Bölüm 12

1.1K 43 6
                                    


           Kumsal yeni görevine başlayalı iki hafta olmuştu. Günde üç öğün prensin yemeklerini tadıyordu. Kesinlikle kolay bir iş değildi fakat neyse ki yemeklerde herhangi bir şey çıkmamıştı. Henüz. Aynı zamanda yeni görevi sayesinde prensle daha da yakınlaşmışlardı. Gün doğumundan gecenin geç saatlerine kadar prensin yanındaydı. Aralarında bir güven bağının oluştuğunu hissedebiliyordu. Üstelik prens artık ona gülümsüyordu. Oysa ki prens gülümsemezdi. Bunu bilmek kendisini ayrıcalıklı hissetmesine sebep oluyordu. 

         Bu yakınlık başkalarının da dikkatini çekmişti elbette. Prens neredeyse her yere onu da beraberinde götürüyordu. Yapılacak hiçbir ayak işi olmasa da prens bir kenarda beklemesini istiyordu. Bütün saray yeni dedikodularla çalkalanıyordu. Dedikodular çoğunlukla Kumsal'ı yani Kali'yi hedef alıyordu. Herkes aynı şeyi söylüyordu. Kali, iflah olmaz namusuz bir kadındı. Gözü sürekli yüksek rütbeli erkeklerdeydi. Önce komutan Zidanta'yı ayartmış ve prense yakın olma fırsatını bulunca onu terk etmişti. Bu kadın ne fenaydı!

       Hattuşaş'ta yeni bir bahar günü başlıyordu. Temiz ve hafif serin hava ferahlatıcıydı. Kumsal yatağından kolaylıkla kalktı. İbrikten avucuna boşalttığı su ile yüzünü yıkadıktan sonra saçını düzeltti. Önce mutfağa gitti. Mutfak çalışanları hava aydınlanmadan çalışmaya başlıyorlardı. Kraliyet ailesi üyelerinin yiyecekleri mutlaka taze ve temiz olmalıydı. Sarayda hiçbir pisliğe müsamaha gösterilmiyordu. Cezası ölümdü. Mutfağa girip Şummiri'yi buldu.

"Şummiri, günaydın!" dedi büyük bir tebessümle.

"Günaydın." dedi yaşlı kadın hafifçe gülümseyerek.

"Ben prensi uyandırmaya gidiyorum. Kahvaltısı ne zaman hazır olur?"

"On beş dakika sonra hazır olur." dedi yaşlı kadın elindeki tepsiyle aceleyle koştururken.

"Tamamdır, kolay gelsin." dedi Kumsal ve prensin odasına doğru yola koyuldu.

"Gördün mü ne kadar mutlu?" diye bir fısıltı duydu ama dönüp bakmadı. Dedikodulardan o da yeterince haberdardı.

"Senin de prens aşığın olsa sen de mutlu olurdun." dedi başka bir ses kıkırdayarak.

       Kumsal artık dedikodulara alışmıştı fakat prensin bu konuda ne düşündüğünü merak ediyordu. Çok rahatsız edici olmalı diye düşündü. Kapının önüne gelince duraksadı. Üstünü başını son kez düzelttikten sonra kapıyı tıklattı. İçeriden gelen sesle kapıyı açıp içeri girdi.

"Günaydın efendim." dedi kız yatakta üstsüz bir şekilde yatan prense bakmamaya çalışarak.

"Günaydın." dedi adam yavaş yavaş doğrularak. Kumsal hemen dolaptan temiz kıyafetleri aldı. Bir türlü prensi giydirme işine alışamamıştı. Her seferinde çok utanıyordu. Prensi giydirdikten sonra mutfağa gitti. 

"Birazcık daha beklemen lazım." dedi adını bilmediği mutfak çalışanlarından biri.

"Tabii." dedi kız ve mutfak kapısının pervazının önünde dikilmeye başladı. Çalışanlar yine kendi aralarında konuşuyorlardı. Kumsal da ister istemez kulak misafiri oluyordu.

"Geçen gün sarayın bahçesinde ölü bulunan adamı duydun mu?" dedi orta yaşlı toplu bir kadın yanındaki diğer kadına.

"Evet duydum. Cesedi taşıyan askerlerden biri kocamın arkadaşı. Bir şey adamın bedenini çok feci parçalamış."

"Evet ben de suratının tanınmaz halde olduğunu duydum." dedi orta yaşlı kadın. Kumsal ise olanları dikkatle dinlerken dalmıştı ve dinlediğini gizlemesi gerektiğini unutmuştu. Kadınlardan biriyle göz göze gelince kafasını çevirdi.

KaliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin