14 BÖLÜM

2.1K 257 214
                                    

Yeteri kadar nedeniniz varsa, her şeyi yapabilirsiniz.

Jim Rohn

LUCY


Jason ile aramızda geçen tartışma yüzünden uykuya dalmakta zorlanarak yatağın içinde bir müddet huzursuzca dönüp durdum. Aşağıdan gelen seslere bakılırsa Jason'ın da kendini içki kadehlerinde boğmaya çalıştığından artık emin olmuştum. Yastık ve battaniye almak için bile üst kata gelmediğine göre epey kızgın olmalıydı.

Görünmez bir omuz silktim. Kulübe hoş geldin Jason.

Bir süre sonra bir kırılma sesiyle irkilerek yerimden doğruldum. Cam kırıklarının zeminde çıkardığı şiddet dolu sesin yerini ayak seslerinin almasıyla hızlanan kalp atışlarıma engel olamayıp kendime lanet okudum. Başımı yeniden yastıklara sabitlemiş, nefes alışlarımı bile duyamayacağım bir düzene sokmuştum ki, yük asansörünün sinir bozucu sesini duyunca yataktan fırladım.

Neler olduğunu anlamak için trabzanlardan sarkarak aşağıya bakındım. Taş zeminde kırılan bardaktan geriye kalanlar, loş ışıkta değerli taş parçaları gibi ışıl ışıl parlıyordu.

Jason yoktu. Gitmiş olduğu gerçeği omurgamdan aşağıya bir ürperti yolladı. Onun yokluğu nedense içimdeki karanlığın biraz daha büyümesine neden olmuştu.

Böyle olmamalıydı, dedim kendi kendime.

Hala nemli olan saçlarımı sinirle çekiştirerek parmak uçlarımda sessizce aşağıya indim. Belki de gitmemişti. Belki de, yalnızca benimle oyun oynamak istiyordu.

Pekala. Eğer niyeti beni korkutmaksa bunda başarılı olmuştu.

Yerdeki kırıklara dikkat ederek, karanlığın içini görebilmek için saçlarımı kulağımın arkasına ittim. Ayaklarımın altındaki zemin öylesine soğuktu ki, üzerinde çıplak ayakla yürümek buz üstünde gezinmekten farksızdı.

Yeni doğmuş bir ceylan gibi seke seke camın önündeki kanepeye doğru hızlı adımlarla koşturdum. Sonra da yüksek pencereden dışarıyı görmek için yukarı tırmandım.

Jason'ın kaldırımın kenarında beklediğini, yoldan geçen bir taksiyi çevirdiğini görünce öfkeyle bir küfür daha savurdum.

Bu saatte hangi cehenneme gidiyor olabilirdi ki?

Belki de, Alonzo'yla konuşmak için yeniden kulübe gitmeye karar vermişti.

Peki ona ne söyleyecekti?

'Üzgünüm ama Lucy istemediği için sana yardım edemem mi?' Kahretsin!

Sinirimin geçtiğini, yerini derin bir kederin aldığını hissederek iç geçirdim.

Ne söyleyeceği belli değil miydi?

İçimdeki sıkıntının koca bir dağ olup, tüm ağırlığıyla omuzlarıma yerleşmesiyle birlikte iki büklüm halde kanepeye çöktüm. Bacaklarımı göğsüme çekip, kollarımı etrafına doladım. Gecenin bir yarısı, gözümde bir gram uyku yokken, üstelik Jason dışarıda bir yerlerde dünyayı ateşe verebilecek kadar öfkeliyken burada tek başıma ne halt edecektim şimdi ben?

Keşke, peşinden gidebilecek cesaretim olsaydı.

Etrafımdaki karanlık köşelere göz ucuyla bakınarak kendi kendime korkmadığımı söylüyordum ama yalan söymenin pek faydası olmuyordu. İçerisi çok karanlıktı. Camlardan giren cansız ışık ise göremediğim gölgeleri aydınlatamayacak kadar azdı. Bu gerginlikle uyursam, kabus görmem kaçınılmaz olacaktı.

CEHENNEMDEN DÖNÜŞ (Araf Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin