Hayat kimseye adil davranmıyor."Ne yapacağız?" diye sordu Hazal. Dördümüz kaldırım taşına oturmuş sadece ne yapacağımızı düşünüyorduk. O sıra da Meriç dudaklarını araladı.
"Ayrılalım."
"Daha sevgili olmadık ki?" Bunu söylememle herkes bana baktı.
"O mana da söylemedim."
Ben utanarak yerin dibine girerken herkes bana gülmeye başladı. Meriç hariç. Normal de en çok onun gülüp dalga geçmesi gerekiyordu. Ne olmuştu birden böyle? Meriç hemen yanımda oturduğu için kulağına doğru eğildim.
"Ne oldu neden durgunsun?" diye sordum sadece onun duyacağı şekilde. Beklememe rağmen cevap vermedi.
Kolundan dürttüm.
Kulağını gıdıkladım.
Değişik sesler bile çıkarmaya başladım.
Bana bakmadı bile. Oflayarak başımı öbür tarafa çevirdim. Emre kaş göz işaretiyle bir şeyler demeye çalıştı.
"Hayırdır senin cape york niye soğuk davranıyor?"
"Ne bileyim ben."
"İki dakka gelsene sana bir şey diyeceğim Cemre."
"Tamam."
Gözlerimizle kurduğumuz konuşmanın ardından ayağa kalkıyordum ki Meriç kolumdan tutup yerime oturttu beni. Kulağıma doğru eğilip dudaklarını ıslattı.
"Yanımda kalmanı istiyorum."
Fısıltıyla bunu söylerken ısrar etmedim. Emre durumu anlamış olacak ki o da bir şey demedi. Meriç'e bakıp gülümsedim. Kulağına doğru eğilip; "Neden yanında kalmamı istiyorsun?" diye sordum. Bana bakıp kaşlarını çattı.
"Sana ne?"
Ona şaşkın şaşkın bakarken verdiği cevap afallamama sebep oldu. Derin bir nefes alıp ayağa kalktı.
"İyi dinleyin beni. Size planı anlatıyorum." Herkes Meriç'e odaklanırken o planı anlatmaya başladı.
"Ayrılıyoruz. Herkes başka bir tarafa gitmek zorunda. Hazal, Azra bildiğim kadarıyla siz zaten yetimhanede yaşıyorsunuz. Yani gidecek bir yeriniz var. Emre sen de Hastaneye geri dönüyorsun. Dikkat çekmemen gerekiyor. Benle Cemre ise kendi başımızın çaresine bakacağız."
Meriç tüm planı anlatırken herkes söylediklerine hak verdi. Hepimiz ayağa kalktık onun gibi. Hazal ve Azra'yla bakışıp sımsıkı sarıldık. O sıra da Hazal kulağıma fısıldadı.
"Şu mektup olayını da konuşamadık." Bunu söylemesiyle kafam karışmaya başladı. "Ne mektubu?" diye sordum sarılmamız bitince. İkisi bir bir birleriyle bakışmaya başladı. Hazal'dan açıklama beklerken bir şeyler söylemeye çekiniyor gibiydi."Ş-şey h-hiç boşver önemsiz bir şey." Kaşlarım çatık onlara bakarken Meriç geldi yanımıza. "Cemre hadi gidiyoruz." dedi. Ona bakıp kafamda ki soruyu sordum.
"Meriç ne mektubundan bahsediyor Hazal?" Bunu söylememle Meriç Hazal'a baktı. Hazal gözlerini kaçırıp hiç bir şey söylemedi. "Senin bana yazdığın mektuptan. Yorma kafanı öyle şeylere tamam mı?" Bana kibarca açıklama yaparken içime sinmeyen bir şeyler vardı. Yine de ona güvendiğim için kurcalamadım.
"Emre umarım senle de en kısa zaman da görüşürüz. Senden rica etsem kızları yurda bırakır mısın?"
"Tabiki bırakırım. Merak etme en kısa zaman da yine bela olacağım sana deliye hanım." Gülerek bunu söylerken bende güldüm. İlk defa deliye dediği için kızmadım. Onlarla son kez vedalaştıktan sonra Meriç'le boş yolda yürümeye başladık.
"Ne konuştunuz Emre'yle?" diye sordu çekinerek. Anlaşıldı şimdi niye surat yaptığı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AKIL HASTANESİ
General FictionAkıl hastanesi.. delilerle dolu lanetli yer. Diye başladım hikayeme. Oysa hikayenin sonunda evim olmuştu o lanetli yer. İçinde ki insanlar ise dostlarım. Ama unuttuğum bir şey vardı. Her zaman hatırlamam gereken yerde, unuttuğum bir şey. Hayat kimse...