Part 12

412 55 7
                                    

"Mutlu olduğum her an korkuyorum. Çünkü her mutluluğumun ardından beni bekleyen boşluğu ve hüznü görüyorum..."

...

Adrien
Kucağımda yatan kızın saçlarını okşayıp, özlediğim kokusunu ciğerlerime dolduruyordum. Nasıl bir iyilik yaptımda Allah bana böyle bir hediye verdi. Marinette'in kıpırdamasıyla sakince ona baktım.

...

Kız gözlerini yavaşça açtı. Başını kaldırıp sarışın erkeğe gülümsedi.
"Günaydın uykucu." Kız parmaklarıyla gözlerini ovuşturup konuştu. "Günaydın". Yavaş adımlarla banyoya gitti. Kız işlerini halledip üzerini değişti. "Marinette, bu gün benim dışarıda işlerim var. Geç gele bilirim. Benimle geliyorsun." Kız kafasını salladı. Zaten evde sıkılıyordu. Üzerine siyah bir elbise giydi. Elbise biraz kısaydı. Ama bu sorun olmazdı.
"Dışarıda yemek yiyelim mi?" Kız gülümseyip "Yiyelim" demişti. Hizla arabaya binip şık bir restorana geldiler. Kız geldikleri yere şaşırmıştı. Sade bir kafe beklerken restorana gelmişlerdi. Kahvaltı yaptıktan sonra çift kalkıp erkeğin mekanına gitmişlerdi. Marinette arabadan inip barın karşısında durmuştu. "Buraya neden geldik?" Şaşkınca sarışına bakıyordu. "Burada işlerim var. Uzun sürecek. Seni yanlız bırakamam." Erkek kollarını kızın beline dolayıp kendine çekti. Içeri girdiklerinde içerisi boştu. Gündüz olduğu için boşdu.

...

Marinette
Adrien'in mekan dediği yer herhalde buraydı. "Alya! Marinette'e göz kulak ol." Sesi çok sert çıkmıştı. Adrien saçlarımdan öpüp konuşmaya başladı. "Benim işlerim var. Burada biraz otur. Bir şeye ihtiyacın olursa Alya'ya söyle. Alya'nın yanından sakın ayrılma. Sakın!" Kafamı olumlu anlamda salladım. Alya denilen kızın yanına gittim. "Merhaba. Ben Alya" elini bana uzatmış gülümsüyordu. Elimi uzatıp "Marinette" dedim. Sevecen birisine benziyordu. "Içmeye birşeyler istermisin?" Kafamı salladım.
Bir kaç saniye sonra önüne bardak koymuştu. "Sevgilimisiniz?" "Evet." Diye kısa cevap verdim. "Sana nasıl davranıyor?" Sorusuna şaşırmıştım.
"Anlamadım?" Kız ağzından kaçırdığı kelimenin farkına varmıştı. "Yanlış anlama. Yani burada bize karşı çok sert. Sana olan davranışları çok yumuşak. Burada 4 yıldır çalışıyorum ve ben ilk defa görüyorum Adrien beyi böyle. Gerçekten kötü bir niyetim yok." Gözlerinde korku vardı. Adrien çok mu, sertdi?
"Anladım. Korkmana gerek yok. Ona bir şey söylemem." Kız rahatlamış, derinden nefes almıştı.
Uzun zamandır burdaydım. Canım çok sıkılıyordu. Adrien hala dönmemişti.
Alya ise buraya gelen adamlara içki taşıyordu. Hava yavaş yavaş kararıyordu. Barın içi dolmaya başlamıştı. Ortamda olan muzik başımın ağrımasına sebep olmuştu.
"Neden sessizsin?". "Sıkıldım. Böyle ortamları pek sevmem, Alya. Adrien'in hangi odada olduğunu biliyormusun?"
Yanımıza gelen erkekle konuşmamız durmuştu. "Sana o erkekle görüşme demedim mi?" Alya sinirlenmiş, sesini yükseltmeye başlamıştı. "Nino! Sana ne? Bana karışma! Sıkıldım senden artık. Benim sevgilim bile değilsin. Git işine bak!" Şaşkınca aralarındaki diyaloğu dinliyordum. "Alya, o erkek sana sulanıyor. Beni sinirlendirme!"
Nino'un bu davranışına sinirlenmiştim. "Kızın üzerine neden bağırıyorsun ki?" Nino bana sert bakışlarından atıp derinden nefes almıştı. "Işine bak sen!" "Alya'ya bağıramazsın. Önündeki bir kadın. Sana bir kadınla nasıl davranılır diye öğretmediler mi?" "Lan! Sen kiminle konuştuğunu biliyor musun?"
Adrien'in sert çıkan sesiyle arkaya bakmıştım. "Biliyor.. Nino!" Nino şaşkınca ses gelen tarafa bakmıştı.
"Adrien?". "Doğru konuş lan. Sen kimin kadınına bağırıyorsun?" ... Kadınına? Bu kelimeler hoşuma gitmişti nedense. Içten içe gülüyordum. "Üzgünüm Adrien. Ben bilmiyordum." Adrien gözleriyle beni işaret etmişti. "Üzgünüm..." "Marinette!" Adımı söyleyip sustum. "Üzgünüm Marinette" . Işte böyle özür dilersin.
Adrien'in kolundan tutup konuştum.
"Müzik beni deli ediyor. Sessizlik istiyorum Adrien." Adrien kafasını sallayıp kolunu belime geçirmişti. Onun yönlendirmesiyle uzun koridoru gidiyorduk. Karşımızdaki odanın kapısını açıp ıçeri girdi. Oda ofis formasındaydı. Içerisi içki kokuyordu.
Adrien'a sokulduğumda o'da içki kokuyordu. "Sen içtin mi?" Kafasını sallayarak evet demişti. "Bundan hoşlanmıyorum." "Üzgünüm Marinette. Ama kafamın lanet olası ağrısı geçmiyordu." Bana sarılıp kafasını boynuma yerleştirdi. Hafif çıkan sakalları boynumu tahriş ediyordu. Parmaklarımı saçlarına geçirip okşadım. "Tüm gün böyle dura bilirim, Marinette." Bu sözleri beni gülümsetmişti. Saçlarından öpüp ondan ayrıldım. Bir şey yemediğim için karnımın sesi odada duyuma biliyordu. Adrien sesli şekilde gülüp konuşmuştu. "Ne istersin?" Omuzlarını silkip "bilmem. Ne istiyorsan söyle." Kafasını olumlu şekilde sallayıp telefonunu eline almıştı. "Burası senin anladığım kadarıyla." Adrien kafasını sallayıp evet demişti. Yemeklerimiz gelmişti. Çok olduğum için hızla yemiştim. 5 dakika sonra önümde olan yemek artık midemdeydi. "Ne zaman gideriz?" "2 saata falan çıkarız."
2 saat? Kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. "Uykun mu, var?"
"Ayı gibi uyuya bilirim. O derece yani."
Kıpırdayıp beni kucağına almıştı. Gözlerimi açıp ne yaptığına bakmıştım. Kendisi koltukta oturup beni kucağına yatırmıştı. Kafamı omzuna yerleştirip gözlerimi kapattım.
"Böyle iyi mi?" "Hemde nasıl."
Kokusunu içime çekerek uyumuştum.

Save meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin