****
Behlül gözlerini hafif araladı. Sabah olmuştu. Uzandığı kanepeden doğruldu. İçerisi çok soğuktu sıcak yatağından kopmak istemedi.
Biraz daha oyalandı. Kafasını yastığa koydu.
Sağ eli başının üstünde, tavana bakıyordu. Bazı bakışlar anlam süzgecinden sıyrılırdı. Onunki şuan tam da böyleydi.
Baktı tavana uzun uzun. Anlamsız kelimesinin TDK ki karşılığı Behlül 'ün tavana bakan bakışlarıydı adeta.
Düşünüyordu. Hayatını geçmişini ve
kim olduğunu. Öylece uzanmış düşünüyordu.Olması gereken yer neresiydi?
Şuan olduğu yer kaderinin özsancıları mıydı.?
Derin felsefi sorgulamarın içinde bir keşiş gibi ilerlerken. Aniden fırladı
Soğuktan kuruyan dudakları kurtarıcısının ismini çağırdı.
Dilay Dilay
Sesine bir ses gelmesini umdu. Anlatacakları vardı. Anlatmak istedikleri.
Ayağa kalktı. Dilay'ın odasına doğru ilerledi. Kapıyı çaldı bir iki defa
Ses yok
Dilay içeride misin? ses yoktu
Tek hamlede kapıyı açıp içeri daldı. Kıyafetleri orada yatağın üzerinde duruyordu. Çantası ile montuda yoktu.
Yetişememişti. Dilay gitmişti.
Salona geri döndü. Saate baktı. Yeni çıkmıştı. Perdeyi hafif aralayıp camdan dışarı baktı. Belki hala gitmemiştir.
Gözleri gördüğü manzara karşısında iyice büyüdü.
Dilay Fatih 'in kucağındaydı. Yumruğunu sıkıp cama vurdu.
Ne ara bu kadar yakınlaştılar. Oysa Dilay' ı Fatih 'den daha çok görüyordu.
Hissettiği öfkeye şaşırdı.
Neden umrundaydı ki bu kız bu kadar?
Sonra kendine makul bir cevap buldu çünkü hayatımı kurtardı Dilay, yardım etti. Hepsi bu. Bu kadar ne olabilir ki Ona borçluyum.
O Fatih denen hödük şuan karşımda olsa o yumruğu çoktan tatlı niyetine yedirmiştim. Tekrar yumruğun sıktı. Başını aşağı yukarı götürerek
Sen görürsün Fatih
Salonda aynı yöne doğru. gidip geliyordu.
Karnındaki uğultular mutfağa gitmesi yönünde mesajlar gönderiyordu. Aldığı mesajlar ile mutfağa gitti. Etrafa bakındı. Gözü masada duran nota ilişti. Merakla eline aldı.
Günaydın Behlül uyandığında ilk olarak mutfağa gideceğini düşündüm.
O yüzden fırının içinde börek var ısıtıp yersin onları tamam mı OBURİKS
KEH KEH KEH(gülme emelojisi yapamadım) Kahramanın Dilay
OBURİKS miş.Dudağını büzüştürdü.
Notu tekrar aynı yere bıraktı.
Fırını açtı. Börekler çok güzel görünüyordu. Yemeğe niyetlendi ancak vazgeçti. Tekrar yerine bıraktı.Oburiks kelimesi gözünün önünden Stephan King 'in filmlerinin afişi gibi
Bernard Herrmann' ın müziği eşliğinde geçiyordu.Vücudunu kontrol etti.Derhal aynanın karşısına geçti. Fatihin hayalini istemeden de olsa yanına çağırdı.
Bu iki simayı karşılaştırdı. Yüzünde galibiyetin verdiği gülümseme ile.
Ben senden on gömlek daha iyiyim. Fatih' in suretine orta parmak kaldırarak sırıttı.
Hadi şimdi kaybol. Demin savuramadığı yumruğu bu hayali Fatih'e attı.
Yaptığından öyle keyif almıştı ki dans etmeye başladı.
Allahın yarattığı ender kullardan bir taneyim.
Yemek yememeye dirense de midesi hadi ulan kıçını başını oynattığın yeter doyur beni ulan
Hayır dedi. Dilay onu midesine düşkün biri olarak görüyordu. Çok alınmıştı.
Fatih 'in ismi her an Fatihciğim eki ile süslenebilirdi.
Ama kendi ismi daha doğrusu geçici ismi Oburiks sıfatı ile tamlanmıştı.
Şimdilik dedi şimdilik kazanacağı kesin bir zafer için neden umutsuzluk bayraklarını sallıyordu.
Dıraksadı. Salonun errafında dönerken. Kapı çalındı.
Kapıya ilerledi. kapının kolunu yavaşça çevirince karşısında Selma Hanımı gördü.
Ay inanmıyorum
Selma neye inanamıyon ayol söylede ben de inanamayayım
Yok bişey açım birazcık
Selma kahkaha attı. Ben de seni kahvaltıya Çağıracaktım. Tek başına olmuyor. Sen de midene düşkünsün. Gel hadi
Gururunu dinlemek istemedi. Fişini çekti geçici bir süre.
Ben de kendime bir şeyler hazırlayacaktım diye geveledi ağzında.
Selma kolundan çekip yürü hadi bana gidiyoruz şeker oğlan
Birlikte merdivenleri çıktılar
![](https://img.wattpad.com/cover/208673794-288-k996584.jpg)