Taehyung'un kitaplığından yine rastgele bir kitap almış okuyordum. Adamın arkasından sövüyor ve buna rağmen kitaplığından kitap ödünç alıp okuyor olmam komikti. Onu ne kadar da sevmesem, hoşlanmasam ve hazetmesem de çoğu yönden müteşekkir olduğumu itiraf etmeliydim.
Tabii bu ne zaman Taehyung benimle alay etmeyi bırakırsa o zaman olacaktı.
Derin bir nefes aldım ve özenle çevirdim sayfayı. Birkaç saniye sonrasında da kapım çalmıştı. İşaret parmağımı ayraç gibi kaldığım sayfanın arasına koydum.
"girin."
Hizmetli kıyafeti giymiş kadın içeriye girdi ve eğildi. "efendim yemek hazır, Taehyung bey sizi bekliyorlar."
Gözümü devirdim. "ben aptallarla beraber yemek istemiyorum. Lütfen yemeğimi buraya getirir misiniz?" dediğim sırada Taehyung içeriye girdi ve kadının çıkması için işaret etti. Kadın çıktıktan sonra da kapıyı kapattı.
"aptallarla yemek istemiyorsun demek?"
"evet?"
"aman ne olur aptallarla yemek ye, prenses. Ne olursun ye." deyip önümde diz çöktü.
Kitabı kenara koyup ayağa kalktım. "Ne yapıyorsun sen kafayı mı yedin?"
Tam önüne geldiğim sırada ayağa kalktı ve kolumdan tutup mutfağa doğru yürümeye başladı.
"bu evin kuralları var, prenses. Herkes yemek odasında yemeğini yer ve buradaki hizmetliler odalara yemek getirmek için çalışmazlar. Burası saray değil, dolayısıyla burada prensesliğin geçerli de değil." deyip kolumu bıraktı. Masaya oturdu, peçeteyi dizlerine çektikten sonra bana bakmaa başladı. Bense ayakta dikilmiş ona bakıyordum.
"güzel, sana afiyet olsun o zaman." dedikten sonra yemek odasından çıktım. Arkamdan bağırmaya başlamıştı. Bu yaptığı ve söylediği şeylerden sonra kendimi yerin dibine gömmek istemiştim. Ağlayasım vardı ama ağlamak istemiyordum.
Kapıyı sertçe kapattım ve ardından kilitleyip kendimi yatağıma attım.
Sanırım kendimi tutamayacaktım!
Hıçkırıklarımın arasına Taehyung'un kapıya vuruşları karışıyordu, bunu umursamayacaktım. Hem, beni kaçırıyordu hem de ağlamama bile karışıyordu.
"defol git buradan, Taehyung!"
"aç şu kapıyı!"
Bana şımarık demişti! Evet evet bana şımarık demeye çalışmıştı. Oysa ben seçmemiştim bir prenses olmayı, görkemli saraylarda yaşamayı, benimle ilgilenen bir çok insan olmasını, üstümdeki takıları, kıyafeti..
En önemlisi de bu hayatı.
Evleneceğim adamı da ben seçmemiştim..
Sanırım ben Tanrı'nın unuttuğu, zenginlikler içerisinde aciz ve fakir bir kuluydum.
"sana git dedim Taehyung! Şımarık bir kızla aynı ortamda bulunma!"
Kapıya vuruşları kesildi.
"ben sana şımarık demek istememiştim!"
"evet, öyle demek istedin! Şimdi defol."
"bunun için üzgünüm." dedikten birkaç saniye sonrasında gürültülü bir ses kulaklarıma doldu. Kafamı kaldırdığımda karşımda kırılmış bir kapı ve Taehyung duruyordu.
"sana git demiştim." dediğimde önümde eğildi ve peçete uzattı.
"lütfen ağlama."
Uzattığı peçeteyi aldım ve gözyaşlarımı sildim.
"ağlamamı istemiyorsun ama ağlatıyorsun, taehyung." dediğimde ciddiyetini bozdu.
"bunun için özür dilerim, prenses. Lütfen affet."
Başımı belli belirsiz salladım.
Yüzünü komik hale sokmaya başlamıştı. İstemsizce güldüm.
"affettin mi?"
"edilen her özrü geri çevirmemem gerektiğini söylerdi büyükannem. Ben de geri çevirmiyorum, affettim." dediğimde gülümsemeye başladı ve bana sarıldı.
"teşekkür ederim."
şu prensesi ağlatmayın artık..
ne? taehyung? sana? sarıldı? mı? nE
yeni bölüm için 70 oy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
princess ⚘ kim taehyung ✓
Fanfiction"beni ister dostun olarak gör, ister düşmanın; bana istersen sevgi besle, istersen nefret ama bana sakın aşık olma, prenses." to my sweet princess, @nurrora tamamlandı.