Gece bitmişti, yavaş yavaş toparlanıyorduk. Çok güzel bir gün geçirmiştik ve aşırı yorulmuştuk.
"Anne bende Kaya ile evleneceğim." dedi Anka. Savaş ile göz göze geldim. Kaşlarını çatmıştı.
"Hayır evlenmeyeceksin." dedi Savaş.
"Ya ama neden?" dedi Anka ve Savaş'a baktı.
"Çünkü sen daha küçüksün." dedi Savaş.
"Büyüyünce evlenirim." dedi Anka. Biz çıkmaya hazırlanıyorken Savaş ve Anka bunun üzerine tartışıyorlardı.
"O zaman da olmaz." dedi Savaş.
"Hadi artık çıkma vakti." dedim ve eşyalarımın olduğu çantayı aldım ve odadan çıktım. Gelinlik hâlâ üzerimdeydi. Çıkarmaya fırsat bulamamıştım. Anka'yı annemlere verecektik. Birkaç gün tatil yapıp geri dönecektik.
"Anneciğim birkaç gün anneannenlerde kalacaksın. Halan da yanında olacak." dedim Anka'ya bakarak.
"Siz nereye gidiyorsunuz?" dedi Anka.
"Ben sana sonra anlatırım." dedi Ayşe. Kafamı Ayşe'ye çevirdim.
"Ayşe eşyaları annemin evinde zaten. Dün her şeyi oraya bıraktım. Bir sorun, bir sıkıntı falan olursa direkt ara." dedim.
"Sen merak etme." dedi.
"Dikkat edin, sende artık kendini bu kadar üzme." dedim kısık sesle. Mert ile ayrıldığından beri kendini harap etmişti. Hiç iyi değildi ama öyleymiş gibi davranıyordu.
"Merak etme." dedi. Herkes ile vedalaştıktan sonra arabaya bindik.
"Nereye gidiyoruz?" dedim.
"Denize." dedi. Kaşlarımı çattım. Denize mi?
"Nasıl?" dedim.
"Birkaç gün gemide sessiz denizin ortasında olacağız." dedi Savaş. Denizi çok severdim, kim sevmezdi ki? Çok iyi düşünmüştü.
*******
Gelmiştik ve arabadan indik. Savaş gemiye binebilmek için önden tahtaya basarak geçti. Sonrada elimi tuttu ve bende gemiye bindim. Çok büyük bir gemiydi. Aşağı inen bir merdiven vardı. Oraya doğru ilerledik ve aşağı indik. Yatak odası buradaydı.
"Sen üstüne rahat bir şeyler giyin istersen, ben diğer odaya gidebilirim." dedi Savaş ve gidecekken kolundan tuttum. Beni düşünüyordu ama ben artık tamamen onun olmak istiyordum. Döndü ve bana baktı. "Sorun yok, hazır değilsen anlarım." dedi. Dudağımı dudağına bastırdım. Artık hazırdım. Ayrıldığımda şaşkınca bana bakıyordu. Arkamı döndüm ve saçımı toplayıp kaldırdım. Fermuarımı açmaya başladı.
******
Gözlerimi açtığımda sevdiğim adamın kolları arasındaydım. Biraz onu izledim. Elimi yanağına koydum ve elimi pürüzsüz cildinde gezdirdim. Yavaşça kalktım ve duşa girdim. Gece birbirimizin olmuştuk, bu sefer isteğimle olmuştu, bu sefer aşkımla olmuştu. Ilık suyla duş aldıktan sonra çıktım ve üstümü giyindim. Saçlarımı havluyla sardım ve yukarı çıktım. Bir şeyler hazırlamalıydım. Denizin tam ortasındaydık. Kaptan bizi buraya kadar getirmişti sanırım. Mutfağa girip kahvaltı hazırlamaya başladım. Birden belime iki kol sarıldı. Yanağımı öptü. Ona doğru döndüm ve dudağına öpücük bırakıp çekildim.
"Günaydın." dedim.
"Günaydın." dedi. Kestiğim salatalıklardan birini ağzına attı ve dolabı açtı. "Sen aşağı in saçını kurut, ben yaparım. Hasta olacaksın." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
ChickLitMTB'nin 2. kitabıdır ama 1. kitap okunmasa da anlayabileceğiniz şekilde. Uçurumdaydım, bir uçurumun kenarında yol alıyordum. İlk adımı benden bekliyordu ama ben uçurumun kenarındaydım. Bir adım ötesi ölümdü.