14.bölüm-MektupOkuduğum satırlar kalbime işliyordu. Gözlerim bu sefer mutluluktan doluyordu. Kalbim bu sefer heyecandan atıyordu.
Ceylan gözlüm..
Bana ilk defa böyle bir şey diyordu. Ve bu benim kalbimi yerimden çıkaracak kadar hızlı atmasına sebep oluyordu.
Ceylan gözlüm
Ceylan gözlüm
Ceylan gözlüm
Defalarca tekrarlasam da yine söylemek istiyordum. Tekrardan yazdığı satırlara göz gezdirdim. İnci gibi yazısı vardı. Özenerek yazdığı aşikardı.
Ve sen.. yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun.
Aklım almıyor. Bir insan bunu nasıl anlayabilir hemen? Yine de 'AA evet yalan söyledim aslında seni çok seviyorum' demeyeceğim. Tekrardan kalem kağıdımı alıp yeni bir şeyler yazmaya başladım.
Sensin yalancı!
Saçmala Cemre o kadar şey yazmış bunu mu yazacaksın cidden? Yeni bir sayfa açtım.
Yalan söylemek, sadece karektersizlere mahsustur bayım.
Ne bu? Bu durum da o karektersiz ben mi oluyorum? Hem iyice Türk dizisine bağladım. Sil, sil, sil. Edebiyat yapma. İçimden gelenleri yazmalıyım evet. Gözlerimi kapatıp onu düşündüm. Aklıma bazı anılar gelemiyordu. Yine de onun yüzü gözümün önünde canlandığını da sebepsizce gülümsüyordum.
Ne oluyor bana böyle?
Gözlerimi tekrar açtığım da elimi kalemi alıp yazmam gerekenleri yazdım. Yazarken defalarca sildim. Çünkü içimden gelenleri yazıyordum. Ve benim içimden gelenleri öğrenmesi hiç iyi olmazdı. Yalan söylemekte istemiyorum. O yüzden en doğrusunu yazıp okudum.
Bir gün olur da o iki insan kavuşmazsa onlar için üzülmeyelim. Aşk bu öyle değil mi? Kavuşmak bunun neresinde... yine de bir gün yıldızlar tüm gökyüzünü onlar için aydınlatacak inanıyorum. Ve sen... benden beter yalan söylüyorsun:)
Yazdıklarıma buruk bir gülümseme atıp yavaşça kapıyı açtım. Odasına doğru yürümeye başladım. O süreçte bile düşünüyordum. Aklım da bin türlü soru.
Kapısının önüne geldiğim sıra da eğilip kağıdı attım. Umarım yanlış anlayacağı bir şey yazmamışımdır. Zira hâla kızgınım ona. Odama gitmektense sırtımı kapısına dayayıp yere çömeldim. Bana yazdığı mektubu cebimden çıkardım. O sıra da kapının arkasına oturduğunu hissettim. O da ona yazdığım mektubu mu okuyordu? Derin nefesler alıp mektubunu tekrardan okumaya başladım.
Bazen iki insan bir birini sevse de bir araya gelemezler bir süre. Bu hiç bir zaman gelmeyecekleri anlamına gelmiyor ceylan gözlüm. Bir gün olur ya o iki insan bir araya gelince sevinelim onların yerine. Ve sen.. yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun.
Sebepsiz bir hüzünle gözlerimi kapattım. Kalbimin sıkışmasına sebep olan bir his yaşıyordum. Yine de tarifi olmayan bir şekilde mutluluydum. O olduğu için. Onla olamasam da o olduğu için mutluydum. Aramız da sadece eski bir kapıdan fazlası yoktu şu an için. İkimiz de kapıya sırtımızı dayayıp mektuplarımızı okuyorduk. Evet aramız da mesafe olarak sadece kapı vardı. Ama ruhunu benden o kadar uzakta tutuyordu ki. Ulaşmasını imkansız kılıyordu. Derin bir nefes alıp omuzlarımı silktim. Ortama ayak uydurarak elimde ki mektubu sıkıca tutup gözlerimi kapattım. Düşünmeyi bırakıp sadece anı yaşadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL HASTANESİ
General FictionAkıl hastanesi.. delilerle dolu lanetli yer. Diye başladım hikayeme. Oysa hikayenin sonunda evim olmuştu o lanetli yer. İçinde ki insanlar ise dostlarım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Her zaman hatırlamam gereken yerde, unuttuğum bir şey. Hayat kimse...