Alparslan, Asya'nın gelmesini beklerken panoda yazan isimlerini gördü. Genç kızın gelmemesiyle umursamadan kadınlar tuvaletine girdi. İçeri de kimse yoktu. Defalarca Asya diye seslendi genç adam. Hastanenin kapısına çıktığında ise telefonuna mesaj geldi. Asya diye hemen açıp baktı ama gördüğü iki cümle ile dünyası başına yıkıldı genç adamın.
"Asya mı bebek mi? Seç birini."
Alparslan mesajı defalarca okudu ama hiçbir şey değişmiyordu. Yutkundu, başı dönmeye başlamıştı ve kendisini bıraktığı anda yerde bulacağına emindi. Elini soğuk olan duvara yasladı, güç bulmak isyer gibi. Zaman durmuştu o an sanki, nefessiz kalmıştı genç adam. Gözlerini kırpmadan bir süre boşluğa baktı taki elindeki telefon çalmaya başlayana kadar. Gizli numarayı bekletmeden açtı.
"Mesajı aldığını umuyorum. Kararın nedir?" diyen ses direkt konuya girmişti.
"Asya'yı bırak beni al" dedi Alparslan hiç tereddüt etmeden. Bu oyuna dahil olan kendisiydi ve sevdiği kadının, bebeğinin zarar görmesi demek Alparslan'ın da ölmesi demekti.
"Hayır Alparslan. Sana sadece iki seçenek sunuyorum. Asya'yı alırsam bebekte gider ama sadece bebek dersen Asya yaşar" diyen ses makul bir çıkarım yapıyor gibiydi.
"Sesini duymak istiyorum Asya'nın."
Karşı taraftan itiraz gelmedi. Ufak bir hareketlenme sesi ile hışırtıyla açılan bir kapının gıcırtısını dinledi Alparslan. Birkaç nefes sesi sonra telefon istenilen kişiye ulaşmıştı. Titrek nefesini duyduğu anda anladı Alparslan'ın sevdiği kadına ait olduğunu.
"Asya güzelim kurtaracağım seni. Sana bir şey yapmadılar değil mi?" dedi hızla Alparslan kendini sakin tutmaya çalışarak.
"Bir şey yapmadılar, iyiyim" demesiyle hızla alındı elindeki telefon Asya'nın. Tekrar aynı kişinin sesi duyuldu.
"Bir saat tam bir saat sonra tekrar arayacağım. Eğer seçim yapmazsan seçim şansı bana kalır. Böyle bir güzellikten dünyanın mahrum kalması yazık olacak."
Telefon kapatılınca genç adam yere yığıldı. Boş koridor boş olduğu için bu halini de kimse fark etmemişti. Zamanın aleyhine işlediğini bildiği için şu an ona yardım edecek tek kişiyi aradı, babasını. Birkaç çalışan sonra yaşlı adamın sesini duymasıyla neredeyse ağlayacaktı Alparslan.
"Efendim oğlum."
"Baba çok kötü bir şey oldu. Asya'yı kaçırdılar biz hastaneye gelmiştik. Şimdi de mesaj attılar bana bir seçim sundular. Baba Asya'yı bir an önce bulmak zorundayız" dedi Alparslan hızlı bir özey geçti olayları anlatırken.
"Hangi hastanedesin? Bekle geliyorum hemen" diyerek aceleci bir şekilde oturduğu koltuktan kalktı Aslan Bey.
Duyduğu hastahenenin adıyla birlikte telefonu kapatmış hızlı adımlarla dışarı çıkmıştı. Şoförüne hastahanenin ismini vermiş bir yandanda en iyi ekibi oluşturmak için eski dostlarını arıyordu. Asya'ya bir şey olursa emindi ki oğlu bir acıyı daha kaldıramazdı.
Hastahaneye geldiğinde Alparslan'ı güvenlik kameralarının olduğu odada buldu. Genç adam monitörün bütün açılarını izlemiş ve genç kızın hastaneden nasıl çıkarıldığını görmüştü. Sıktığı yumrukları her an birine inmek için bekliyordu. Zamanı değildi henüz önce Asya'yı bulmalıydı bu yüzden kalan dakikalarına odaklandı. 40 dakikası kalmıştı.
"Durdur" dedi aceleci bir şekilde.
Bindikleri arabanın plakasını görmesiyle babasına bir bakış attı. Biraz sonra odaya giren GGB (Gizli Güvenlik Birimi) üyesi plakayı sorgulattı ve mobese kameralarına baktırdı. Aracın gittiği yön tespit edilince hastaneden ayrılıp, oluşturulan ekiple birlikte yola çıktılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis'in Sevdası (Tamamlandı)
RomanceGirdiği her ortamda ağırlığı ve duruşu hayran bırakırdı herkesi. Ankara Üniversitesi'nin Reis'i Alparslan'dı. Herkesin yardımına koşar, haklıyı haksızdan üstün tutar, abilik yapıp etrafındakileri kollardı. Adalet terazisi şaşmaz, hiçbir koşulda sars...