4 BÖLÜM

4.1K 322 220
                                    



İçinde yaşanılan an, geleceği kemiren geçmiştir.

Henri Bergson

JASON


Katılıyorum. Onu bu kadar insanın gözü önünde soymak kesinlikle iyi bir fikir değildi. Altında o lanet kırmızı bikinisinin olduğunu kim bilebilirdi ki? Kahretsin. Bunu bilerek yaptığına her şeyim üzerine bahse girebilirdim.

O gün sörf tahtamda çalıştıracağım grubumuzun küçük çocuklardan oluştuğunu tahmin etmediği için, Lucy buraya savaş kalkanlarını kuşanıp gelmişti. O bez parçalarını toplum içinde giymemesi gerektiğini biliyordu. En son giydiğinde kendime hakim olamayıp ellerimi üzerinden bir türlü çekememiştim.

Bunun için mi yapmıştı yani? Ellerimi üzerinden çekemeyeyim diye mi?

Lucy önümden salına salına suya girerken, belli etmemeye çalışıyordum ama arzudan resmen nefesim kesilmişti. Topu karşı takıma kaptırmış defans oyuncusu kadar saldırgan ve huysuz hissediyordum kendimi. Şimdi boğaların neden önlerinde kırmızı bayrak salladıklarında yerlerinde duramadıkları anlayabiliyordum. Kırmızı renkte erkekler için bir çeşit afrodizyak etkisi olmalıydı.

Lucy'nin küçük çocukları gördüğü anda sevineceğini düşünmüştüm ancak soruları tükenmek bilmeyen öğrenci yakını kadınların etrafımı sarmasıyla resmen faka basmıştım.

Gördüklerinden hiç hoşlanmamış olmalıydı.

Bunu bekliyordum.

Onun dışında başka kadınlara ilgi duyacağımı nasıl olup da düşünebiliyordu, aklım almıyordu bir türlü. Çevremde kaç kadın dolaşırsa dolaşsın, Lucy benim her şeyimdi.

Hem böyle hissettiği anlarda neden bölgesini işaretlemiyordu ki? Ben olsam öyle yapardım.

Lucy'nin benimleyken tasasız ve mutlu olmasını, hayattan zevk almasını, ikimizin dışındaki tüm dünyayı unutmasını istiyordum.

Ama ne yalan söyleyeyim, bazen beni kıskanması fikri de fazlasıyla cazip geliyordu doğrusu. En çok da belli etmemeye çalışırken içini kaplayan o kızıl öfkenin gözlerine ve yanaklarına yansıdığındaki hali inanılmaz çekici oluyordu. Çoğu zaman sırıtmamak için kendime engel olmakta zorlanıyordum. Sırf onu böyle kızışmış görebilmek için bile aynı şeyleri her gün defalarca tekrarlayabilirdim.

Suyun içinde epey ilerledikten sonra karşımda durarak gülümsedi.

"Eee, ne düşünüyorsun?"

"İddialı kıyafet seçimin dışında mı?"

Sanki farkında değilmiş gibi omuz silkti.

"O kadar da iddialı olduğunu düşünmüyorum."

"Yine de, önceden bilseydim hazırlıklı olurdum." derken pis pis sırıtıyordum.

"O halde durumu eşitledik demektir."

İntikamını güzel alıyordu doğrusu. Tarzını sevmiştim. Ta ki, ellerimizi ayırarak avuçlarıyla beni ıslatmaya koyulana dek.

İşte bunu beklemiyordum.

Avuç avuç attığı suyun ardından yaramazlık yapmış çocuk gibi kıkırdamaya başladı.

Karşımda keyifle gülerken dudaklarının iki yana kıvrılışını, gözlerinin kenarında beliren minik çizgileri izledim. Bu çizgiler yüzünün daha parlak, ışıltılı ve kaygısız görünmesini sağlıyor, daha önemlisi benden başka kimseye böyle güzel gülmememesi hoşuma gidiyordu.

CEHENNEMDEN DÖNÜŞ (Araf Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin