18; 'serenad'

6.1K 596 118
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda, başıma giren sancıyla tekrar yumdum gözlerimi. Başım çok ağrıyordu. Ellerimi başıma götürdüm ve bastırmaya başladım. Çatlayacak gibiydi ve ben dayanamıyordum!

Sağıma döndüğümde, gördüğüm şey şaşırmama neden olmuştu. Taehyun tam da yanımda mışıl mışıl uyuyordu!

Tam tekmeyi basıp yere düşürecektim ki ona aşık olduğum aklıma geldi ve bundan vazgeçtim.

Ama onun benim yatağımda ne işi vardı?

Dün gece hatırladığım tek şey Hazel'le bir şişe içkiyi bitirmiş olmamız ve sabahlara kadar içmiş olmamızdı.

Ben sarhoşken çok saçmalar ve beynimde neler dolaşıyorsa hepsini itiraf ederdim. Umarım Taehyung buraya geldiğinde ona olan hislerimi itiraf etmemişimdir.

Ayrıca gerçek onun burada ne işi vardı? Yoksa... gözlerimi sonuna kadar açtım.

Yok canım, kendine gel Helena. Öyle bir şey olmamıştır. Diye düşünürken hıçkırığa yakalanmış, hıçkırıyordum.

Taehyung ilk önce kaşlarını çattı ve yavaşça gözlerini açmaya başladı.

İlk önce odada gezdirdi gözlerini ve sonra hıçkıran bana bakmaya başladı.

"uyanmışsın."

Kaşlarımı çattım.

"bir prensese izinsiz dokunduğun yetmiyormuş gibi izinsiz yatağına giriyorsun. Bu büyük bir ayıp!" amacım sadece onu sinir edip odamdan çıkarmaktı.

Güçlü kollarını başının altına koydu.

"ne demek izinsiz? dün geceyi hatırlamıyor musun?" dediğinde ağzını elimle kapattım.

"sus! Hiçbir şey duymak istemiyorum."

Gülümsediğini elimin altındaki gerilen dudaklarından anlamıştım. Elimi ağzından çekti ve konuşmaya başladı.

"dün çok saçmalıyordun, ne dediğini anlamadım. Yatağına götürdüm ve tam gideceğim sırada sana masal okumamı yoksa sabaha kadar çığlık atacağını söyledin. Hep için fesat." dedi ve ayağa kalktı.

"neyse," dedi ve odamdan çıktı. Bense hala hıçkırmakla meşguldüm.

Üstümü değiştirip masaya geçtiğimde Hazel "günaydın, Helena." demişti. Ben de ona karşılık verdim ve sandalyeye oturdum.

"neden kaldırmadın, Hazel öğlen olmuş." dediğinde Taehyung, Hazel "çok güzel uyuyordunuz, kıyamadım." dedi ve bitirmiş olan tabağını öne ittirdi, peçeteyle ağzını sildi. Bizden önce yemek yemeye başlamıştı.

Dediği şeyle yanaklarım pembeleşirken, içimden buna sitem ettim. Çok çabuk utanıyordum ve bu özelliğimden nefret ediyordum. Keşke görgü kurallarının yanında masıl utanılmaması gerektiğini de öğretselerdi bana.

Akşama kadar sessiz geçmişti gün.

Taehyung'u en son sabah görmüştüm, Hazel'i de öyle.

Birden bir ses yükseldi üst kattan. Bir piyano sesi.

Hızlı adımlarla sesin olduğu yere gittim. Hazel, abisinin başında duruyor, Taehyung ise o uzun kemikli parmaklarıyla piyanoyu çalıyordu. İçkerinde bir huzursuzluk bir sıkıntı vardı, bunu iki metre uzaktan bile hissediyordum. Piyano da ağlıyor bu sıkıntıya eşlik ediyordu sanki.

Bir süre sonra hem Hazel'in gözleri dolmuştu. Taehyung ise tüm ciddiyetliğiyle çalmaya devam ediyordu piyanoyu. Yavaş adımlarla onlara yaklaştım. Bu müzik kulağıma yabancı geliyordu. Daha önce hiç duymamıştım.

Hazel'e sıkıca sarıldım ve saçına öpücük kondurdum. Hala neden böyle bir şey yaptıklarını anlamamıştım. Taehyung'a döndüm sonrasında. Elleri titremeye başlamıştı. Gözüm piyanonun üstündeki kağıda takıldı.

'serenade for Fiona' yazıyordu.

Elimi Taehyung'un omzuna koydum destek vermek istercesine.

Biraz daha çaldı piyanoyu ve sonrasında yanağını elime dayadı.

Ve elimde bir soğukluk hissettim. Taehyung ağlıyordu.

kim bu fiona acaba¿

kıyamam ağlıyorlar :/

yeni bölüm için 110 oy

princess ⚘ kim taehyung ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin