cammışım gibi davranıyor..." dedi Ron fısıltı ile bakarak. Harry buna kıkırdamadan edemedi.. Bu sırada Hermione yanlarına gelmişti.
"Benim hakkımda konuşuyorsunuz demek ha?"
"Asla! Biz mi? Harry ve ben? Sanırım gaipten sesler duyuyorsun Hermione biraz dinlen!" Dedi Ron telaşla bakarken. Harry ise onun bu haline gülüyordu.
"Komik mi Harry?" Dedi Hermione tehlikeli bir sesle. Harry anında sesini kesti. Şimdi gülme sırası Hermione'nindi. Onların bu haline gülüyordu...

Onlar böyle gülerken çadırın içine gümüşi bir kurt süzüldü. Arďından da Tonks'un tatlı sesi ile konuşmaya başladı.
"Ben hamileyim! Eminim şuan mutlusunuzdur... Üçünüzü de çok seviyorum! Kendinize çok iyi bakın. Gerçi bu konuda Hermione'ye güveniyorum... Bir oğlum olacak! Biz Remus ile bir karar aldık... Harry, vaftiz babası olur musun?" Ve kurt kısa dönüşerek kayboldu. Hepsi şaşkınca bakakalmıştı.
"Bu harika bir haber!" Dedi Hermione mutlulukla. Harry'nin yüzüne de anlamsız bir gülümseme yerleşmişti..
"Şuan Remus ne hissediyor acaba?" Dedi Harry. Onun bu konuyu bu kadar hoş karşıladığını sanmıyordu.
"Eminim mutludur... Babam her birimiz için ayrı ayrı heyecanlandığını söylemişti..." dedi Ron buruk bir şekilde.
"Eee Harry kararın nedir?" Dedi Hermione heyecanla. Harry bir an hemen kabul etmek istedi. Ama sonra... Onun bir geleceği var mıydı  bakalım?

Onun bu sessizliğini Hermione hemen anlamıştı.
"Harry sen çok iyi bir vaftiz baba olursun... Aynı - aynı Sirius gibi..." diye mırıldandı Hermione.
"Bilemiyorum Hermione... ya ben ona iyi bir vaftiz baba olamazsam.... ya ben ölürsem?" Dedi Harry.
"Saçmalama!" Diye çıkıştı Ron onun bu sözlerine.
"Harry sen başaracaksın! Çok iyi bir vaftiz baba olacaksın! Hem bir çapulcunun oğluna, çapulcu kanından olmayan biri vaftiz babalık yapamaz, değil mi?" Dedi Hermione. Harry  ona bakarak gülümsedi.
"Kuralları biliyorsun..."
"Eh, bir çapulcunun gelin adayı olarak biliyorum..." dedi Hermione ve asasını çıkarıp bir patronus oluşturmaya başladı.

"Ben Hermione... Harry teklifinize çok sevindi ve kabul etti. Biz iyiyiz, umarız ki siz de iyisinizdir...." maral çadırdan süzülerek kayboldu.
"Eh, o zaman ben biraz dinleneceğim." Dedi Ron ve yavaşça yatağına uzandı. Harry Hermione'ye çekingence bakıyordu şimdi.
"Gel buraya..." dedi Hermione ve ona sıkıca sarıldı.
"Nerden anladın? Sarılmak istediğimi?" Diye sordu Harry.
"Çünkü gözlerin sadece o zaman bu kadar çocukça bakıyor..."
"Ve o gözler sadece seni görüyor..."
"Aptal! Yapma işte böyle..." diye tısladı Hermione. Ama Harry muzip bir şekilde sırıtıyordu.
"Sen de şimdi onun vaftiz annesi sayılırsın ha?" Diye sordu Harry.
"Bilmiyorum.... Sanırım." Harry kendini lldukça şanslı hissediyordu. Hermione'ye sahip olduğu için...

                                 *

"Bu mektup ile kararımda sadece bir değişiklik olur Malfoy..." dedi Ginny mektuba bakarken. Draco son kozlarını oynuyordu.
"Neymiş?"
" Beni buracıkta öldürmen... Sonuçta senin öleni istemiyorum." Dedi kızıl kız. Draco ona hayretle baktı.
"Sen piskopatsın! Sence seni öldürebilir miyim? Ruh hastası!" Diye çıkıştı Draco.
"Dedi ölüm yiyen!"
"Bak Ginny sen ölürsen yaşayamam... Bana bunu yapma lütfen! Zaten hayatım çok zor, bana bu acıyı yaşatamazsın!"
Ginny ona acıyla baktı. Gözleri yorgun ve bitkin bir şekilde bakıyordu.
"Her şey daha kötü olacak Draco..."
"Ginny ben ve Pansy gibi olacaksın... Biz hep yanında olacağız.."
"Cevabım değişmeyecek... Öldür beni bitsin."

Draco kendini duvara yaslayarak destek almaya çalıştı.
"Seni asla öldürmem!" Dedi Draco pis pis sırıtarak. Skor eşitlenmişti şimdi.
"Başka yolu yok!"
"Var!" Ginny ona sinirle baktı. Draco ise gülümsüyordu.
"Senden sonra Beni sağ bırakmayacaklar... Bunu sen de biliyorsun! "
"Buluşuruz orada... ne güzel işte." Dedi Draco.
"Böyle bir şey olmayacak! Öldüğünle kalacaksın!"
"Yaşamak zaten çok acı..."
"Bu konu kapanmadı! Derse gitmeliyim..." dedi Ginny ve sinirle tuvaletten çıktı. Draco ise arkasından hüsrana uğramış bir şekilde bakakaldı...

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin