Ters Giden Görevler

892 46 2
                                    

Harry kütüphaneden geri ortak salona dönüyordu. Dışarıda hala kar vardı. Yeni dönem başlayalı iki gün olmuştu ve Snape hiç boş durmamış ödev vermişti. Neyse ki Harry verilen ödevi bitirmişti. Şuan yalnızdı. Kütüphanede işi Ron ve Hermione'den önce bitmişti. Hermione ek notlar tutuyordu, Ron ise daha ödevini bitirememişti. İkisinden zar zor izin alarak o ortamdan kurtulabilmişti. Sonuçta artık yalnız kalmasına izin verilmiyordu. Bu izin hiç oyalanmadan  ve bir yere sapmadan ortak salona gitmesi için verilmişti.

Harry portre deliğinden içeri girdi ve yatakhanelere çıktı. Parşömen ve mürekkebini sandığına yerleştirirken şöyle bir kokladı. Bu koku onu hatırlatıyordu. Çünkü Hermione hep böyle kokardı. Daha sonra büyük salona öğle yemeği için gitti. Ron ve Hermione bu aralıkta ders çalışacaklardı. Yani onları bir sonraki derse kadar görmeyecekti. Masanın köşesine oturdu ve eline bir tost aldı.

Tostunu yerken yanına Neville oturdu. Mutlu görünüyordu. Tabi artık Luna ile sevgiliydiler. Luna gerçekten Neville ile vakit geçirmeyi seviyordu. Harry sık sık onları yan yana görüyordu. Çoğu Slytherin onlarla dalga geçse de Luna hiç onları takmıyordu. Neville'e de bunu öğretmiş gibi duruyordu. Neville artık eskisi gibi pısırık durmuyordu. Ama artık fazla da konuşmuyordu Neville. Hep onu mu düşünüyordu?

Harry tostunu bitirip karanlık sanatlara karşı savunma sınıfına doğru yol almaya başladı. Ön sıradan yer tuttu çünkü Hermione ön sırada oturmayı seviyordu. Evet artık hep Hermione ile oturuyordu çünkü Ron ve Pansy oturuyordu. Draco ise Harry ile oturmak istemiyor Blaise ile oturuyordu. Onların sevgili olmaları Harry ve Hermione'nin daha çok vakit geçirmesine yaramıştı. Harry bu geçirdiği vakitlerde Hermione'nin hiç sıkılmadığını farketti. Sanki onunla vakit geçirmek ona da çok iyi geliyormuş gibi... Belki de sevdiği kişiyi unutmaya çalışıyordu. Hem de Harry ile! Böylece Harry'yi sevebilirdi. Harry başını iki yana salladı ve kapıdan girenlere baktı. Yine fena saçmalamaya başlamıştı.

Hermione elinde bir sürü notla sınıfa girdi ve doğruca Harry'nin yanına oturdu. Küçücük bir gülümsemenin ardından yine notlarını düzenlemeye koyuldu. Harry onu ders çalışırken izlemeyi çok seviyordu. Gerçekten kendini kaybedebiliyordu. Gözlerini Hermione'nin üzerinden çekti ve etrafına baktı. Ron ve Pansy koyu bir sohbet içerisindeydi. Ron her ne söylediyse Pansy birden onu azarlamaya başlamıştı. Mrs. Weasley'ye çok benziyordu.

Snape hızlı bir şekilde sınıfa girdi ve sınıfın havası anında değişti. Birden bir sessizlik oluşmuştu. Snape acımasız bir şekilde sınıfa göz gezdirdi ve sayfa 394'ü açmalarını söyledi. Sınıfta sessiz kağıt hışırtıları duyulmaya başladı. Kappaları işleyeceklerdi. Aman ne güzel bir konu! Snape tahtanın önüne geçti ve asasını salladı. Tahtada en belirgin özellikler belirmeye başladı.

-Kappalar ne kokusu alınca yanınıza gelirler? Dedi Snape'in insafsız sesi sınıfa doğru. Hermione'nin idmanlı eli fişek gibi havaya kalktı. Ama Snape onu görmezden geldi. Harry cevabı biliyordu, Ron'da ! Eğer onlarda kaldırırsalar mutlaka bir Gryffindor'u kaldırmak zorunda kalırdı çünkü Slytherin'den hiç kimse parmak kaldırmamıştı. Harry tedbir olarak Draco'ya bir bakış attı ve Draco anlamış şekilde başını hafif eğdi.

Harry ve Ron'da aynı anda parmağını kaldırdı. Snape bu durum karşısında şaşırmış bir şekilde Slytherin'lere baktı. Onlardan birinin parmak kaldırmasını beklediği çok açıktı. Ama Slytherin'liler korkuyla Draco'ya bakıyor ve hiçbir girişimde bulunmuyordu. Snape çaresiz bir şekilde Ron'a söz verdi.

-Kappalar kan kokusuna gelirler profesör, dedi Ron. Snape dudak büktü ve derse devam etti. Puan vermesi söz konusu bile olamazdı zaten. Eh, doğru cevap da verildiğine göre Snape Ron'u görmezden geldi.

Bir Serçenin Gözyaşı Kadar...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin