Asya dersi başlandığından beri ne kadar kendini derse odaklamak istese de bir türlü başaramıyordu. Bunun iki nedeni vardı; birincisi ailesi ile olan tartışma, ikincisi ise Alparslan'dı.
Hayatında ilkleri Alparslan ile yaşıyordu. Onun yanında durmuş kaya gibi sağlam genç adam Asya için çöldeki su gibiydi. Alparslan'ın desteği sayesinde Asya içindeki gücü bulmuştu.
"Asyacım istersen sen devam et bize müsade artık" diyen Özlemin sesiyle, genç kızın boş bakışları ona döndü.
"Ne oldu?" dedi Asya etrafına baktığında herkesin derslikten çıktığını fark ederek.
"Geldik diyorum inecek misin son durak. Kızım ders bitti sen halen tahtaya bakıyorsun" dedi Özlem, arkadaşına.
"Fark etmemiştim, kafam çok karışık" dedi Asya önündeki kitabı kapatıp çantasına koyarken.
"Onu anladım zaten sorun ne? Abin mi yine?" dedi Özlem nikahta olanları hatırlayarak.
"Sadece abim değil annem, babam hepsi sanki ben düşmanlarıyım onların, hiçbir zaman beni içlerine almadılar. Özlem ben artık bu dışlanmaya dayanamıyorum. Alparslan ile sanki ben başka biri oldum, kendimi sanki yeniden tanıyorum" dedi Asya, en yakın arkadaşına içini dökerek.
"Asya kızmazsan sana bir şey soracağım" dedi Özlem arkadaşının yanına biraz daha yaklaşıp elini tutarak. Asya merakla arkadaşına baktı.
"Tabi sor" dedi bekleyerek.
"Hiç test yaptırmayı düşündün mü?" dedi Özlem genç kıza samimiyetle.
"Ne için?" dedi Asya anlamayarak.
"Yani belkide öz ailen degillerdir. Abine davranış şekilleri ve sana davranış şekilleri arasında dağlar kadar fark var anlattığına göre. Seni üzmek değil amacım sadece söylemek istedim" dedi Özlem arkadaşının gözlerine çöken puslu bulutları izlerken.
"Ben yaptırmadım" dedi sesi titreyerek. Asya'nın aklına gelmeyen bir seçenek değildi bu. Daha öncede sorgulamış kendi içinde 'acaba evlatlık olabilir miyim?' diye düşünmüştü. Ama hiçbir zaman o testi yaptıracak gücü kendinde bulamamıştı.
"Alparslan ile bir konuş istersen" dedi Özlem arkadaşına destek olarak. Genç kızın yüzündeki ifadeden ne kadar hüzünlü olduğu açık bir şekilde görünüyordu.
"Sağol Özlem" dedi Asya da arkadaşının elini hafifçe sıkıp, desteği için teşekkür ederek.
Öğlen saati geldiğinde Alparslan kendi dersliğine geçmiş, Asya dan haber gelmesi halinde ulaşabilmesi için telefonunu titreşime almıştı. Düşünceleri genç kızın sabahki dimdik duruşu ve kendinden emin tavırlarına kayınca yüzünde bir gülümseme peyda oldu.
"Reis" dedi Ömer, Alparslan'ın yanına oturarak.
"Söyle Ömer" dedi Alparslan kendini hızla toparlayıp, yüzündeki gülümsemeyi silerek.
"Asya'nın sınıfında bir kız var adı Esra. Geçen yıl sana kafayı takmıştı hani ha bire telefon numarasını gönderiyordu" dedi Ömer en son kurbanın kendi olduğunu hatırlatarak. Esra numarasını, Alparslan'a vermek koşuluyla yemek ısmarlamayı teklif etmişti. Ömer de kabul ettiği teklifin sonunda o kağıdı yiyecekti neredeyse.
"Evlendik yine rahat yok. Eee" dedi Alparslan sıkılmış bir şekilde.
"Sınıfta yanına aldığı iki kızla Asya'yı rahatsız etmiş" dedi Ömer.
"Ne dedin sen?" dedi Alparslan sinirli bakışları Ömer'e dönerken.
Esra denen kız oldukça şımarık ve yapışkandı. Hayır demekten de hiç anlamıyordu üstelik. Alparslan en sonunda kızı karşısına alıp onu sevmeyen birini sırf popüler olmak uğruna peşinde koşmasının ne kadar kötü bir durum olduğunu anlatmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis'in Sevdası (Tamamlandı)
RomanceGirdiği her ortamda ağırlığı ve duruşu hayran bırakırdı herkesi. Ankara Üniversitesi'nin Reis'i Alparslan'dı. Herkesin yardımına koşar, haklıyı haksızdan üstün tutar, abilik yapıp etrafındakileri kollardı. Adalet terazisi şaşmaz, hiçbir koşulda sars...