" Yabancı şarkı gibiyim. Dinleyenim çok, anlayanım az...🌙"
Akşam saat 19:40
Marinette
Hava kararmak üzereydi. Adrien tüm gün evde yoktu, yanlızdım koskocaman evde. Cips dolu poşeti alıp kendimi koltuğa attım. Ağrım vardı biraz ama ilaç içtiğim için çok değildi.
Neden bu kanallardan doğru düzgün bir şey gitmez ki?The Bird Box- adlı korku filmini açıp yerime geçtim. Güzel bir filme benziyordu.
' Sakın gözlerinizi açmayın bebeklerim.'
( Bu arada bu filmi izledim. Harika ama sonu çok alakasız bitti. Galiba filmin devamı da var. Sonunda insan *Yıkık ayrılıyor televizyonun başından)Film çok garip başlamıştı. Bir yandan cipsi yiyip, bir yandan da filme bakıyordum.
...
" Meleğim?" Gözlerimi yavaş, yavaş açtığımda karşımda Adrien vardı.
" Hı?" diye bildim sadece.
" Sen ağladın mı? Gözlerin neden kırmızı?" dedi endişeli sesiyle.
" Filmde kadının kocası öldü yaa, bebekleriyle yanlız kaldı " diyip yeniden ağlamaya başladım. Adrien yanımda oturup beni kucağına aldı.
" Ağlama, meleğim. Sadece film, gerçekte ölmediler ki. Hem ben sana korku filmi izleme demedim mi?" Diye homurdanmaya başladı. "Demedin" diyip gözyaşlarımı silip.
" O zaman şimdi diyorum. Bir daha korku filmi izleme. İzlersen burnunu ısırırım." diyip yanağıma sulu bir öpücük bırakmıştı.Ayağa kalkıp mutfağa gittim. Acıkmıştım. Buzdolabından yemek için birşeyler alıp geri döndüm. Döndüğümde masanın üzerinde poşet vardı. " Bu ne?" diye sordum şaşkınca.
Adrien ayağa kalkıp yanıma geldi. Saçımı okşayıp, konuşmaya başladı.
" Şimdi senin hamile kalma riskin var ya, meleğim onu önlemek için bir kaç şey." dedi yavaş çıkan sesiyle....
O beni istemiyor, beni sevmiyor. Aklımda sadece bu düşünceler vardı. Nasıl bu kadar normal davrana biliyordu? O cümleleri dediği andan konuşmuyordum. Sadece ' tamam' diyip susmuştum.
" Neden durgunsun, meleğim?" dedi belime sarılarak. Konuşamadım, eğer konuşursam ağlardım. Hep ağlayan taraf ben olurum. Alıştım zaten...Yatağın sol tarafında yatıp kafamı örtüyle kapattım. Gözyaşlarım kendini serbest bırakmıştı. Yatağın diğer tarafının çökmesiyle Adrien'in gelmesini anlamıştım. " Üşüyor musun?" dedi endişeli sesiyle. Beni istemiyor. " Marinette?" hala cevap vermiyordum. Kafamdaki örtüyü çekip beni kendine taraf çevirdi. " Neden ağlıyorsun?"
" Nedenini bilmiyor musun?" dedim titrek sesimle. O kadar üzmüştü ki, dedikleri, o kadar kalbim kırılmıştı ki, sözcükler yetmezdi.
-" Meleğim, ben üzgünüm. Ama bebek için hazır değilim. Anla beni"
-" Anlıyorum seni. Beni istemediğini anlıyorum, beni sevmediğini anlıyorum, beni kullandığını anlıyorum!!!"
-" Sen neler diyorsun, Marinette?! Ben seni kullanmadım. Seni seviyorum, meleğim. Senin için canımı bile veririm. Ama hazır değilim"
-" Neden benimle oldun, neden senin olmamı istedin o zaman?! O ilaçları kullanacağım merak etme! Bana meleğim falan deyip durma artık. Rol yapma!!
-" Marinette, Seni seviyorum. Hazır değilim! Ben buna hazır değilim. Anlıyor musun?"
-" Ben gitmek istiyorum. Bitirelim bunu!! Beni istemeyen biriyle kalmak istemiyorum."
-" Ne gitmesinden bahsediyorsun?! Sen benimsin ve benden başka yere gidemezsin!!" diyip odadan çıkmıştı.
Artık rahat ağlıyordum. Tek arkadaşım aynalardı galiba. Ben ağladığımda onlar hiç bir zaman gülmezdi çünkü...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Save me
Fanfiction"Sevgili günlük ... Ruhum umutsuzluğunun yeni bir boyutunu yaşıyor" - sesli bir şekilde söyleyemediklerini kağıda yazarak anlatıyordu Marinette #Kimtaehyung45701 [ Tüm fikir bana aittir.] [İzinsiz kullanmayınız!!!]