Part 13

397 49 2
                                    

"Içindeki çocuğu asla kaybetme...
Yoksa karanlık bir boşluk seni içine çeker... Ve bundan kurtuluş yoktur"

...

Marinette
Gözlerimi açtığımda yatağımdaydım.
Adrien'in kolları beni hapis etmişti. Nefes alamıyordum. "Adrien.. Tatlım"
"Hı?" Gözlerini yavaşça açarak bana bakmıştı. "Izin ver kalkayım". Beni serbest bırakmıştı. Banyoya girdim. Kasıklarımda ve karnımda hissediğim acıyla regl dönemimim olduğu aklıma gelmişti. Kilotuma baktığımda olmuştum. "Lanet olsun.. Şimdi olamaz!" Evde ped yoktu. Ne yapacaktım? Peçeteyi bir kaç kat yapıp yeni külotumun içine koydum ve giydim.

...

Kız ıçeri girmişti. Ilk günü olduğu için içi rahattı. Ama mağazaya gitmesi şartdı. Adrien üzerini değişiyordu.
"Adrien". "Efendim, güzelim?"
"Bu gün alış-verişe gitsek? Bir kaç parça kıyafete ihtiyacım var."
"Tamam. Kahvaltını da dışarıda yaparız." Kız sevinip erkeğe sarılmıştı.
"Bu kadar sevineceğini bilsem daha önce götürürdüm seni." Kız siyah tshirt ve siyan bir short alıp banyoya gitti. Bu durumlarda siyah giymek en iyi avantajdı. Dışarı çıktım. "Gidiyor muyuz?" Adrien giydiklerime bakmıştı. Daha sonra bacaklarıma. "Hmm. Diyorum da güzel bacakların varmış."
Kızın siyah pantalonu olmadığından başka bir şey giyemezdi. "Adrien, lütfen üzerimi değişmemi isteme. Hem yanımdasın. Kendimi kötü hissediyorum." Erkek şaşırmıştı.
"Hastaneye gitmek istermisin?" Kız kafasını olumsuz anlamda sallamıştı.
"Bir an önce bu evden çıkalım. Yolda mağazaya uğrasak iyi olur." "Tamam."
Evden çıkıp arabaya binmişlerdi.
Erkek kıza bakan erkekleri gördüğünde siniri başına vuruyordu.
"Karşısına dönsene lan!" Kız erkeğin kolundan tutmuş mağazaya sokmuştu.
Eline sepet almıştı. Nasıl ped alacağını düşünüyordu. Çikolata reyonlarına geçip sepetin içini çikolata ile doldurdu. Gizlice pedi alıp en dibe sakladı. Adrien'a baktığında telefonuyla ilgilendiği için Bir şey fark etmemişti. Kasaya geçip aldığı herşeyi oraya bıraktı. Sevgilisinin aldığı şeyi görmemesi için dua ediyordu. Erkek kartını çıkartıp aldıkları şeyleri ödedi. Gözü Marinette'in aldığı şeylere takıldı ama tepki vermedi. Kızı utandırmak istememişti.

...

Marinette
Kahvaltı edeceğimiz yere varmıştık. Çantamı alıp hızla lavaboya gittim.
Sonunda lanet olası şeyi takdim. Ellerimi ve yüzümü yıkayıp dışarı çıktım. Adrien telefonuyla ilgileniyordu. Bende yerimde oturmuş boydan boya olan camdan dışarını seyrediyordum. Kahvaltı için sipariş ettiğimiz herşey gelmişti. İştah açıcı duruyordu. "Yavaş ol tatlım. Hepsi senin." "Adrien! Benim lokumu mu, sayıyorsun?" Kafasını olumsuz anlamda sallayarak güldü. Hesabı ödeyip çıkmıştık. Kıyafet almak için 3 saatimizide alış-veriş merkezinde harcamıştık. Sonunda eve varmış ve bagajda olan poşetleri eve taşıyordum.
"Bu kadınların gözü doymuyor. Hem erkek, hem de kadın kıyafeti giyiyorlar. Biz ne giyelim?" Dediklerine sadece gülmüştüm. Çünkü erkek reyonundan bir kaç tshirt almıştım giymem için. Çok rahat ve güzeller. Ne yapayım ki?
"Bu akşamda benimle gelmek zorundasın Marinette." "Adrien, ben gelmesem olmaz mı? Orası çok gürültülü ve ben oranı sevmiyorum."
Dudaklarımı büzmüş yalvarırcasına bakmıştım. Büzdüğüm dudaklarımdan öpüp konuşmuştu. "Seni yanlız bırakamam. Hem yolda ağrı kesici alırız." Ağrı kesicimi? Anlamış. Lanet olsun. Elini tshirt'umun icine salıp karnımı okşamaya başladı. Kafamı omzuna yasladım. Sıcak elleri ağrımın azalmasına sebep olmuştu. Utandığım dan bir kelime bile söyleyememiştim.
"Utanmana gerek yok." Saçlarımdan öpüp benden ayrıldı. Yukarı çıkıp aldığım kıyafetleri yerleştirdim. Saate baktığımda 18:39-du. Evden çıkmak vaktimiz gelmişti. Ağrım artıyordu. Nedret ediyorum bu olaydan.
Üzerimdeki şortu çıkartıp kot giydim.
Aşağıda beni bekleyen Adrien'in yanına gittim. Arabaya binip yola koyulduk. Yarı yolda ağrı kesici almıştık. Suyla birlikte içtim. Başımı Adrien'in omzuna koyup yolu izlemeye başladım. "Vardığımız da ağrın geçmiş olacak." Adrien'in bu yönünü çok seviyordum. Düşünceliydi. Gözlerimi kapattım.
...
"Marinette" adımı duymamla zorlada olsa gözlerimi açtım. "5 dakika daha yaa" "Marinette kalk." "Offf" sinirle arabadan indim. Hâlâ uykum vardım. Içeri girdik. "Nerede olacağımı biliyorsun. Alya'nın yanından ayrılma. Boş olduğumda yanına geleceğim."
Kafamı sallayıp Alya'nın yanına gittim.
"Hoşgeldin" gülümseyerek yüzüme bakıyordu. "Hoş buldum."
"Nasılsın?" Gözlerimi iyiyim diye kapatıp açtım. Ağrım geçmişti.
"Nasıl gidiyor?" "Güzel."
"Sana hiç sinirlendi mi?" "Hayır."
"Bize karşı çok sert. Çok şaşırdım seninle davranışlarına. Başımıza taş yağacak" gülmeye başlamıştım. Korkacak bir yanı yoktu ki. "Size karşı nasıl olduğunu bilmem ama bana karşı çok iyi. Onun yanında kendimi prenses gibi hissediyorum."
"Gerçekten mi?" Kafamı sallayarak evet dedim. Barmen içkileri tepsiye koyup Alya'ya verdi. "4 numaralı masaya" "Bekle Marinette. Hemen geliyorum" kafamı olumlu şekilde salladım. Bir kaç dakika geçmişti. Barmenin bana içki uzatmasıyla şaşkınca ona baktım. "Meyve suyu. Içki değil. Adrien bey izin vermiyor zaten."
"Teşekkürler." Bağırış sesleriyle arkamı döndüm. Bu sesi tanıyordum. Luka?
Iki adam Luka'nı sürükleyerek Adrien'in odasına götürmüşlerdi. Neler oluyordu? Luka'nın yüzü kanlar içindeydi. Hızla ayağa kalkıp uzun koridorda Adrien'in odasına ilerledim...

Save meHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin