Part 17

624 3 3
                                    

BÖLÜM 17

Simge'den ayrılması, yüksek standartlarda yaşıyor gibi görünüp nerede kadın varsa kokusuna yönelmesi çıkış yolu olmamıştı Kaan için. Bu şekilde yaşamaya başlayalı güzel günler geçirmişti, heyecanlı ilişkileri olmuştu. Otuz dokuz yaşında partneri dahi olmuştu. Güzel restoranlarda yemek yiyordu, güzel evlerde uyanıyordu. Eksik olan, evine döndüğü zaman cebinden para çıkmamış olsa dahi cebine de para girmemiş olmasaydı. Kendi çevresinde hala aynı standartlarda yaşayan bir adamdı. Gece güzel bir evde kalması sabah kendi depresif evine döneceği gerçeğini değiştirmiyordu.

Aklında Melis'in zerresi yoktu. Düşünmeye zamanı yoktu çünkü. Kafasına her gün başka bir kadın giriyordu ne zaman düşünebilirdi ki Melis'i. Duyguları alınmış gibiydi, alışkanlıkmışçasına sevişiyordu. Böyle devam edebilirdi ama ne zamana kadar?

Herkesin olduğu gibi onun da paraya ihtiyacı vardı. Güzel miktarlara. Duyguları geri gelmeyecekti. Bu kadar ilişki içinde nefesini kesen kalp ritmini çok azda olsa bozabilen biri yoktu. Duygularından tamamen arınmış, bir bakanın ikinciye baktığı, iç geçirilen bir adamdan fazlası değildi. O dönem çok büyük ailevi sıkıntılar yaşamıştı. Kaçması, hayatında büyük değişiklikler yapması lazımdı. Yaşamayanın gerçekten anlayamayacağı cinsten sıkıntılar. Bu sıkıntılar haftalarca peşini bırakmamıştı. Kafasını alkolden kaldıramıyor, ayık olduğu her an asabiyetiyle bir bütün oluyordu. Her erkeğin en azından bir kere düşünmüş olduğu "jigololuk" kafasına yavaştan yatmaya başlamıştı. Zaten bu işi yapıyor sayılırdı ama ücret almadan.

"Yapsam ne olur ki?"

"Nasıl başlanır ki lan?" ve benzeri yüzlerce soru belirdi kafasında işe adım atabilirse en azından biraz para kazanacak o anki problemlerinden uzaklaşacaktı. Beklentiler oluştu kafasında, kaybedecekleri belirdi. Dışarıdan bakıldığında genel bir kalıp vardır. Elli yaş üstü ablalarımız manavdan meyve seçer gibi bu kişilerden seçer, ayarlanılan bir mekanda sevişildikten sonra komodinin üzerine bırakılan para alınır, herkes kendi yoluna. Basit miydi bu kadar?

Lise zamanlarında bu işi yaptığını iddaa eden bir arkadaşı vardı. Çocuk İstanbul'da doğup büyümüş, liseden sonra bir takım daha pis işlere bulaştıktan sonra İstanbul'dan ayrılıp işçi olarak sade, gösterişsiz bir hayata başlamıştı. Tabi bu hikaye gerçek ise. En iyi nasıl öğrenilir diyerek İstanbul'dan ayrıldı Kaan birkaç günlüğüne. Bu arkadaşının yanına gitmek için.

"Girmek istiyorum" demiyordu, gerek te yoktu. Eğlenceli bir hikayeymişçesine muhabbeti açıldığında zaten anlatıyordu arkadaşı. Arkadaşından öğrendikleri çok mantıksız değildi ama dört-beş sene öncesinin tarzıydı. İstanbul'da ki belirli iki veya üç mekan söylemişti. Oraya beyaz gömlek giyerek gidilir, bir bira söylenip biri sizi seçene kadar beklenirmiş. Ha birde özellikle bir marka sigaranız olması gerekmekteymiş. Olurdu neden olmasın. En kötü ihtimalle biranın parası verilip geri dönülürmüş. Mal seçer gibi birinin sizi seçmesini beklemek ne kadar kabul edilebilirse o kadar geçerliydi iş. Hatta kazandığı para ile okulunda ki futbol sahasına kale direği yaptırdığı ile ilgili bir hikayesi de vardı. Önemli değildi. Yapmışsa çocukmuş yapmış zevkinde bırakmış. Kaan İstanbul'a döndüğünde arkadaşının söylediği mekanları araştırmaya başlamıştı. Maalesef, hepsi kapanmıştı. Tekrar düşündü, bir şekilde başlayabilirse zaten olmayan duyguları daha da mühürlenecek, normal bir hayat yaşama ihtimali bir hayli azalacaktı. Melis harici mutlu bir hayatı olabileceğine inanmıyordu da. Melis olmayacaktı, bunu adından daha iyi biliyordu. En büyük korkusu daha doğrusu kaybetmekten korktuğu kişi annesiydi. Annesi her an aklının bir köşesinde olmasa yaşadığı sıkıntılardan zarar görmeden ya da birisine zarar vermeden çıkma olasılığı hiç olmamıştı. Böyle bir şeyi annesi öğrense ne olurdu, iyice kurdu kafasında. Öğrenmezdi, öğrenemezdi. Nasıl duyabilirdi ki. Olursa diye ilerisini düşündü bir kere daha.

Mutluluk Sektörü - GOOGLE KİTAPLARDA SATIŞTA!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin