4.bölüm-Her şey yeni başlıyor."İyilerin intikamı kötülerin günahından daha acımasızdır."
Hayat çok tuhaftır. İnsanları anlayamazsınız çoğu zaman. Bazı insanları ise ilk görüştü anlarsınız. Kaderin sizinle nasıl oynayacağını bilemezsiniz. Sadece her şeye rağmen yaşamaya devam edersiniz. Anlam veremediğiniz çok durum olur ama siz yine de hiç birine anlam veremeden yaşamaya devam edersiniz. Tıpkı şu an benim yaptığım gibi.
Yaşlı adamın demeye çalıştıklarına anlam veremiyordum. Başımı refleks olarak Meriç'in olduğu masaya çevirdim. Ardından camdan baktım.
Cama vuran loş ışık geceyi aydınlatmaya yetiyordu. Zira ne kadar az ışık o kadar çok huzur. Gözümü kafeteryanın ışığından alamazken başım dönüyordu.Başımı tekrardan karşıya çevirdiğimde bize doğru gelen hemşireleri gördüm. Ben daha ne olduğuna anlam veremeden bir tanesi yaşlı adamın koluna girdi.
"Muhsin amca senin yerin burası değil, sen yukarıda odanda yiyorsun yemeğini." Kadın hemşire kolundan tutup götürmeye çalışıyordu ki gözlerimin içine baktı yaşlı adam.
"Pişman olmayacaksın." Diye fısıldadı tekrardan. Bedenim şok etkisi geçiriyordu adeta. Kafamı karıştıran bu cümleler bir yana başımın şiddetli ağrısıda neyin nesiydi? Kendimi sarhoş gibi hissediyordum. Gözüm etrafı süzüyordu. Sanki yeni anlamıştım nerde olduğumu. Ben Akıl Hastanesindeydim! Bir kaç adım ileriye doğru atayım derken dengemi kaybettim. Masanın köşesini tuttum sıkıca. Aysun elinde saatle korkuyla bana bakarken Kerim amca hiç bir şeyi umursamayıp elindeki sallama çayla oynuyordu.
Sendeleyerek de olsa yürümeye çalıştım. Kafeteryadan çıkınca arkamdan büyük bir çığlık koptu. Başım o kadar dönüyordu ki benim için zaman intizamla ilerliyordu, geçmek bilmiyordu adeta. Yavaşça arkamı döndüğümde yerde kendinden geçen Aysun'u gördüm. Elinde ki saati kemiriyordu, şaşkınlıkla ona bakarken çığlıklar atıp saçlarını çekmesine dayanamıyordum. Ne olmuştu birden bire? Bir kaç adım onlara doğru atayım derken birden yere yığıldım. Herkes birden bana doğru koşmaya başladı. Doktorlar ne yapacaklarını bilmiyordu. Hoş ne yapsınlar ki? Bir tarafta kriz geçiren bir hasta diğer tarafta ise baygınlık geçiren bir kız.
Baygın bir şekilde etrafa bakarken Meriç'in bir bana bir de Aysun'a baktığını gördüm. O da ne yapacağını bilmiyor.
"Çabuk doktor çağırın kız bayıldı."
"Cemre iyi misin?"
Kulağımda çınlayan seslere cevap vermek istiyordum. 'Ben iyiyim onunla ilgilenin' demek istiyordum. Fakat konuşmayı bırak bilincim gidiyordu. Kulağımdaki yankılanan sesler kesilince bilincimin tamamen kaybolduğunu anladım.
***
"Tamam siz gidin bundan sonra uyanmasını bekleyeceğiz."
Duyduğum seslerle gözlerimi yavaşça açtım. Başta nerede olduğumu anlamasam da çok geçmeden odamda olduğumu fark ettim. Güneş çoktan doğmuştu. Gözlerimi ovalayıp kendime gelmeye çalışırken doktorla göz göze geldik.
"Günaydın cemre nasıl hissediyorsun kendini?" Diye sordu. Yatağımdan doğrulup bacaklarımı karnıma çektim.
"Kendimi yokmuşum gibi hissediyorum." Ağzımdan çıkan kelimeleri dikkatle dinlerken odama sonradan gelmiş olan koltuğa oturup ciddi bir ifadeye büründü.
"Bundan sonra ilaçlarını daha yoğun alacaksın. Bayılman normal değil. Sana bir kaç test yapmamız gerekiyor." Doktoru umursamazca dinlerken başıma daha kötü ne gelebilir diye düşünüyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL HASTANESİ
Fiction généraleAkıl hastanesi.. delilerle dolu lanetli yer. Diye başladım hikayeme. Oysa hikayenin sonunda evim olmuştu o lanetli yer. İçinde ki insanlar ise dostlarım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Her zaman hatırlamam gereken yerde, unuttuğum bir şey. Hayat kimse...