Part 11

444 59 20
                                    

"En iyi dostum ayna. Çünkü ben ağlarken, o gülmüyor. Diğerlerinden çok farklı. Beni tek anlayan o..."

...

Marinette
Kokusu ciğerlerime doluyor, beni iyileştiriyordu. Herşeyi hatırlayamasam bile onunla geçirdiğim zamanı hatırlamıştım. Ama gördüğüm o görüntü aklımdan çıkmıyordu. Beni sevdiğini söylemişti...
Yeniden mi, aldatıldım?
Adrien'in kucağında ağlıyordum. Göz yaşlarım ve nefes kesilmelerim durmuyordu.
"Ağlama... Değmez"

...

Erkek kızın saçlarını okşayıp, sulu saçlarından öpüyordu. Ne desede ağlamasının durmayacağını biliyordu. Uzun zamandan sonra ona dokunuyor, kokusunu içine çekiyordu. Bunun verdiği huzur bambaşkaydı.
Elleriyle gözyaşlarını sildi. "Duş almak istermisin?" Kız kafasını sallayarak evet demişti. Erkek kollarıyla kızı sarmalayıp banyoya götürmüştü. Kızı yere indirip suyun ısısını ayarladı.
"Dışarıda seni bekleyeceğim. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeterli."
"Tamam." Erkek çıkmış, kız sulu kıyafetlerini çıkarıp suya girmişti.
Sıcak su vücuduna iyi gelirken, ruhuna ise hiç bir şey yapmıyordu. 20 dakika içinde duşdan çıkmıştı. Üzerinde Adrien'in uzun ve boş tshirt vardı.
"İşin bitti mi?" Kız ruhsuzca kafasını salladı. Tek bildiği şey sarışının yanında rahat hissediyordu. Kafasındaki düşünceler peşini bırakmasa da, sarışının yanında huzurluydu. Kokusu tüm vücudunu uyuşturuyordu. "Ben galiba.."
"Galiba?" Erkek şaşkınca üzerinde olan kıza bakıyordu. Kız ayağa kalkıp gözlerini erkeğe sabitledi. Konuşmak için ağzını açtı. Kelimeler çıkmıyordu.
Konuşma yeteneğini mi, kaybetmişti?
Kelimeleri unutmuş, gözleri kararıyordu. Tek gördüğü şey erkeğin yeşilleriydi. Son kez ismini duymuştu.
"Marinette! Marinette!"

...

Adrien
Gözlerimin önünde bayılmıştı. Hızla ayağa kalkıp yatağa uzattım. "Bana bak! Gözlerini !" Hızla telefonumu alıp arkadaşımı aramıştım. "Nath.. Hemen sana attığım adrese gel. Marinette, bayıldı" sesim titriyordu. Telefonumu kapatıp Marinette'in elini avucumun içine aldım. Vücudu buz gibiydi. "Beni bırakıp gidemezsin. Lütfen mavilerini." Gözlerimden bir kaç yaş damla gelmişti. En son 7 yaşımda ağlamıştım. Uzun zaman sonra onun için ağlıyordum. Mavilerinin bana bakmasını o kadar istiyordum ki.

...

Nath doktordu. Hızla kızın yanına geçti. 10 dakika sonra kızla işi bitmiş, gözleri arkadaşını bulmuştu. "Sadece baygınlık geçirmiş. Uzun zaman kaldığı için galiba. Bir kaç ilaç bırakacağım. Akşam uyumazdan evvel içsin. Vücudu çok güçsüz." Adrien kafasını sallayarak tüm dediklerini dinlemişti. "Teşekkürler dostum."
Elini sıkıp sarılmıştı. "Eğer halsizlikleri 2 gün devam ederse kliniğe getir. Geçmiş olsun" gülümseyip omzuna yavaşça vurdu. Adrien dostunu kapıya kadar geçirdi. Hızla kızın yanına geldi. Yanında uzanıp saçlarını okşadı. "Bir an önce gözlerini." Kız erkeğin karşısında ölü gibi yatmıştı. Vücudu soğuk, rengi solmuştu. Hayat böyle. Hiç bir zaman dengeli olmaz. Bir günün mutlu, bir günün üzgün, diğer günün ölü olur.

Sabah
Kız gözlerini yavaşça açtı. Karnında hissettiği baskıyla aşağı baktı. Sarışının kafası karnındaydı. Biraz düşününce herşeyi hatırlamaya başlamıştı. "Adrien.." hatırlamıştı. Bir kaç dakika içinde sarışın gözlerini açmıştı. "Marinette? Iyimisin? Bir şeye mi, ihtiyacın var?" Tek nefese hepsini söylemişti. Kız tek kelime bile söylemeden erkeğe sıkıca sarılmıştı.
"Adrien.. Adrien, Adrien, Adrien... Hatırlıyorum. Seni, bizi" mutluluktan havada uçacakmış gibiydi. Erkek kızın saçlarını okşayıp dudaklarından öptü. Uzun zamandır onu öpmemişti. Oda da sessizlik çökmüştü. Erkek kızı kucağına aldı, hep eskiden yaptığı gibi. Kız ayaklarını erkeğin beline dolayıp, kollarınısa boynuna sardı. "Bunu yapmayı çok özlemişim." Erkek gülümseyip mavilerine baktı. "Bende seni taşımayı özlemişim." Alnına öpücük bırakıp mutfağa indi. Yeni evlerinin içi anılarla doluyordu. Erkek kızı masada oturtup kahvaltılıkları masaya koymaya başladı. Zeytinden alıp kızın ağzına koydu. "Bana bakan mavilerini o kadar özledim ki" sesinde özlem vardı. "Özlem iyi bir şeydir. Onun ne kadar değerli olduğunu anlıyorsun." Sırıtarak yeşillerine baktı.
Erkek çayları hazırlayıp masaya koydu. Güzel bir kahvaltı yaptılar.

3 saat sonra
"Bunaldım." Evde sessizlik vardı. Sadece sessizlik. "Ben de" sarışın boş ekrana bakarak cevap verdi. "Kalk televizyonun kumandasını getir." Kızın emri onun erkek gülümsedi. "Hiç halim yok. Hadi sen kalk, gülüm." "Olmaz. Sen kalk. Benimde halim yok." Erkek bir kaç dakika sessiz kalıp konuşmuştu. "O zaman kalsın öyle."
"Tamam kalsın." Bomboş ekrana bakıyordular. Bir kaç saniye sonra aynı anda kahkaha atmağa başladılar.
"Boş." kız ekrandan gözlerini almış erkeğe bakıyordu. Erkek cevap olarak
"Bomboş" dedi. Ve yine kahkalar yükselmeye başladı. Tüm günlerini özlem geçirerek, güle eğlene geçirdiler.
Ama son gülüşleri olacağını bilmiyorlardı...

Save meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin