Cy: Pşşt! kalk hadi.
Kolumun dürtülmesiyle gözlerimi aralamıştım. Karşımda Chaeyoung vardı. Yüzünü iyice yüzüme yaklaştırıp gözlerini gözlerime dikmişti.
Cy: Kalk çorbanı iç.
Benden uzaklaştığında etrafa bakmaya başlamıştım. Tahtadan yapılmış bir kulübenin içindeydik. uzandığım kahverengi koltuğun karşısında şömine vardı. Yan taraflarda da yine aynı kahverengi koltuktan vardı. Ortadaki siyah masa tozlardan dolayı gri görünüyordu. Odanın diğer yarısı mutfaktı. Küçücük mutfak ve bu oda arasında tahtadan bir masa vardı. Tahtaları çürük görünen merdiven takılmıştı gözüme. 2. katı da mı vardı?
Cy: Soğuduktan sonra içince ne anlamı kalacak?
Bana bakarak söylediği cümle sonucu yerimden kalkmıştım. Ortadaki tahta masada bana ayrılan yere oturmuştum. Bangchan çorbaları tabaklara koymaya başlamıştı.
Onları daha yakından incelemeye başlamıştım. Chaeyoung siyah, kısa, dağınık saçlara sahipti. Giydiği siyah deri ceketle birlikte erkeksi bir havası vardı. Bangchan da kahve-siyah saçlara sahipti. Yüzüne bakınca bile masum, temiz kalpli biri olduğu belliydi.
Bangchan da masaya oturunca söze başlamıştım.
Cy: İsmin?
Tz: Ha?
Cy: İsmini soruyorum.
Tz: Tzuyu.
Cy: Tzuyu..." Sadece isimleriyle bildiğim bu insanların evinde neden duruyorum? ya beni öldüreceklerse, ya beni şişle delik deşik edeceklerse? ya beni öldürüp derimi yüzeceklerse? ya beni canlı canlı yakacaklarsa." diye düşünüyor olabilirsin. Ama korkma bu işkenceler sadece-
Bc: Chaeyoung yeter! Kızı korkutma.
Bangchan gözlerini Chaeyoung'dan çekip bana dikmişti.
Bc: Onu tanımadığın için yanlış düşünebilirsin. Chaeyoung savaşmayı çok seviyor. dövüş kavga hobileri. Bu yüzden böyle eyler söyledi. Normalde o kadar cani bir insan değil. Merak etme. Şimdi...
Dedi çorbasından bir kaşık alarak.
Bc: Benim adım Bangchan. 16 yaşındayım. Benim bir amacım var, İmparatorluğu yıkmak. Çokca sebebi var. Evet küçüğüm, ama gelecekte bir grup kurup imparatorluğu devirmek istiyorum. Yaşadığım olaylar sonucu İmparatorluktan kovuldum...Avare bir şekilde sokakta dolaşırken bir kavgaya denk geldim. Ayırmaya gittiğimde Chaeyoung ile bir çocuğu gördüm. Chaeyoung hırsızlık yapmıştı. Haksızdı.
Cy: Değildim! O pazarcı adama defalarca yardım ettim. Ve karşılığını aldım. Oğlu olmasaydı tabi...
Bc: Konuya dönelim. Orda Chaeyoung'u savundum. Nedenini bende bilmiyorum.
Dediği şeye dülmüştüm. O da sırıtıp devam etmişti.
Bc: Gece boyunca, gün ışıyana kadar Chaeyoungla birlikte sokakta gezdik. Evi olmadığını söylemişti. Benimde yoktu.
Cy: Babam soyluydu. İmparatorlukta şövalyeydi. Annem ise bir hizmetçiydi. Bir gecelik ilişkileri sonucu ben olmuştum. Babam soylu olduğu için anneme sahip çıkmadı. biz annemle yaşamaya başlamıştık. Sonra onu kaybettim. Evet, kaybettim. Yada ben kayboldum. Sanırım yanlış at arabasına binip yanlış şehre geldim. Burda işler daha iyi yürüdü. Hırsızlık gibi. Bende burda devam ettim hayatıma.
Bc: Chaeyoung'un da evi yoktu. Birlikte dağa çıktık. Ve bu kulübeyi bulduk. 2 seneden beri burda kalıyoruz. Daha gelen giden olmadı. Tzuyu, Chaeyoung benim kuracağım grubun ilk üyesi...Onun dışında kardeşim. Onunla geçirdiğimiz o kadar zorluklar var ki...Sende bu grubun üyesi olmak ister misin?
Tz: İmparatorluk...Ben imparatorluktan memnunum.
Cy: ama biz memnun muyuz?
Chaeyoung'un sesi yükselmişti.
Cy: Ha? Annemi ve beni bir köşeye atıp, imparatorlukta gününü gün eden adam memnun. Ama ben değilim. Bangchan'ın ilk-
Bc: Caheyoung!
Cy: Bangchan'ın ilk aşkı olan kız...2 sene önce...Daha 14 yaşındayken imparator prensi tarafından tacize uğrayıp ölen kızın ruhu memnun mu sence?
Bc: C-chaeyoung! Sus lütfen!
Cy: Tzuyu...Bangchan'ın her gün o kız için ağladığını hatırlıyorum. O masum kız iğrenç imparatorun oğlu tarafından tacize uğradı ve öldü. Daha 14 yaşında olan, Prensin sağ kolu Bangchan ne yapabilirdi ki? Daha 14 yaşında olan, imparatorluğun hizmetçisi olan, düşük seviyedeki bir kız ne yapabilirdi ki? Bangchan karşı çıkınca imparator tarafından türlü işkencelere maruz kaldı. Sonra kovuldu. Söyle...Bunca acıya katlanan o kız ve Bangchan memnun mu sence?
Gözlerim dolmaya başlamıştı. Bangchan'a baktığımda kafasını eğmiş düşünüyordu sadece.
Tz: Bangchan...Ben...Ben katılacağım ama silah, kılıç tutamam ki...
Cy: Öğretiriz. Lütfen Tzuyu...Bu gruba katıl. Sana her şeyi öğreteceğiz.
Gülümsemiştim gözyaşlarım arasından.
Tzuyu: Katılacağım. Gereksiz olsam da...Kılıç tutamasam da katılacağım. En azından yemek yaparım. bir işe yaramaya çalışırım.
Bangchan kafasını kaldırıp bana bakmıştı.
Bc: Teşekkür ederim.
Gülümsemiştim.
Onun bu kadar acı çektiğini bilmiyordum.
Cy: Ee Bangchan. Grubumuz kalabalıklaşıyor. Bir isim gerek değil mi sencede?
Bangchan gülmüştü.
Bc: Grup ismi...Uzun zamandır aklımda zaten.
Cy: Hey! neden bunca zaman söylemedin.
Bc: Sormanı bekledim.
Cy: Ya sormasaydım? Sonsuza kadar ismi olmayacak mıydı?
Bc: Bilmem. Gruptan biri sorardı herhalde.
Chaeyoung göz devirmişti.
Tz: İsmi ne olacak grubun?
Bangchan: Luna.
Cy: Ne?
Bangchan: Luna.
Cy: o ne?
Tzuyu: Ay demek.
Bc: Özel bir sebebi yok. Sadece geceyi seviyorum. bu yüzden Luna.
Luna...
Artık kendimi evimde gibi hissediyordum. Daha birkaç saat önce tanıştığım bu 2 kişi, şimdiden ailem olmuştu. Ne pahasına olursa olsun onları bırakmayacaktım...
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵍᵃʳᵈᵉᶰᶤᵃ//ʲᵘᶰᵍᵏᵒᵒᵏ⁺ᵗᶻᵘʸᵘ
FanfictionTzuyu : Hey, Gardenya sever misin? Jungkook : Hayır, nefret ederim.