Ah Tzuyu, sen neden bu kadar meraklısın ki?
Merdivenlerden hızla iniyordum. Saat gecenin bilmem kaçıydı. Herkes eminim uyumuştur. Kalbim küt küt atıyordu. Orada ne olduğunu delicesine merak ediyordum.
Sertçe birisine çarpmamla yere düştüm. Acı içinde yerde kıvranırken biri bileğimi tuttu. Kafamı kaldırıp narin ellerin sahibine baktım; Lisa.
L: Seninle konuşmam gerek. Kalk hemen.
Yutkunup ayağa kalktım. Biraz önce indiğim merdivenleri şimdi tekrar çıkıyordum.
Tz: Lisa-
L: Sessiz ol.
Birlikte çatıya çıktığımızda ellerimi daha da sıkmıştı. Neydi bunun amacı?
Ağır adımlarla demirliklere doğru yaklaştık. Yavaş yavaş eli bileğimi bırakıyordu. Demirliklere sıkıca tutunup onu izlemeye başladım. Rüzgar turuncu saçlarını gökyüzüne götürmek istercesine savuruyordu. Dolmuş gözleri soğuk havadan mıydı, üzüntüsünden miydi bilmiyorum. Ama dudaklarına bakarsak mutsuzdu.
L: Her zaman aşkın peşinden sürüklenen bir kız oldum.
Tz: Lisa ben-
L: Sadece dinlemeni istiyorum. Biraz olsun dinle beni ve sonra git.
Gözleri gözlerimle buluştuğunda kilitlenmiştim adeta. Tekrar önüne döndü ve kasabanın renk saçan ışıklarını izlemeye başladı. Sanırım yine bir eğlence vardı.
L: Ailem çok zengindi. Her şeyi elde edebilirdim. Kralın yeğeni olmak bunu gerektiriyordu.
Tanrı aşkına o imparatorluk soyundan mı geliyordu?
L: Lanet olsun ki Eunwoo ile tanıştım... Benimle ilgilenme sebebinin kuzenim 2. prenses olduğunu öğrendiğimde neye uğradığımı şaşırdım. Çünkü ilk defa bu kadar sevgi dolu hissediyordum. Yaşım ilerledikçe bu arttı. Bana imparatorluğu yıkmak istediğini söylediğinde şaşırmıştım. Ne de olsa kralın yeğeniydim ve bunu ona söyleyebilirdim. Onun hayatına son verebilirdim. O zamanki düşüncemle bana güvendiğini sandım. Gerçekten salaktım. Hala bu iğrenç oyuna devam ettim ve onun peşinden sürüklendim. Bir kızın ailesine ihanet etmesi çok kötü değil mi?
Lisa bir süre bekledi ve derin nefes aldı.
L: Aşk insanın gözünü boyayan bir boktan başka bir şey değildi.
Göz yaşlarını akıtmamak için zor tutuyordu kendini. Bunu her zerresi ifade ediyordu.
L: Eunwoo için her şeyi yapabilirdim Tzuyu. Her şeyi. Ne isterse. Çünkü ben onun gülüşü olmadan yaşayamazdım. Dünyada en güzel gülen kişi oydu benim için.
Bir anda gözlerime baktığında irkilmiştim. Lisa'yı ilk defa bu kadar güçsüz görüyordum.
L: Ama sonra başka biri daha olduğunu fark ettim.
Yere inmiş bakışlarımı kaldırıp ona diktim. Elmacık kemikleri usuldan yukarıya kalktı.
L: Jungkook.
Dediği şey donup kalmamı sağlamıştı. O Jungkook'tan mı hoşlanıyordu...Tanrım bu nasıl bir şeydi? Kısançlık tüm vücudumu ele geçirirken kaşlarımı tamamen çattım. Bir anda onu boğmak isteği ele geçirmişti aklımı.
L: Senin gibi ben de aşık oldum ona.
Benim onu sevdiğimi nereden biliyordu ki?
Tz: Bunları analtmak için mi çağırdın beni?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ᵍᵃʳᵈᵉᶰᶤᵃ//ʲᵘᶰᵍᵏᵒᵒᵏ⁺ᵗᶻᵘʸᵘ
FanfictionTzuyu : Hey, Gardenya sever misin? Jungkook : Hayır, nefret ederim.