BÖLÜM 14
Simge ile ilişkisini bitireli, bir günlük ilişkisini, daha doğrusu Melis yüzünden hayatını bir kez daha piç edeli yaklaşık bir ay olmuştu. Hem de kendisinden kat ve kat daha iyi birini hak eden bir kadını üzmüştü. O gece yaptığı her şeyin arkasındaydı, zaten hayat felsefesi pişman olmamak, keşke dememek üzerine kuruluydu. Bir daha aynı durumda kalsa bir daha dünya güzeli bir kadın o şekilde Melis'e bir söylemde bulunsa yine aynısını yapması kaçınılmazdı. Zayıf noktasıydı, hayatında değer verdiği iki kadından apaçık birisiydi. Asla hissettiği gibi dokunamayacağı bir kadın için hayatını bu duruma sokmak, sadece kendisinin üzülmesi adil gelmemeye başlamıştı. Dışarıdan platonik bir ilişki gibi gözüküyordu, derinini kimse bilmediği için.
Kaan yakışıklı bir adamdı, gereğinden de fazla adamdı. İsteyen istediğini her zaman elde eder düşüncesini benimsemişti. Ederdi de, Melis ile birlikte olmak istese olduğunu varsayarsak çok zıt iki insan mutlu olamayacaklardı, kötü ayrılma olasılıkları da çok fazlaydı. Oldu da Melis o şekilde görmüyordu, önemli değil, öyle görmesini zaman ile sağlayabilirdi. Her halükarda hoş bitmeyecekti sonu. Mesafe, kafa yapıları, akıllarındaki insan profili bile uyuşmuyordu. Ne kadar dış olumsuz etken var ise bir aradaydı. Kaan, duygularını belli etmeden en azından görüşmeye, çok seyrekte olsa kokusunu alabilmeye devam etmek istedi. Aşka oldum olası inanmaması da yadsınamaz etkenlerden biriydi. Aşk olmadığını söylüyordu, değilse ne olduğunu açıklayamıyordu, zamanla unutulacağına inanıyordu. Herkes için en büyük inancı evli olsun, dünyanın en mutlu çifti olsun, çok güzel çocukları olan bir çift olsun, kadın belki yapmaz ama erkek partnerinden daha iyisini bulduğu an aldatır, yeteneksizse aldatabilmeyi diler. Sonuç olarak her ilişki karşılarına daha iyi birileri çıkana kadar mutlu bir ilişkidir. İnsanların aşk zannettiği şey sürekliliği olan bir duygu değildir, bitmek zorundadır bitecektir. Belki bir hafta belki bir sene belki on sene ama bitecektir. En mantıklısı vicdan ile hareket etmek olabilir. Neyse kim siker aşkı, vicdanı.
Simge ile yaşanan olaydan sonra Melis bir gece daha Kaan ile kalmıştı. Sonra... Gitmişti, bir aya yakın bir süre ne bir mesaj ne bir arama. Tabi çıkmıştı aklından, Melis'in etkisine girip batabileceği kadar battıktan sonra, çıkmaya çalışmıştı. Simge'yi çok düşündü, neden böyle yaptım diyerek. Mütevazi olamayacak kadar yakışıklı bir adam için bile standartların üzerinde bir kadındı. Kusursuz bir dış görünüşü, güzel bir hayatı, bol miktarda parası vardı. Dışı değil, içi güzel olsun diyenler var ya öyle bir şey yok. Böyle bir kadında çok çok az, iç diye tabir ettikleri şeyden var ise istisnasız bütün erkeklerin hayalinde ikinci bir kadın olamaz. Aramak istedi yalnız kaldığında, belki beni çıkaran Simge olur dedi. Nasıl arayacaktı, yaptığı şerefsizlik yenilir, yutulur değildi. Affettirebilirdi kendini, uğraşması lazımdı. Uğraşmadı, bir daha aynı kadını üzmek istemedi. Simge geri arasa havalara uçabilirdi, ilk defa ikinci bir şansı olacaktı çünkü. Olmaması yine şaşırtmadı. Evden çıkamıyordu, çıksa insanlar ile sohbet edemiyordu, ağzını iyi gününde olduğunda bile bıçak açmıyordu ki böyle bir zamanda şen şakrak olsun. Depresyonun dibinde, uyandığı andan tekrar uyuduğu ana kadar yorgun olduğu günlerden birinde kafasını kaldırdı yastıktan, sağına soluna baktı. Kimse yok, normal bir şey yoktu zaten. ''Ne yapıyorum lan ben diyerek fırladı yataktan'' ayağa kalktı aynanın karşısına geçti üzerini çıkardı. Birkaç kere kendini tokatladı.
''Bu ne yakışıklılık kardeşim ya.''
Anlamsızca kendisini pohpohluyordu.
''Şu omuzlara bak ya, nasıl bir şekil bu.''
''Dönse kendime sokacağım, nasıl bir karizma bu.'' Benzeri saçma sapan şekillerde birkaç dakika boyunca kendini övdü. Bir an da zihni açılmıştı, başka bir açıklaması olamazdı. Girebileceği en dip noktadayken en uca çıkmıştı birkaç saniye içinde. Hızlı bir duş aldı, kurulandı, saçlarını Etiler'de bir kuafördeymişçesine artistik hareketlerle kuruttu ve şekil verdi. Güzel giyindi, hava biraz soğuktu. Dışarı çıktı, ne yapacağı belirsiz.
Akşamüzeri idi, yakınlardaki bir alışveriş merkezine gitti. Bunalımda para harcayamamıştı, bir bankamatikten bir miktar para çekti, yürürken yüzü gülümsüyordu insanlara karşı. Uzun zamandır bu şekilde hissetmiyordu, yaşama basit bakacaktı herhalde. Sağını solunu kese kese, özgüven patlaması ile kıyafet firmalarını gezmeye başladı. Kendine de birkaç parça alacaktı, gözüne hoş gelen kıyafetleri de alacaktı. Tanıdığım tanımadığım birilerine veririm diye düşünmüştü. Melis zaten gitmişti, Simge dahi kafasının herhangi bir yerinde yoktu. Alışverişini yapıyordu yavaş yavaş, mağazalardaki görevliler ile muhabbet ediyordu, yalanlar söylüyordu ama gülüyordu. İlginç bir şekilde o ana kadar girdiği mağazalarda kimseye yürümemişti. Nezaketen güzel sözler kullanıyordu, eğlenceli gözüküyordu. Sırasıyla üç mağaza dolaştı, sadece bir body ve kot pantolon almıştı. Üst kata çıkacaktı, oradaki mağazalar bir tık daha klasikti, gömlek, ayakkabı belki takım elbise alacaktı. Üst kata çıktığında karşısında ünlü bir kahveci duruyordu, canı istememesine rağmen bir kahve aldı. Yudumlayarak mağazalara doğru gidiyordu. Girmeden önce vitrinlerini değerlendiriyordu, girilecek gibiyse ilk adımı atıyordu. Ünlü bir Türk ayakkabıcının mağazası vardı, normalde kafasını dahi çevirmezdi önünden geçerken çünkü Kaan için o dönem çok pahalıydı. Bu sefer farklılık olsun diye baktı, büyük indirim vardı çoğu ürün yarı fiyatına yakındı. İçeriye girdi, ne bakacağından habersiz görevlinin ''Nasıl bir model bakıyorsunuz?'' demesi üzerine Klasik ağzından çıkıverdi. Çok ta güzel modeller vardı, Avrupa modası biraz geç olsa da gelmişti demek ki. Yüksek taban ayakkabılardan birini beğendi, tereddüt etmeden aldı. Ayakkabıyı aldı ama ne ile giyecekti, bulanın kör olduğu giyenlerin ise kör olarak doğmuş olduğu kısa paça pantolon ile giyecek hali yoktu. Kumaş bir pantolona, buz mavisi bir gömleğe ihtiyacı vardı. Onları da satın aldı. Kitap ta satın almak istiyordu, endüstriyel edebiyat için üretilenlerden değil, resim ile alakalı olanlardan. Teknik bilgiler veren bir kitap olursa çok iyi olacaktı Kaan için. Parasının çok büyük bir bölümünü harcadığının farkına varmamıştı. En alt kata kitap almak için bir kitapçıya girdiğinde kitabın fiyatı dikkatini çekince aklına gelmişti. Kitabı elinden bırakamadı yakındaki boş koltuklardan birine oturdu, üstün körü sadece gözüne takılan bölümlerin üzerine düşerek otuz kırk dakika civarı inceledi kitabı. Çocukluğundan beri kıt anlayan biri olmamıştı, çoğu bilginin üzerinden ikinciye geçmezdi, bilinçaltı bunun için vardı. Kitapçıdan çıktığı gibi evine gitti, çok güzel bir yemek sipariş etti. Uzun zamandır dışarıdan yemiyordu. Bugün yaşananların amacının kendi kendini test etmek olduğunu yemeği yedikten sonra anladı. Sesli konuşmaya başladı.
''Ulan zaten zevk alamıyorum, başkasına da ihtiyacım yok. Uzun ilişki yaşayamıyorum.''
Nereye varacağını kendisi de merak ediyordu, ufak bir duraksama yaşadı, çok zordu bunu telaffuz etmesi Kaan için.
''Siktir et Melis'i, o hayatını yaşıyor zaten.''
O andan itibaren tek gayesi bu enerjide yaşamayı sürdürmek, eline fırsatlar geçerse fazlasıyla değerlendirmek. Paralı gibi takılıp paralı kadınlarla birlikte olmaktı. Kadın parası yememişti bu güne kadar, yese ne olurdu ki? Ayağa kalktığı gibi yeni aldığı kıyafetlerini giydi. Çok iyi gözüküyordu, bütün parasını yanına aldı. Sorgusuz sualsiz berberine gitti. Saçlarını toplattırdı, sakallarına şekil verdirtti, yıkattı, tekrar fönletti. Maske yaptırmıştı son işlem olarak ta. Aklında, gider caddelerden birinde akşama kadar takılırım, bir kadınla tanışabilirsem zamanım daha iyi geçer, tanışamazsam her halükarda güzel bir gün geçirmiş olurum şeklinde bir plan vardı. Enerjiye inanan biri olarak bu kadar pozitif enerji yayarsam çevreme elbet geri döner şeklinde bir düşünce de vardı. Zaten biraz etrafa gülümseyip, sahipsizmişçesine izlenim verirseniz çevrenizde sahiplenmek isteyen elbet çıkacaktır, gönüllü gözükmek en önemli bileşendir ilişkinin başlayabilmesi için. Birkaç gün abaza gibi değil de ilişkiye açıkmışçasına dolaşsanız ilk defa teklif eden taraf değil de teklif edilen taraf olabilirsiniz ya da denemeyin o ego ile ölürsünüz siz. Bir o eksikti. Kadınlara et gibi bakmaya devam bozmayın tarzınızı. Kaan o gün kimse ile tanışamayacaktı ama uzunca bir süre bu şekilde yaşamaya devam edecekti. Zevkte alacaktı böyle yaşamaktan, birçok partneri de olacaktı. Hayatında yapacağı köklü değişikliğin sinyallerini bu şekilde veriyordu çevresine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mutluluk Sektörü - GOOGLE KİTAPLARDA SATIŞTA!
RomancePsikolojik altyapı üzerine düzenlenmiş bir kitap. Yeri geldiğinde toplum yergisi yeri geldiğinde aşk bazen yalanlar. Ülkemizdeki seks işçiliğinin gerçekleri ile harmanlanmış edebi bir eser. Kısacası gerçek bir jigolo öyküsü.