Gözlerimi açtım. Yanımda Savaş vardı ve yanyanaydık. Üstümüzde örtü örtülüydü ama ikimizde çıplaktık. Yaşadığımız olay aklıma geldi. Gözlerimden yaşlar süzüldü. O şeyler rüya değildi, gerçekti. Karnım çok ağrıyordu. Yataktan örtüyü üstüme tutup kalktım ve üstüme birkaç üst alıp banyoya girdim. Karnım ciddi anlamda çok ağrıyordu ama umursamadım. Soğuk suyun altına girdim. Kendimden iğreniyordum. Böyle bir şeye nasıl karşı çıkamamıştım? Gitmeliydim, her şeyden herkesten kaçmalıydım, her şeyimi geri de bırakmalıydım.
Duştan çıktıktan sonra üstümü giyindim ve banyodan çıktım. Savaş hâlâ uyuyordu. Bu evden çıkmalıydım. Tam odadan çıkacakken Savaş'ın sesini duydum.
"Nereye?" dedi. Bana yaşattıkları yetmemiş gibi bir de hesap soruyordu. Daha 19 yaşında bir genç kızdım ben. Bunları yaşamam çok kötüydü. Hiç iyi değildim. Kendimi çok kötü hissediyordum ama buna rağmen bu evden kaçacaktım. Cevap vermeden odadan çıktım.
1 hafta sonra;
~YAZAR'Dan~
Sürekli kaçmaya çalışıyordu Kayra ama beceremiyordu. Karnı git gide daha çok ağrıyordu. Birkaç kez kusmuştu. Son yaşadığı olay onu yıkmıştı. Bugün kaçacaktı, her şeyi ayarlanmıştı. Herkes uyuduktan sonra o da gizlice arkadan kaçacaktı. Kaçtıktan sonra ne yapacağını hiç bilmiyordu. Bildiği tek şey annesi ve babasını görmek istemediğiydi.
"Kayra kızım iyi görünmüyorsun, bir doktora gidelim, ister misin?" dedi anneanne.
"Yok, teşekkür ederim." dedi Kayra ve geç olduğu için odasına çıktı ve içeri girip gözlerini kapattı. Uyumayacaktı ve bekleyecekti.
Birkaç dakika sonra odanın kapısı açıldı. Kayra gözlerini kapattı. İçeri giren kişi Savaş'tı ve o gün sarhoş olduğu için ne yaptığını o da bilmiyordu. Bu yüzden bu onu biraz üzmüştü. Çünkü böyle bir şey yapmak istememişti. O an ki sinir ve öfke ile yapmıştı. Yavaşça ilerleyip Kayra'ya baktı. Kayra'nın tamamen masum olduğunu biliyordu ama elinden bir şey gelmiyordu. Kayra ise artık ondan iğreniyordu, nefret ediyordu. Savaş yavaşça ilerleyip duşa girdi. Kayra bunu anlar anlamaz kalktı ve önceden hazırladığı çantayı dolaptan aldı, hızla odadan çıkıp aşağı indi. Arka bahçeye çıktı. Duvarın öbür tarafına geçip son hızla koştu.
Savaş olacakların hiçbirinden haberi yoktu. Banyodan çıktıktan sonra Kayra'nın olmadığını gördü ama aşağı inmiştir deyip umursamadı ve yatağa girip gözlerini kapattı.
Kayra çok hızlı koşmuştu ve hiç iyi değildi. Zaten karnı ağrıyordu ve gözleri kapanıyordu. Bilincini git gide kaybediyordu ve dayanamayıp kendini yere bıraktı.
~KAYRA~
Gözlerimi hastanede açtım. Karşımda doktor vardı. Kaşlarımı çattım, eğer Savaş öğrenirse gelecekti ama ben bunu göze alamazdım. Hemen serumları çıkarmaya çalıştım ama doktor olan kadın izin vermedi.
"Hanımefendi şimdi kalkamazsınız, bebeğiniz sizi fazla yormuş." dedi kadın. Ne bebeği, ne yorması? Ne diyordu bu doktor?
"Ne bebeği?" dedim.
"Haberiniz yok mu? 1 haftalık hamilesiniz, tebrikler." dedi. Bir anlığına donakalmıştım. Hamile mi? Ne olur rüya olsun! Ben daha 19 yaşında bir kızdım. Bunu kaldıramazdım, hele o adamın kanından birini taşıyorsam. Umursamayıp serumu çıkardım ve kenarda duran çantamı alıp hızla odadan çıktım. Savaş'ın buraya gelmesi an meselesiydi. Öğrenir öğrenmez peşime düşecekti. Buralardan gitmeliydim. Hızla hastaneden çıktım. Ne yapacaktım ben? Karnımda o adamın kanından bir bebek vardı. Aldırmalı mıyım? Ama ben bu miniğe kıyamazdım. Yapmazdım bunu ona. Aldırmayacaktım, ona iyi bir anne olacaktım. İlk önce buralardan gitmeliydim. Evden pasaportumu alıp ilk uçakla Amerika'ya gideceğim. Orada daha iyi iş imkanları bulurdum ve Savaş'tan uzak olurdum. Tek yapmam gereken eve gidip pasaportumu almaktı ama bu da benim için zor olacaktı. Geçen ilk taksiyi durdurdum ve evin adresini verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
Genç Kız EdebiyatıMTB'nin 2. kitabıdır ama 1. kitap okunmasa da anlayabileceğiniz şekilde. Uçurumdaydım, bir uçurumun kenarında yol alıyordum. İlk adımı benden bekliyordu ama ben uçurumun kenarındaydım. Bir adım ötesi ölümdü.