bu kitabı ilk yayımladığım zamanlar otuz oy ya alabiliyor ya da alamıyorduk, şimdi ise beş saat içinde yüz oy sayısına ulaşabiliyoruz. bunlar hep sizin sayenizde. çok teşekkür ederim çok mutlu ediyorsunuz beni. sizi seviyorumm~
neyse daha fazla mutluluktan ağlamadan sizi bölümle baş başa bırakıyorum.Burada kalmaya başlayalı bugün tam iki ay oluyordu. Zaman çok çabuk geçiyordu. Bir ay sonra da yirmi yaşına basacaktım. Bu yaş burada evlenme yaşıydı. Bu yaşa basan insanlrın çoğu evli oluyordu, yani annemin dediğine göre.
Cama ilerledim.
İlkbahar, tahtını yaza devretmeye hazırlanıyordu. Havalar biraz daha ısınmış, güneş artık tam anlamıyla gözüküyordu. Yazı hiç sevmiyordum. Sanırım ilkbahar en sevdiğim mevsimdi.
Taehyung'tan öğrendiğime göre babamlar ev ev aramaya başlamışlardı beni. Eğer buraya gelip beni bulurlarsa ne olacaktı? Taehyung ne yapacaktı? Amacı neydi hala bana söylememişti. Sormaya da korkuyordum açıkçası.
Chris de askerlerin başındaymış her zamanki gibi. Artık ona da hiçbir şey beslemiyordum. Ona karşı hiçbir şey hissetmiyordum. Onun aşk dediği, sevgi dediği şey rütbe ve şandan başka hiçbir şey değilmiş. Eğer beni gerçekten sevmiş olsaydı beni kaçırırdı. Taehyung, bir intikam uğruna beni kaçırmayı göze alabiliyorsa, Chris aşık olduğu kadına kavuşmak için bunu neden yapamıyordu.
Onu unutacaktım. Anılarımızı hafızamdan yok edecektim. Artık hafızam Taehyungla biriktireceğim anıları depo etmek için hazırlanıyordu.
Taehyung'un haberi olmadan.
Camdan dışarıya bakarken bir at arabası gelmiş, tam kapının önünde durmuştu. Askerlerin eşliğinde arabadan genç bir kız indi. Bu Taehyung'un annesinin bahsettiği kardeşi olmalıydı. Odadan çıktım ve dış kapıya ilerledim. Taehyung da onu bekliyordu. İlk önce bana baktı ve sonrasında içeriye adım atan kardeşine.
"abi!" deyip parmaklarının üzerinde yükseldi ve Taehyung'un boynuna sarıldı. Taehyung da ellerini kardeşinin beline sarmıştı.
"hoşgeldin minik cimcime." deyip yanağından makas almıştı.
Kardeşinin siyah uzun saçları, beyaz teni ve iri ela gözleri vardı. Burnu fındık gibiydi ve dudakları dolgundu. Boyu benden tahmini on abisinden de yirmi santim kısaydı. Güzel bir kızdı. Elbisesine bakılırsa zevki güzeldi. Karşıdan asil bir kız gibi gözüküyordu. Tahminimce 14-15 yaşlarındaydı. Kalıbımı basıyorum, eminim ki kendisine aşık olan birkaç erkek olmuştur. Yaşı büyük olsaydı abimle çok yakışırlardı.
Bana döndü.
"merhaba, ben Hazel." dedi ve elini uzattı. Ben de karşılık olarak sıktım ve "helena, memnun oldum."
Abisinin kulağına yaklaştı. Konuşuyordu ama ben de duyuyordum.
"tanrım, bu kız çok güzel abi kim bu?" dediğinde kaşlarımı çattım.
Beni nasıl tanımazdı?
"ben-" dediğim sırada Taehyung sözüyle beni susuturdu.
"arkadaşım."
Kaşlarımı çattım.
Kardeşine çaktırmadan sus işareti yapmıştı. Anlaşılan kardeşinin bu durumdan haberdar olmasını istemiyordu.
Geri çekildi.
"ne tür bir arkadaşlık ama bu? Umarım kız arkadaşındır yoksa salak olduğunu düşünürüm." deyip göz kırptı.
Beni kolumdan tuttuğu gibi peşinden sürüklemeye başladı.
"seninle güzel vakitler geçireceğimizi düşünüyorum ve seni çok tanımak istiyorum. Senin hakkında her şeyi öğrenmek istiyorum!"
Arkadan Taehyung'a baktığımda el salladı ve muzipçe gülüyordu. Dudaklarını hareket ettirdi. Dudak okuma yeteneğim olduğundan kolayca anlamıştım.
"kolay gelsin."
Şimdiden Hazel sayesinde canımın sıkılmayacağını ve başımın tatlı belalara gireceğini düşünmeye başlamıştım.
hazel gibi kardeşlere can kurban bee dhdkbddldn
yeni bölüm için 100 oy
ŞİMDİ OKUDUĞUN
princess ⚘ kim taehyung ✓
Fanfiction"beni ister dostun olarak gör, ister düşmanın; bana istersen sevgi besle, istersen nefret ama bana sakın aşık olma, prenses." to my sweet princess, @nurrora tamamlandı.