15.bölüm-İlk dans 💫Gitmiyoruz, kaçıyoruz.
İlk dansımız.. ilk bakışmamız.. ilk gözlerini yakından izleyişim.. İlk kaçışımız.. Sen benim ilklimdin. Şimdi söylesene seni unutmaya ömrüm yeter mi?...
🌫🌫🌫
Aklı tam değildi. Kesinlikle aklı tam değildi. Çünkü ilk karı görmem için beni buradan kaçırmak isteyen birisinin mantıklı düşünmesi imkansızdı.
"Sen eşyalarını topla gerisini bana bırak." dedi yamuk gülümsemesiyle. Kaşlarımı kaldırıp şaşkınca yüzüne bakarken dudaklarımı araladım.
"Ama doktorum?"
"Cemre eşyalarını topla gerisini bana bırak!"
"İyi de nasıl geri döneceğiz?"
"Sen topla eşyalarını gerisi bende."
"Ama Emre var çıkış kapısında?" derin bir nefes aldı. Yüzüme sabrımı mı sınıyorsun? der gibi bakıyordu.
"Cemre eşyalarını topla gerisini bana bırak hadi güzelim." Güzelim mi? Güzelim mi dedi o bana? Yok alay ediyor benimle. Başka açıklaması olamaz. Kaşları çatık, tatlı bir şaşkınlıkla yüzüne neden aptal aptal baktığımı sorguluyordu. Utanıp başımı önüme eğdim. Şu an aptal gülümsememle umarım deli gibi durmuyorumdur. Başını bana doğru eğip elleriyle yavaşça çenemi kavradı. Başımı ona doğru kaldırırken o da benim gibi sırıtıyordu.
"Ne oldu?" diye sordu gözlerime tatlı bir haylazlıkları bakarken.
"Güzel miyim gerçekten?"
Bunu söylememle şaşkınlığı ikiye katlandı. Gülmemek için dudaklarını bir birine bastırırken benim yüzümde mimik oynamıyordu. Yine de o bana bakıp gülmeye başladı. Kaşlarım çatılırken bu hali beni utandırıyordu.
"Bunun cevabını sonra veririm. Sen şimdi dediğimi yap. Yarın kaçıyoruz oyalanma."
Odamdan jet hızıyla çıkarken arkasından bakakaldım. Ne olurdu sanki evet güzelsin deseydi.. incileri dökülürdü beyfendinin. Oflayıp dolabımdan çantamı çıkardım. Çok fazla eşya almayacaktım. Sonuçta bir veya iki gün buralarda olmayacaktık.
Telefonum, şarj aletim, kulaklığım vs. Hepsini koydum. Tam fermuarı kapatacakken gözüme bir şey takıldı.
Kelepçe.
"Onu almasam olmaz. Anısı var sonuçta. Hem belli mi olur Meriç rahat durmazsa onu bir yere kelepçelerim."
Elimde ki kelepçeye gülümseyip çantaya attım. Yarın Azra'yla Hazal'ında burada olması gerekiyordu. Ancak onların yardımıyla olurdu bu iş. Hem Meriç bey de karşı çıkmamıştı bu duruma. Tek bir sorun var o da bunlardan henüz kızların haberinin olmaması.
Kapının önünü kontrol edip çantamdan telefonu çıkarıp Hazal'ı aradım. Bir iki defa çaldıktan sonra açtı.
"Alo Hazal acil konuşmamız gereken bir mevzu var Azra'yı bağla konferans yapacağız."
"Azra yanımda zaten. Hatırlarsan aynı yetimhanedeyiz."
"Ha doğru."
Arkadan Azra'nın can çekişme sesleri gelince kaşlarımı çattım.
"Ne oluyor orada?" Hazal büyük bir hengamenin ortasında bana bir şeyler diyordu ama anlamıyordum. Azra'yı çekiştire çekiştire bir yere geçip derin bir nefes aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL HASTANESİ
Fiksi UmumAkıl hastanesi.. delilerle dolu lanetli yer. Diye başladım hikayeme. Oysa hikayenin sonunda evim olmuştu o lanetli yer. İçinde ki insanlar ise dostlarım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Her zaman hatırlamam gereken yerde, unuttuğum bir şey. Hayat kimse...