11.bölüm-TedaviGö yaşlarım kuruyarak uykuya daldıktan sonra gözlerimi açtığımda sabah olmuştu nihayetinde. Aklıma dün gece gelince gözlerimi ovaladım. Dün neler demiştik bir birimize. Bir yanım pişmanlıktan kıvranırken diğer yanım az bile diyordu. Yine de onunla küs kalmak beni hem huzursuz, hem de rahatsız ediyor. Oflayarak nefesimi verip omuzumu silktim. Bir yolunu bulup onunla konuşmam gerekiyordu herkes uyanmadan. En iyi çözüm odasına gidip konuşmamdı. Yine de kızar diye korkuyordum.Yerimden kalkıp korkak adımlarla kapıya doğru yürümeye başladım. Kapıyı açacağım sıra da kapı birden açıldı. Karşımda Meriç'i görünce gözlerim şaşkınlıktan açılıp, kaşlarım havaya kalktı.
"M-Meriç?" Heyecanla yüzüne bakarken gözlerime çekinerek bakıyordu.
"Bir yere mi gidiyordun?" Diye sordu. Arkamda ki kapıyı göstererek "S-senin yanına geliyordum." Başıyla onaylayıp koltuğa oturdu. Bende yatağa oturdum.
"Neden benim yanıma geliyordun Kelebek?" Diye sordu kaşlarını hafif kaldırarak. Boğazımı temizleyip hafif gözlerimi kaçırdım. Tekrardan yüzüne baktığım sıra da cevap bekliyordu benden.
"Konuşmak için." Diyiverdim. Tam ağzını açacağı sıra da susturdum onu.
"Sen neden geldin odama?" Gözlerime uzun uzun baktıktan sonra derin bir iç çekip dudaklarını ıslattı.
"Bundan sonra ilaçlarını kontrol etmek için." Şaşkınlıkla yüzüne bakarken kaşlarımı çattım istemsizce.
"Neden?" Yamuk gülümsemle bunu sorarken derin bir nefes alıp ellerini birleştirdi.
"Çünkü sen ve ilaçlarınla yakından ilgilenmek istiyorum. Gerekirse ellerimle içireceğim sana. Benden kurtuluşun yok." Yüzüne hayretle bakıp gülümserken boğazımı temizleyip öksürdüm.
"Sen iyi bilirsin kızlarla yakından ilgilenmeyi." Dedim İmalı imalı. Benden bunu beklemiyor olacaktı ki gözleri şaşkınlıkla açıldı. Ufak bir kahkaha atarken hala gözlerine imalı bir şekilde bakıyordum.
"Kimden bahsediyorsun sen?" Sırıtarak bunu söylerken ellerimi göğsümde birleştirip cevap vermedim.
"Melisa'dan mı bahsediyorsun?" Gülmesini bastırıp bunu söylerken yüzümü somurtup gözlerimi devirdim.
"Umrumda değil."
Gülmesini kesip bana tatlı tatlı baktığına şahit oldum. 'Bakma öyle güzel zalımın oğlu!'
"Melisa'yla aramda hiç bir şey yok. Senin geldiğin zaman senin hakkında konuşuyorduk Cemre."
"Açıklama yapmak zorunda değilsin." Dedim düz bir sesle. Derin bir nefes alıp yüzüme tebessümle baktı.
"Yanlış anlamanı istemiyorum." Dedi gözlerimin içine bakarak. Aklımda hala cevabını bulamadığım sorular vardı. Ama bunu ona sormayacaktım. Başımla onaylayıp yatağıma uzandım. Meriç yerinden ağırca kalkıp ilaç dolabına doğru ilerlemeye başladı. Dolabın içinden ilaçları çıkarıp hazırlamaya başladı. Bense onun her hareketini izliyordum. O kadar özenle yapıyordu ki her şeyi. Siyah saçlarını hafif dağınık bırakıp yine siyahlara bürünmüştü. Sanki siyah ona ait bir renkti. O koyu kahverengi gözlerinde takılı kaldım. Bana bakmadığı için rahatça, uzun uzun bakıyordum gözlerine. Yine de biraz da olsa çekiniyordum ondan. Birden başını bana doğru çevirince hemen gözlerimi başka bir yere çevirdim. Resmen suç üstü yakalandım.! Boş duvarları süzerken bana doğru geliyordu.
"Cemre hanım kendiniz içebilecek misiniz ilaçlarınızı?" Diye sordu gülümseyerek. Başımı sağa sola salladım. Çünkü onun içirmesini istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL HASTANESİ
General FictionAkıl hastanesi.. delilerle dolu lanetli yer. Diye başladım hikayeme. Oysa hikayenin sonunda evim olmuştu o lanetli yer. İçinde ki insanlar ise dostlarım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Her zaman hatırlamam gereken yerde, unuttuğum bir şey. Hayat kimse...