|22|

418 48 80
                                    

Gözlerimi araladığımda henüz herkes uyuyordu. Bir süre uykumun dağılmasını bekledim. Bu bekleme süresince Jungkook uyanmıştı.

Tz: Günaydın.

Fısıldayıp elimi yanağına koydum.

Jk: Günaydın.

Gözleri kapalı olmasına rağmen cevap vermişti. Hafiften sırıtıp yanağını okşadım. Bu hoşuna itmiş olacak ki biraz sırıttı. Elimi yanağından çekip ayağa kalktığımda gözlerini araladı ve zorla bana baktı.

Jk: Nereye?

Tz: Dışarı çıkacağım biraz.

Junkook kafasını olumlu anlamda salladıktan sonra bir çırpıda ayağa kalktı. Kaşlarımı çatıp ne yaptığını sorulamaya başladım.

Jk: Hadi çıkıp gezelim.

Ben arkasında olmama rağmen öne doğru elini savurmaya başladı.

Tz: Bence biraz daha uyusan iyi olur...

Yanaklarımı şişirip yaptığı komik hareketleri izlemeye başladım.

Jk: Ha?

Arkasına dönüp gözlerini birkaç kere kırpıştırdı ve elimi tuttu.

Jk: Hadi gidelim.

Birlikte odadan çıktığımızda derin bir sessizlik bedenimizi içine çekmişti. Hiç ses çıkarmamaya çalışarak çıkışa ilerledik. Kapıyı açar açmaz buz gibi hava yüzümüzü yalamıştı. Derin bir nefes alıp dışarıya bir adım attım. Jungkook elimi bırakıp kapıyı kapatmaya çalışırken yavaştan denize doğru ilerledim. Hafif hafif günün güzelliğini vurgulayan dalga sesi, martıların birer haykırışı andıran ötüşmeleri içimi daha da açmıştı. Yaşamak gerçekten güzeldi. Şuan nefes aldığım için çok şanslıydım. Etrafımızda milyonlarca güzel şey var. Ama biz bunları göremiyoruz. En basitinden bir eşya bile mükemmel. Bu güzel şeyleri görebildiğimiz için Tanrıya teşekkür etmemiz gerekiyor.

Jk: Gelecekte evimiz sahil kenarında mı olsa?

Jungkook bir elini omuzuma attığında gülümsedim.

Tz: Hayır.

Jungkook kafasını bana çevirdiğinde ona bakmayıp denizi izlemeye devam ettim.

Tz: Bu topraklarda Gardenya yetiştirilmez. Gardenya yoksa ben de yokum.

Cümlem biter bitmez Jungkook'a baktım. Dudaklarını büzmüş ve kaşlarını havaya kaldırmıştı.

Jk: Gardenya mı ben mi?

Sorduğu alakasız soru üzerine gülümsedim.

Gardenya.

Cevabım üzerine kızardı, bozardı.

Jk: Yakışıklı, karizma, iyi kalpli bir adamı Gardenyaya mı satıyorsun? Bir Jungkook milyonlarca Gardenya kadar değerli değil mi?

Gözlerimi kısıp yüzünü avuçladım.

Kayalıklara çarpıp bizimle buluşan rüzgar, Jungkook'un da benim de saçlarımı uçuşturuyordu.

Tz: Sen benim Gardenyamsın Jungkook. Asla unutmayacağım kişisin. Milyonlarca gardenya sana denk değil.

Islak dudaklarıma yapışan, konuşmamı engellen bir tutam saçı kulağımın arkasına sıkıştırdı ve bana sarıldı. Kafamı göğsüne yasladım ve ona karşılık verdim.

Jk: Sen de benim gardenyamsın Tzuyu...

Tz: Sen gardenyalardan nefret ediyordun ama.

Dediğim şeyle kafasını biraz geriye çekti.

ᵍᵃʳᵈᵉᶰᶤᵃ//ʲᵘᶰᵍᵏᵒᵒᵏ⁺ᵗᶻᵘʸᵘHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin