Benimle alay ettiğini biliyordum, o yüzden ben de ona katılmaya karar verdim.
"çok güzel olmuş, teşekkür ederim." dedim ve göz kırptım.
İlerlerken birden durdu, bir iki adım sonrası ben de durup ona dönmüştüm.
Elini kalbine koymuş bir şekilde duruyordu. Gözlerini de kapatmıştı.
"bu.. kalbime geldi."
Tek kaşımı kaldırdım. "kız kaçıran birine göre fazla iyisin, Taehyung." dediğimde gözlerini açtı ve yanıma ilerledi.
"ne yani? Bundan rahatsız mısın?"
"ah hayır, fazla romantiksin demeliydim."
Aptal Helena! Kendi kuyunu kazıyordun neredeyse!
Anlamdıramadığım bir yüz ifadesiyle bana baktı ve sonunda rastgele bir odaya girdi. Ben de arkasından girmiştim.
Tanrım bu oda... kitaplarla doluydu! Bu yüzden hiç sıkılmayacaktım burada kaldığım süre boyunca. Mutlu olmuştum.
Elime rarstgele bir kitap alıp incelemeye başladım. Kapağına dokundum, kokladım. Kitap kokusunu hep sevmiştim.
Taehyung'u bana anlamadığım bir şekilde bakarken yakaladım ve kitabı yerine koydum.
"sen kitap okuyor musun cidden?"
"dışarıdan okumuyor gibi mi gözüküyorum?" dediğinde göz devirdim.
"dışarıdan bir filozof gibi gözüküyorsun." dedim ve kitabı alıp onu orada bıraktım. Bazen beni yoruyordu.
Uçları lüle olan saçlarımı geriye attım ve odama doğru ilerledim. Kitabı okuyacaktım. İçeriye girdim; mumların hepsini yaktım ve yatağa oturup sayfalarını açtım tek tek. Ortama yayılan o mis koku beni okumam için daha çok celbediyordu, daha fazla dayanamayıp okumaya başladım.
Bir prenses mutlaka terbiyeli, görgülü, ağırbaşlı ve bilgili olmalıydı. Babam bu yüzden bana hep kitap okutur, okumadığım zaman benimle ilgilenen öğretmenlerimin kendisine bana kızmalarına dair emir bile vermişti. Babam o kadar benim eğitilmem konusunda titizdi. Ben de böylelikle okuma alışkanlığı kazanmıştım.
Yatağa iyice yerleştim ve kitabı okumaya başladım. Özenle değiştirdim sayfalarını. Bana göre kitap kutsal bir şeydi. Eğer totemizm dinine inanıyor olsaydım, totemim kesinlikle kitap olurdu.
Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama kitabın sonlarına geldiğim kesindi. Kapının çalma sesini duyduğumda tüm dikkatim dağılmıştı ve kapıyla bakışmaya başladım. Birkaç saniye sonra Taehyung girdi. Bana birkaç dakika baktıktan sonra içeriye girdi ve ardından kapıyı kapattı.
"uyumamışsın.."
"evet, kitap sardı da okumak istedim. Ne için gelmiştin?"
"mumları söndürmediğini görünce." dediğinde başımı cama çevirdim. Büyük ihtimalle oradan görmüştü.
Gülümsedim ve kitabı kenara koydum.
"sabah olmak üzere, uyumayacak mısın?" dediğinde yatağa uzanma eylemini gerçekleştirmek üzereydim. Bunu görünce "ah, iyi geceler." dedi ve tam çıkmak için adımını atmıştı ki "gitme.." diyerek onu durdurdum. Bana döndü.
"neden?"
"ben, biri bana masal okumadığı sürece uyuyamıyorum, masal okur musun?"
Göz devirdi ve yatağımın yanına sandalye çekerek oturdu.
"nasıl bir prensessin sen anlamıyorum ki.." dediğinde "hadi hadi!" dedim.
Beni kırmamış olması da büyük bir şaşkınlık nedeniydi benim için.
"sadece uyu diye yapıyorum. Hasta olup başıma dert olmanı istemem. İlk ve sondu." dedikten sonra anlatmaya başladı.
"vaktiyle bir prenses varmış. Babası zalim bir kralmış ve istemediği biriyle evlenmeye zorlamış-"
"benim hayatımı bana mı anlatıyorsun?"
"neden susup dinlemiyorsun?"
Sustum ve dinlemeye başladım. Uykum gelmeye başlamıştı.
"babamdan intikamını alıyorsun ama chris'ten aldığını sanmıyorum.." dedim uyku sersemiyle.
"neden, siz sevgili değil misiniz?"
Gözlerimi kapattım ve Taehyung'a sırtımı döndüm.
"hayır, o artık beni istemiyor.."
yaa taehyung, kaçıksın ama tatlı bir kaplansın biliyorsun değil mi?
üzgünüm hafta sonu yayımlayamadım dün de yayımlayacağım dedim ama yayımlayamadım uyuyakalmışım, üzgünüm.yeni bölüm için 60 oy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
princess ⚘ kim taehyung ✓
Fanfiction"beni ister dostun olarak gör, ister düşmanın; bana istersen sevgi besle, istersen nefret ama bana sakın aşık olma, prenses." to my sweet princess, @nurrora tamamlandı.