Saat 11'di. Hepimiz tahta masaya oturmuş birbirimize bakıyorduk.
Bangchan boğazını temizledikten sonra Hyunjin'e bakmıştı.
Bc: Biraz kendini tanıtır mısın?
Hyunjin gülümsemişti.
Hj: Tabii ki. Adım Hyunjin, kısaca ultra yakışıklı ço-
Cy: Bir özelliğinde egoist olman galiba?
Hj: Bir özelliğim de lafımın bölünmesini sevmemem.
Chaeyoung ne kadar sinirlensede belli etmemişti. Hyunjin sırıtıp konuşmasına devam etmişti.
Hj: Bangchan'la kasabada tanıştık. Bu gruba katılmak istedim çünkü heyecan istiyorum hayatımda. Annem ve babam yaşıyor. Ama pek görüşmüyoruz. Annem ve babam çok yoğun çalışıyor. 3 ay boyunca başka kasabaya gitmiştim. Haberleri olmamıştı. O derece umursamazlar.
Hyunjin birkaç dakika durduktan sonra devam etmişti.
Hj: Hayattaki aşkım 3. prensesin bacakları. Çok güzel değiller mi?
Bc: Hyunjin senin bacaklardan başka işin yok mu?
Hyunjin olumsuz anlamda kafasını sallamıştı. Bangchan gülmüştü ve yerinden kalkmıştı.
Bc: Geç oldu. Artık yatalım. Bol bol konuşacağımız günler olacak zaten.
Hep birlikte masadan kalkmıştık. 2. kata geldiğimizde Chaeyoung'la birlikte odamıza geçmiştik. Odamız'ın penceresi çok büyüktü. Çift kişilik tahta bir yatak haricinde dolap ve masa da vardı. Üstümdekileri çıkartıp rahat şeyler giydikten sonra yatağa uzanmıştım. Bugün çok yorulmuştum. Chaeyoung daha üstünü değiştirmeden gözlerim kapanmıştı.
************************************
Ertesi gün Chaeyoung'un çağırmasıyla uyanmıştım.
Cy: Uyuyan güzel, Acıktık biz.
Kafamı sallayıp yerimden kalkmıştım. Dolaptan sıfır kollu beyaz bir bluz ve beyaz, dizlerimin altına gelen salaş bir etek almıştım. Kahverengi, yarım kollu deri ceketi ve kahverengi botumu giydikten sonra odadan çıkmıştım.
Aşşağıya indiğimde herkes beni bekliyordu.
Tz: Günaydın.
Bc: Günaydın. Kahvaltımız geç kaldı bugün.
Gülümseyip bir şeyler hazırlamaya başlamıştım. Her şey tamamlanınca Bende masaya oturmuştum. Hızlıca kahvaltımızı yapmıştık.
Bc: Bugün dağa çıkacağız. Biraz yeteneğimiz üstünde çalışmamız gerek. Hyunjin,
Bangchan koltuğun yanındaki minik dolaptan bir kutu çıkarmıştı. Tekrar yanımıza gelip kutuyu Hyunjin'e uzattığında Hyunjin hala kahvaltınsını yapıyordu. Şaşkınca kutuya bakmıştı bir süre.
Hj: Bu ne?
Kutuyu alıp açmıştı hemen. İçinden çelik bir eldiven çıkmıştı.
Hj: Üşütmemem için mi?
Hyunjin hemen eldivenleri takmıştı.
Ayağa kalkıp ellerini ışığa doğru uzatmıştı.
Hj: Beğendim. Ama burdaki minik düğme ne-
Düğmeye basar basmaz çelik iğneler çıkmıştı.
Hyunjin korkuyla eldivene bakıyordu hala.
Bc: Yeteneğinin ellerinle olduğunu düşünüyorum. Kılıç veya silah sana göre değil. Bu yüzden böyle bir şey geldi aklıma. Tüm gecemi buna verdim. Umarım kullanabilirsin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵍᵃʳᵈᵉᶰᶤᵃ//ʲᵘᶰᵍᵏᵒᵒᵏ⁺ᵗᶻᵘʸᵘ
FanfictionTzuyu : Hey, Gardenya sever misin? Jungkook : Hayır, nefret ederim.