1.BÖLÜM:Bizi öldürmeyen acı güçlendirir mi?

458 84 86
                                    





Bu Hikayede Yer alanların gerçek hayat ile ilgisi yoktur. Tamamen hayal üründür. Neden mi? Çünkü hiçbir hayal gerçek kadar acımasız değil.









*****

2013 yılı...

Bir..

Bir masa...

Bir masa da on iki insan....

Bir masada on iki mutlu insan......

Geceydi. Karanlık dolunaylı bir gece..

Ben bu gece  tanıdığım bir insanın ihanetine uğrayacaktım.

Ben bu gece bu masada oturan biri tarafından öldürülecektim.

Ama kimdi bu...

Bu insanların kahkahaları odanın dört bir yanını süslerken  mutluydular. Yoksa  sadece öyle mi görünüyorlardı? Yüzleri gerçeği gizleyen maskeden mi ibaretti?

Yedi kadın beş adam  bu masada gülüşüyordu. Sıcak temmuz akşamında

Ve ben hiç bir şeyden habersiz o masada katilimleydim.

       *******

Dilay, yalnız başına bir apartman
dairesinde kiraladığı bir evde yaşıyordu .Yirmi yedi yaşındaydı. Partime işlerde çalışıyordu. Hayat diğer insanlar gibi onun için de zordu hatta giderek daha da zorlaşmaya başlıyordu.

Çocukluğuna dair güzel anıları yoktu.

Annesi o küçükken ölmüştü. Babası annesinin ölümünden bir kaç ay geçince tekrar evlenmişti.

Üvey annesi ile pekte mutlu geçmeyen dört yıl geçirdi. Erkek kardeşi Cihan dünya'ya gelince evin sırtında bir yük olarak görülen Dilay . babaannesi'nin yanına gönderildi.

Üniversiteyi kazanana kadar birlikte yaşadılar.Üniversiteyi kazandığı yıl babaannesi çok hastalandı onu bırakıp gidemedi.Okulunu dondurmak zorunda kaldı.

O  yıl babaannesi vefat etti. Cenaze işlerini tek başına yürüttü.

Baba annesi yaşadıkları evi Dilay 'ın üzerine yapmıştı ölünce bu eski ev ona kalmıştı.

Bu onun pek umrunda değildi ancak Dilay' ın babaannsesi ile güzel anılar biriktirdiği bu eski ve yıkık ev birilerinin umrundaydı.

Yıllarca nasıl olduğunu sormaya gelmeyen Babası ve üvey annesi Cavidan bir gün ansızın kapıda belirdi.

Dilay bu beklenmedik misafirler karşısında biraz afallasada çok geçmeden ziyaretin altında yatan sebebi anlamıştı.

Duygu ifade etmeyen bakışlar ile onları selamladı içeri aldı.
Üvey anne Cavidan Dilay'ın boynuna sarıldı ve

"Başımız sağolsun kızım" dedi.

Yıllardır duymadığı bu kelimeyi ilk defa Cavidan dan duymuştu bu durum onu rahatsız etmişti.

Ellerini boynundan hışımla çekti.

Oturması gereken yeri parmağı ile işaret ederek

"Buyrun" dedi.

Karı koca yan yana oturdu .Dilay da tam karşılarında ayakta öylece durmuş söyleyeceklerini pekte merak etmeden bekliyordu.

Derin bir sessizlikten sonra

Cavidan,

"Bir bardak su alabilir miyim kızım? "

dedi?
Dilay bu kelimeyi bu kadından duyduğu rahatsızlığı belli ederek

"Peki teyze" dedi İçinden bana bir daha kızım derse tüm suyu kafasından aşşağı boşaltacağım.

Dilay mutfaktan su dolu bardak ile gelirken

Cavidan kocasına "hadi hadi söylesene" kocası şimdi sırası değil diyordu.

Dilay suyu ikram etti o ara Cavidan ile göz göze geldiler Dilay'ın bakışlarında bana sakın kızım deme mesajı vardı.

Cavidan o mesajı almış olacak ki sudan bir kaç damla aldı ve Dilay babanın sana söyleyecekleri var.

Dilay babasının gözlerine bakarak onay vermesini bekledi

Babası Mithat,

" Otur kızım şuraya"

Dilay bu kelimeyi üçüncü kez
samimiyetsiz ağızlardan duyuyordu.

Hemen karşılarındaki tekli koltuğa oturdu.
Babasını söyleyeceklerine dikkat kesildi.

Babası "Kızım biliyorsun Cihan 'ın durumunu hastalığının altından kalkamıyoruz çok zor durumdayız

Cavidan da babasının her söylediğine başı ile onay veriyordu.

Geçen gün bir emlakçı arkadaşım beni aradı bu ev için babaanne' nin evi için konuştum.

Dilay konunun nereye gideceğini ziyaretlerinin sebebini biliyordu ama onları dinlemeye devam etti.

Bu insanlara karşı hissettiği öfke tazeydi ama o an karşısında çaresiz iki insan vardı babasını ilk defa başını öne eğerken görüyordu.

Kendisine karşı bir kere bile merhamet göstermeyen bu iki insan karşısında iki büklüm olmuş kem küm ediyorlardı.

Babası devam etti.

Yani sende istersen bu evi satalım bizimle beraber yaşa kardeşin de seni özlemiş.

Cavidan lafa girdi "Bak Dilay lafı uzatmayacağım kardeşinin tedavisi için paraya ihtiyacımız var. Bu ev babanın da evi anlıyor musun?

Oğlumuz için onun sağlığı için kendimiz için istemiyoruz hem sen de bizde kalırsın"

Babası Mithat söz sırası ondaydı.

"Evet iyi de para veriyorlar okul için sana da para lazım.

Üniversiteye gidince bu ev boş duracak en iyisi satmak"

Karı koca ikisi Dilay'ın gözlerine bakıyorlardı.

Çocukluğunu hatırladı bir zamanlar hiç bir merhamet kırıntısı gösterilmeden atıldığı evden şimdi de davet alıyordu .

Hayat garipti bu sadece gariplerin en küçüğüydü.Onlara baktı ve Sadece şu kelime çıktı ağzından" PEKİYİ"

Ev satıldıktan sonra Dilay Babasının evine yerleşmedi. Okuluna devam etme kararı aldı.

Artık bir hayali vardı mezun olup diplomasını almak hayallerinin peşinden gidecekti.

Şehir terminalinde çocukluğuna, anılarına, yüzünü hatırlayamadığı annesine onu büyüten babaannesin'e kırgınlıklarına veda ederek uzaklaştı.

Gidiyordu bu şehirden..

Gözlerinde yeni bir başlangıca adım atacağı heyecan ile son kez baktı geçmişine.

Şimdi daha da güçlüyüm




Görseldeki Dilay karakteri

GECEYE SAKLI SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin