Bölüm 7

1.2K 46 3
                                    


         Genç prens gördükleri karşısında şaşırmıştı. Ağaçların arasındaki sarılan çifti görünce asabı bozulmuştu. İlişkileri herkesin dilinde olan bir dedikoduydu. Gerçekliğinden emin olmak zordu. Şu an gördüklerini varsaymazsa tabii. Gönderdiği asker Kumsal diye birinin bulunmadığını söyleyince sinirlenmiş ve kendi aramaya çıkmıştı. Bu kız gerçekten iyi bir yalancı ve casustu. Kendisini kandırmaya cüret ettiğine göre de oldukça cesur ya da salak olmalıydı. Hangisini olduğunu prens kendisi zevkle bulacaktı.

 "Pardon ama nefes alamıyorum." dedi Kumsal kalan son nefesiyle. Adam hızla kollarını gevşetti.

"Özür dilerim sevgilim. Uzun zaman sonra seni görünce o kadar mutlu oldum ki!" dedi kendisinden beklenmeyen çocuksun bir sevinçle. O an Kumsal bu adamın kim olduğunu anladı. Kali'nin yasak aşkı komutan Zidanta. Kumsal birden kalbinde bir sızı hissetti. Bu bedenin gerçek sahibi gitmiş olsa bile duyguları hala derinlerde duruyordu. Kali de bu adamı cidden seviyordu fakat talihsizce basit bir hastalıktan ölmüştü. Çok hüzünlü diye düşünmeden edemedi ve ağlamamak için kendini zor tuttu.

"Teşekkür ederim ama gitmem lazım." dedi ve koşarak uzaklaştı. Gözleri dolu doluydu. Kafasını kaldırmadan, etrafına görmeden, kalbinin sızısıyla odasına yöneldi. Birkaç basamaktan oluşan taş merdivenden çıkıp kapıdan girecekken birine çaptı. Çarptığı kişi Zannanza'dan başkası değildi fakat kafasını kaldırmadığı için bunu göremedi.

"Özür dilerim." dedi fısıltıyla ve yoluna devam etti. Kalbi ağrıyor ve nefes alamıyordu. Anlam veremediği bir şekilde üzgündü. Zidanta, Kali'nin gerçek ve tek aşkıydı. Kali ölmüştü ve Kumsal onun yerine gelmişti. O Kali değildi. Bedenini kullandığı kişiye karşı sorumluluğu vardı biliyordu ama o asla Kali gibi onu sevemezdi. Zidanta'yı kandıramazdı ama ondan ayrılamazdı da. Kali'nin ölmeden önceki üzüntüsünü hissetti. Öldüğü için değil bir daha onu göremeyeceği için üzülmüştü. Minik devi onsuz burada ne yapacaktı? Burası yılanlarla dolu bir çukurdu. 

         Ağlayarak yerde uyuya kalmıştı. Akşam serinliğinde uyandı. Hava tamamen kararmamıştı. Tatlı pembemsi bir hava vardı. Gözlerini zorla açtı. Ağlamaktan yanıyordu. Gözlerine karşı duvara dayalı yatak takıldı. Neden burada olduğunu hala bilmiyordu. Yerde uyumaktan beli ağrımıştı. Yavaşça ayağa kalktı ve ibrikten sağ avucuna biraz su boşalttı. Suyun yere dökülmemesine özen göstererek hızla yüzüne çarptı. Siyah uzun saçları yine dağılmıştı. Saçını yeniden ördü. Temizlik ve düzen önemliydi. O sırada kapı çalındı. Bir şey demesine fırsat kalmada kapı açıldı. Daha önce görmediği kızlardan biriydi.

"Beni takip et. Prens Zannanza seni çağırıyor."

       Kumsal denilenleri sorgulamadan kızı takip etmeye başladı. İstemeden de olsa arkadan kızı incelemeye başlamıştı. Ufak tefek, esmer ve hafif kilolu bir kızdı. Diğerleri gibi o da Kali'yi sevmiyor olmalıydı. Koridorları takip edip birkaç kez sola döndükten sonra bir kapının önünde durdular. Daha önce sarayın bu tarafına gelmemişti.

"Gir." dedi ve arkasına dönerek geldikleri yöne yürümeye başladı. Kumsal tek başınaydı. Çekinerek kapıyı tıklattı. İçeriden gelen sesle içeriye girdi. Burası daha önce getirildiği yer değildi. Kerpiçten yapılma oda neredeyse avlu kadar genişti. Dört ince uzun pencere vardı. Odanın bir duvarında ikili olarak ayrılmışlardı. Odaya girince ilk görülen şey büyük bir yatak ve büyük ahşap bir dolaptı. Dolabın yanında kılıç ve mızraklar toplu halde duruyorlardı.

"İncelemen bittiyse artık konuşmamıza geçelim Kumsal." dedi Zannanza. Kumsal kısmını bastırarak söylemesi Kumsal'ın gerilmesine yol açmıştı. 

"Özür dilerim efendim." dedi kafasını eğerek.

"Ne için? Halamın kocasıyla yasak bir ilişki yaşadığın için mi? Adınla ilgili yalan söylediğin için mi? Ya da beni salak yerine koyup casusları sakladığın için mi?" dedi sakin bir şekilde. Bu sakinliğin hayra alamet olmadığı kesindi. Bunları söylerken yavaş yavaş Kumsal'a yaklaşmıştı. Kumsal ise o sırada ilk ikisi hakkında haklı olduğunu düşünüyordu fakat sonuncusu kesinlikle bir yanlış anlamaydı. Gerçi prense söylese bile onu dinlemezdi. Ağzını açmaya bile cesaret edemiyordu zaten.

"Cevap ver." diye sakin bir şekilde konuştu prens tekrar ve sağ eliyle kızın çenesini tutup yukarı kaldırdı. Bu kadın gerçek bir şeytandı. Hem kendisine onu sevdiğini söylemiş hem de halasının eşiyle yasak aşk yaşıyordu. Kadınlar hep böyleydiler. Güce taparlardı. Kızdan herhangi bir cevap gelmeyince iyice sinirlendi.

"Cevap ver." diye bağırdı. Zannanza pek sabırlı bir adam sayılmazdı. Özellikle sinirlendiğinde. Kumsal ise nasıl cevap vereceğini bilmiyordu. Yasak bir ilişki içinde olduğu doğruydu. Her ne kadar Kumsal ile ilgili olmasa da. Adıyla ilgili yalan söyleme kısmında ise teknik olarak yalan söylememişti ama bunu açıklamanın bir yolu da yoktu. Deli muamelesi görmek istemiyordu. Geriye casus saklama meselesi kalıyordu ki olanlardan gerçek anlamda haberi bile yoktu. İstemeden de olsa kulak misafiri olmuştu ve kimseyi sakladığı yoktu.

"Ben kimseyi saklamadım efendim. Sadece o sabah istemeden kulak misafiri oldum. Bütün bildiğim bu." dedi sesini düzgün çıkarmaya çalışarak. Bacakları hafiften titremeye başlamıştı ve midesi bulanıyordu. Adam karşısındaki kadının söylediği hiçbir şeye inanmamıştı. 

"Bundan sonra benim kişisel hizmetçim olacaksın. Sabah benden önce uyanacaksın ve kapımın önünde bekleyeceksin." Kumsal duydukları karşısında şok olmuştu. Şummiri'ye nasıl açıklayacaktı? Kadın daha bu sabah prenslerden uzak dur demişti ama şimdi Zannaza'nın kişisel hizmetçisi olmak zorundaydı.

"Peki efendim." dedi. Başka ne diyebilirdi ki zaten? 

"Çık." dedi ve arkasını döndü prens. Kumsal ise koşarak odadan çıktı. Kalbi güm güm atıyordu. Bu adam kelimenin tam anlamıyla ondan nefret ediyordu ve önündeki günler de pek iyi geçecek gibi değildi. Gerçi iyi gün artık ne ifade ediyordu o da tartışılırdı. Geri dönerken kaybolmamaya özen göstererek odasını bulmayı çalıştı. Anlamıştı ki sarayda her an her şey olabilirdi. Odasına geldi. Yatağa uzandı ve karşısındaki yatağa bakarak uykuya daldı.

KaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin