ch. 2 - Röntgenci

1.4K 90 39
                                        

   "Bozhe ty moy!"¹

   Azra karşısında dehşete düşen adamın kıyafetlerini inceledi. Haki renginde, dizlerine kadar inen leş gibi bir ince ceket ve gri bir paçavra giyiyordu. Dairelerinin önünde duran çöp kutusu devrilmiş ve içindekiler yerlere saçılmıştı. Azra onaylamaz tavırlarla başını salladı.  Adam, elindeki silaha titreyerek bakıyordu. 

   Küçük kız tezgahtaki bıçak standının yakınlarında dikilen ve dışarıya kulak kabartan annesini meraklı gözlerle izlerken Deniz bıçaklardan birini her an kapmaya hazır vaziyette bekliyordu. Mutfağın kapısını kapatmıştı. 

   Birce kapının neden kapalı olduğunu sorduğunda cevap vermesine kalmadan kapı açıldı, Azra eli boş halde içeri girdi. "Evsizin tekiymiş."
   Rahatlamak istese de diken üstündeydi. Hala birilerinin onları izlediği kuşkusundan kurtulamamıştı. "Belki de bütün bunlar bizi yakalamak için kurdukları oyunun bir parçasıdır."

   Deniz küçük kızın gözlerinin iri iri açıldığını görünce boğazını temizleyerek Azra'dan susmasını istedi. 

   "Peşimizde biri mi var anne?"

   "Hayır tatlım, hayır. Öyle şeyler düşünme." Çenesini tutamayan Azra'ya sertçe baktı. Birce artık tedirgin görünüyordu. Çatalını masaya bırakıp kalktı. 

   Deniz yavaşça Birce'yi kucağına aldı ve odasına götürmek üzere hareketlendi. Boynuna sıkıca sarılan kızının düzensiz nefesini duyuyordu. Sırtını sıvazlayarak onu yatağına indirdi. 

   "Sadece varsayımlarla konuşuyoruz tatlım. Henüz kesinleşmiş bir şey yok."

   Ebeveyn olarak ikisi de kızlarından hiçbir şey saklamıyordu. Zamanında kızlarını karşılarına alıp içinde bulundukları durumu izah ettiklerinde Birce yaşına beş gömlek büyük gelen bir olgunlukla yanıt vermişti. Her daim dikkatli olmaları gerektiğinin bilincindeydi, yine de çocuk aklının alamayacağı bazı şeylerden ister istemez korkuyordu.

   Annelerinin gerçek kimliklerini aşikar edecek hiçbir şey yapmıyor hatta gerekmedikçe ailesiyle ilgili konuşmuyordu. Bu yönden bakınca Deniz'in içi rahattı; ama ya biri herhangi bir şekilde durumu öğrendiyse? O zaman Birce'ye ne olurdu?

   "Servisim gelmek üzeredir." Birce üzerinde defterlerin, boyama ve öykü kitaplarının bulunduğu çalışma masasının altına koyduğu iki hazneli mor çantasını alıp askılarını omuzlarına geçirdi. 

   Deniz iç çekti. Belki de boşa endişeleniyorlardı.
   Kızının yanağından öptü. "Sakın bunları düşünüp kendini üzme. Biz hep yanındayız." 

   Birce başını sallayıp gitmeden önce son kez annesine sarıldı. Daha sonra mutfakta oturan annesiyle de vedalaştı. Azra her zaman onu servise kadar götürürdü; tabii eğer uyanıksa.
   Deniz ikisinin servise gitmelerini ve Azra'nın Birce'yi doya doya öptükten sonra onu servise bindirmesini, uzaklaşan servisin arkasından bakmasını salonun iri penceresinden izledi. 

   Kısa sürede eve dönen Azra derin bir of çekti. "Durup dururken çocuğu da tedirgin ettim." Boşboğazlık etmesinden utanç duymuş, başını eğmişti. 

   Deniz anlayışla ona yaklaşarak kollarını boynuna sardı. "Bütün bunları bizim için endişelendiğinden yapıyorsun, biliyorum... Bizi hayatın pahasına korumak istemen çok cesurcaydı."

   "Öyle mi dersin?"

   "Elbette."

   Azra ellerini Deniz'in beline yerleştirip onu iyice kendine çekti. "Sizi kaybetmekten çok korkuyorum. Düşüncesi bile beni deli ediyor. Olur da yakayı ele verirsek-"

Siyahtan KoyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin