2. Bölüm "İntikam"

1.2K 63 12
                                    

Multimedya: Eylül Aksoy

Sabah gözlerimi alarm sesi ile açtım. Çok yorgundum, hiç yataktan kalkıp gidecek halim yoktu. Oflayarak kalkıp banyoya girdim. İşlerimi halledip çıktım. Üstümü giyindikten sonra aynanın karşına geçtim. Bu saçımın hali ne ya!? Ben bu saçı nasıl düzelteceğim diye dert yanarken içeri Alaz girdi. Gözleri kan çanağı gibiydi. Uykusunu alamamış bir hali vardı. Eee tabi bara gidip sabaha kadar eğlenirse olacağı bu. Bir şey arıyordu.

"Ne oldu, ne arıyorsun? Hem senin bu halin ne?" dedim.

"Bileklik yok!" dedi. Kaşlarımı çattım. Telaşlı bir şekilde arıyordu.

"Ne bilekliği?" dedim. Cevap vermeden aramaya devam etti. Ben sorumu tekrarladım.

"Eylül'ün bana 'benim için değerli bir bileklik' dediği bileklik yok. Kaybetmişti ve bende bulmuştum ama şimdi yok." dedi.

"Nereye koydun en son?" dedim. Onunla beraber çekmecelere bakmaya başladım.

"Odamda masamın üzerindeydi." dedi.

"Oğlum salak mısın ya? O zaman benim odamda ne arar?" dedim.

"Bilmem, odamda bulamayınca buraya bakmaya karar verdim." dedi. Saçlarımı kulağımın arkasına koydum ve odadan çıktım. Dangalozun odasına girdim. Etrafa baktım. Yatağının üzerindeydi. Oflayarak elime aldım ve odama girdim tekrar. Köşe bucak bilekliği arıyordu. Odaya girdim ve elimde tutarak ona gösterdim.

"Şimdi gelelim fasulyenin faydalarına." dedim. Beni babama söylemişti ve kolay kolay bu bilekliği ona vermeyecektim. "Beni neden babama ispiyonladın?" dedim.

"Kayra ver şu bilekliği!" dedi üstüme gelmeye başladı. Bilekliği avcumun içine alıp elimde sıktım.

"Bak zorlama, koparırım. Sonra da kabak senin üstüne patlar." dedim. Kaşlarını çatıp olduğu yerde durdu ve kollarını göğsünde bağladı.

"Ne istiyorsun?" dedi. Düşünüyormuş gibi yaptım.

"Beni neden babama şikayet ettin?" dedim.

"O çocukla konuşmanı istemiyorum." dedi.

"O zaman bu bilekliği unut." dedim.

"Şartın ne?" dedi.

"Ben Ege ile konuşacağım ve sende beni babama söylemeyeceksin." dedim.

"Oldu canım, başka?" dedi. Bilekliğin iki tarafından da tutup çekmeye başladım. "Tamam tamam, söylemeyeceğim." dedi.

"Söz ver." dedim. Alaz ne olursa olsun asla ama asla sözünden dönmezdi.

"Söz." dedi. Bilekliği avucuna bıraktım.

"Çok teşekkür ederim canım kardeşim." dedim ve makyaj masamın önünde ki sandalyeye oturdum. Saçlarımı tarayıp düzelttikten sonra hafifçe makyaj yaptım ve odadan çıktım. Telefonuma mesaj gelmişti.

Kimden; Ege
"Günaydın çikolata canavarı."

Gülümsedim, çikolata canavarı hiçte kötü değildi. Hoşuma gitmişti. Merdivenlerden inerken cevap yazdım.

Kime; Ege
"Sana da günaydın kurtarıcı."

Yazdım. Annem bana seslendi.

"Kızım, hayırdır bu ne mutluluk?" dedi. Merdivenlerden inip yanağına bir öpücük kondurdum.

"Günaydın valide sultan." dedim. Sonra masaya oturdum.

"Sana da günaydın." dedi annem gülerek. Babam masada oturuyordu her zamanki gibi.

UÇURUM Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin