busededimya kişisine ithafen..
İyi okumalar.
6.bölüm-yeni bir devir başlıyor.
"Ruhum paramparça oluyor, iyi misin diye soran kimse yok..."
Önceki bölüm;
"Senin hastalığın..." Dedi ve duraksadı. Zaman işlemiyordu sanki. Dakikalar saatlere dönüşmüştü adeta. Gerilim filminin en heyecanlı sahnesinde gibi hissediyorum kendimi.
"Benim hastalığım?" Diye sordum heyecanlanarak. Derin bir nefes alarak cevap verdi.
"Dissosiyatif kimlik bozukluğu."
***
Bazen hissedersin kaderinin nasıl çizileceğini. Aptalca bir seçim bile senin çoktan kaderin olmuş olabilir. Hayat bir salıncağa benzer. Ne tarafa doğru salladığın çok önemlidir, kimin salladığı, kimin sallandığı, o salıncağın nerde olduğu bile çok önemlidir. Yavaş sallanırsan hayat sana sıkıcı gelir. Hızlı sallanırsan her an tepetaklak olabilirsin. Dengeyi sağlamak gerekiyor. Ben hiç bir zaman bunu başaramadım. Ya çok hızlı sallanıp tepetaklak oldum. Ya da yavaş sallanmaktan sıkılıp, salıncağımı terk ettim. Hayat bir güzel yüzünü gösteriyordu bir de kötü yüzünü. Hayat hiç bir zaman ölçülü davranmıyor. O ölçüyü bizim ayarlamamızı istiyor. Tabi becerene.
Başımı olumsuzda sallarken adını bilmediğim bu hastalık karınımın içinde sancı oluşturmaya başladı. Şaşkınlıktan donakaldım. Tepki veremiyordum. Her şey o kadar ağır geliyordu ki artık tepki veremiyordum. Kendime gelmeye çalışırken nasıl bir hastalık olduğunu sormak için yavaşça dudaklarını araladım.
"Ney bozukluğu demiştiniz?" Diye sordum titreyen çenemle.
"Dissosiyatif"
Soğuk bir sesle bunu söylerken derin bir nefes aldım.
"Bu nasıl bir hastalık? Dissosi mi ne artık her neyse o hastalığa yakalananlara ne oluyor? Diye sordum. Doktor sabırla nefesini geri verdi.
"Dissosiyatif kimlik bozukluğu (çoğul kişilik bozukluğu) bu hastalığa yakalanan hastaların, davranışlarını kontrol altına alan iki ya da daha fazla farklı kişilik söz konusudur. Akla gelebilecek her türlü farklılıklar gözlenebilir. Yani bir kimliğin çok iyimser, saygı değer, beğenilen özellikler gösterirken diğer kimliğin, sapkın, yalancı her türlü kötülüğü yapabilecek özellikleri göstermesi mümkündür. Aynı zamanda unutkanlıklar da sık sık görülmektedir."
Doktorun söyledikleriyle tüylerim diken diken ederken vücudum tir tir titremeye başladı, sağ gözümden bir yaş aktı. Titreyen çenemle zor da olsa konuşmaya çalıştım.
"P-peki n-eden" Dedim ağlayarak.
"N-neden ben? Neden böyle bir hastalığa yakalandım" Dedim göz yaşlarımı silerken doktorun ağzından çıkacak olumlu kelimeler arıyordum.
"Geçmişte yaşadığın herhangi bir travma yüzünden." Dedi gözleriyle bana şevkât ederken. Derin nefesler almaya çalıştıkça aldığım her nefes boğazıma batıyordu. 'Neden..' dedim içimden. 'Neden? Daha fazla kaldıramıyor bedenim acıyı.. neden hâlâ ben..' Acılı gözlerle doktora bakarken dudaklarını tekrardan araladı.
"Aynı zamanda" Dedi yutkunarak.
"Tedavisi çok zor cemre. Biliyorum burda durmak istemiyorsun seni anlıyorum burda kimse durmak istemez ama burada yılların geçer." Bedenim titremeye başlayınca hıçkırarak ağlamaya başladım. Yatağımdan kalkıp kapıya doğru koştum kaçmak için. O sıra da önüme geçip sertçe tuttu beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL HASTANESİ
Ficción GeneralAkıl hastanesi.. delilerle dolu lanetli yer. Diye başladım hikayeme. Oysa hikayenin sonunda evim olmuştu o lanetli yer. İçinde ki insanlar ise dostlarım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Her zaman hatırlamam gereken yerde, unuttuğum bir şey. Hayat kimse...