Taksi durduğunda parayı ödeyip indim. Ağaç eve gelmiştim. İlerleyip merdivenlerden yukarı çıktım. Burada tek başına oturuyordu. Beni gördüğünde üzülerek bana baktı.
"Çok özür dilerim." dedi.
"Ne için?" dedim.
"Annemin o dediği şeylere maruz kaldığın için." dedi. Yanına oturdum ve elimi onun elinin üstüne koydum.
"Toprak üzülmene hiç gerek yok. Ben iyiyim, hem zaten annen haklı doğruyu söylüyor. Senin benimle olduğunda üzüldüğünü biliyorum." dedim. Bana baktı ve kaşlarını çattı.
"Kayra ne saçmalıyorsun?! Asıl seninle olduğumda mutlu olduğumu görmüyor musun? Gözlerimde ki mutluluğu hiç mi fark etmiyorsun?" dedi. Hem üzgün hemde sinirliydi. Ne diyeceğimi ne yapacağımı hiç bilmiyorum. Hava git gide kararıyordu. Karanlık çökmüştü.
"Toprak sana mutsuzluk hiç yakışmıyor. Hadi kalk gidiyoruz." deyip ayağa kalktım ve onu kaldırmaya çalıştım.
"Nereye?" dedi.
"Bende bilmiyorum ama yarın mahkeme var. Biraz enerji toplamamız lazım." dedim ve beraber aşağı indik. Yapmayı en sevdiğim şeyi yapacaktım. Onun elini tutup çekiştirerek ilerlemeye başladım.
"Nereye gidiyoruz Kayra?" dedi Toprak. Biraz aşağı da sahil vardı. Oraya gidecektik. Orası bu saatlerde çok dolu olmuyordu. Genellikle tek tük insan oluyordu.
"Gidince görürsün." dedim. Onu çekiştire çekiştire sahile getirdim. Tahmin ettiğim gibi neredeyse hiç insan yoktu. Çimenliğin üstünde durdum.
"Ne yapacağız burada?" dedi.
"Ayakkabılarını çıkar. Negatif yüklerimizden kurtulacağız." dedim ayakkabılarımı çıkarırken. Bana anlamamış bir yüzle baktı. "Ne bakıyorsun, hadi!" dedim. O da benim gibi ayakkabılarından kurtuldu. Telefonumdan Aaron Smith'in söylediği 'Dancin' şarkısını açtım. Son sese verip onun ellerinden tutup çektim ve dans etmeye başladık. İkimizde gülüyorduk ve çılgınca yeşilliğin ve karanlığın arasında dans ediyorduk.
Çılgınca neredeyse 1 saat boyunca dans edip eğlendik. En sonunda kendimizi yeşilliğin üstüne attık. İkimizde uzanıyorduk yanyana.
"Anka'nın velayetini alman için ne gerekiyorsa yapacağım." dedi Toprak.
"Sen zaten benim için çok şey yaptın. Daha fazla yorma kendini." dedim gökyüzüne bakarken. Her yer karanlıktı ve gökyüzünde tek tük yıldız vardı. Şehir ışıkları yıldızların parlamasına engel oluyordu.
"Kayra velayeti alana kadar uğraşacağım." dedi.
"Her şey için teşekkür ederim." dedim ve elini tuttum. Doğruldu ve beni de kaldırdı.
"Asıl ben teşekkür ederim." dedi. Aramızda çok az mesafe vardı. Daha da yaklaştı ve dudağımdan öpmeye çalıştı ama ben istemediğim için geri çekildim. Aklım, beni öpecekken geri çekildiği güne gitti. Bütün yıkılmışlığımla o ağaç evde tek bırakılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
ChickLitMTB'nin 2. kitabıdır ama 1. kitap okunmasa da anlayabileceğiniz şekilde. Uçurumdaydım, bir uçurumun kenarında yol alıyordum. İlk adımı benden bekliyordu ama ben uçurumun kenarındaydım. Bir adım ötesi ölümdü.