BÖLÜM 5
Kaan yatağına uzanmış yatıyor cüzdanını karıştırıyordu. Özlem'e verdiği paradan sonra hesabından bir miktar daha çekmek zorunda kaldı. Son zamanlarda kazandığından daha çok harcamaya başlamıştı. İşinin maddi anlamda birçok getirisi olmasına karşın götürüleri de bir o kadar çoktu. Bırakmayı defalarca düşünmüştü, gerçek anlamda da istemişti ama bırakmaya yaklaşabildiği bir an olmamıştı şu zamana kadar. Bu saatten sonra bıraksa da bırakmasa da yalnızlığı hat safhada olmaya devam edecekti. Alışkanlık haline gelmiş bir şey nasıl bırakılabilir ki yaptığınız fedakarlığa değecek bir getirisi lazım. Melis...
Melis zaten iyice çıkmaza girmeye başlamıştı. Birkaç sene önce hayallerini satmıştı bir hiç uğruna. Hiç hak etmeyen insanlar için hayatını içinden çıkamadığı bir konuma sokmuştu. Bu gün ise ne kadar düşünürse düşünsün ne kadar kafa patlatırsa patlatsın bir çözüm bulamıyordu, bir anlık bile olsa huzura kavuşamıyordu. Bu durumun içindeyken Özlem'in de ona hiç iyi gelmemesi, duygularını ona anlatamaması zihnini iyice yormuş sarhoş gibi dolanmasına neden olmuştu. Düşündü "yalnız mı çıksam Murat'ı da çağırsam mı?" diye, dışarı çıkması lazımdı gerçekten sarhoş olması lazımdı.
"Gene boş boş konuşacak kesin'' diye geçirdi aklından ama doğrusu uzun zamandır bu kadar samimi olduğu tek kişide oydu. Ne kadar onu çağırmak istemese de çaresi yoktu, çağıracaktı.
Kalktı dolabına doğru yürüdü. ''Ne giysem" diye düşünüyordu.
''Siktir et bu gece de'' diyerek ne bulduysa üstüne geçirdi, çokta kötü durabilecek kıyafetleri yoktu zaten, standart erkek dolabı tabi biraz daha slim fit. Mutfağa doğru ilerledi kapı yoktu salonla mutfak arasında direk dolabın yanına geldi, ayağında bir ıslaklık hissetti.
''Hay sikeceğim, gene mi akıttın ya'' diye söylene söylene dolabı açtı birkaç kutu konserve, meyve suyu, kola, margarin -oda muhtemelen bozulmuştu uzun süredir yemek yapmıyordu.- bir tanede birası vardı. Eline aldı, çekmeceden bir kaşık alıp kaşıkla kapağını açtı, kapağı çöpe fırlattı. Balkona doğru ilerledi, balkon arkadaki ara sokağa bakıyordu, sokaktan köpek sesleri dışında hiçbir ses gelmiyordu. Korkuluklara dayanıp telefonunu çıkardı, aranan kişilerin en başında Murat vardı. Aradı onu. Saat on bire geliyordu "muhtemelen gelmez ama yine de bir çağırayım" diyerek aklından geçirirken Murat telefonu açtı bile. Henüz daha üç kez çalmıştı.
" Alo"
" Kardeşim naber?"
" Eyvallah, yemek yiyordum."
" Bu saatte yemek yenir mi ya?"
" Atıştırıyorum işte, söyle ne oldu?"
" Ben Kadıköy'e çıkacağım, istiyorsan sende gel?"
" Niye taksime gitmiyorsun da karşıya geçiyorsun?"
" Canım öyle istedi Murat, ne yapabilirim."
" Nereye gideceğiz, Club'a gidelim. Hem kız falan düşürürüz belki."
" Kanka, havamda değilim sessiz bir yere geçeceğim, istiyorsan gel ben yoldayım."
Yolda değildi ama çok geç çıkacağını biliyordu, atıştırıyorum dediği en az yarım saat daha sürerdi, bir de zaten oraya gidene kadar onu dinlemeyi çekemezdi.
" Tamam kanka, bana yeri mesaj at hemen çıkarım ben."
" Tamam kardeşim orada görüşürüz."
Balkonun köşesine oturup sırtını duvara yasladı bacaklarını korkuluğa doğru uzattı ve birasını içmeye başladı. Uzaktan bir ses geldi
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk Sektörü - GOOGLE KİTAPLARDA SATIŞTA!
RomancePsikolojik altyapı üzerine düzenlenmiş bir kitap. Yeri geldiğinde toplum yergisi yeri geldiğinde aşk bazen yalanlar. Ülkemizdeki seks işçiliğinin gerçekleri ile harmanlanmış edebi bir eser. Kısacası gerçek bir jigolo öyküsü.