Alparslan ilk kez fark etmiyordu genç kızın yaralarını ama Asya ilk kez bahsediyordu Alparslan'a yaralarının hayatındaki yerinden. Bir kez daha anlamıştı Asya'nın ne kadar güçlü bir kadın olduğunu.
"Bazen bileklerini kesmek yerine umudunu kesersin. Bende öyle yaptım bileklerimi kesmek yerine umudumu kestim. Yoksa dayanamazdım"
Alparslan dudaklarını araladığında konuşmak için odayı telefonunun sesi doldurdu. Sehpanın üstünden aldığı telefonu açtı.
"Reis, başın sağ olsun. Çetin öldü"
Alparslan duyduğu cümle ile donup kaldı. Nefes dahi alamıyordu. Elindeki telefon kayıp kucağına düşünce Asya endişe ile telefonu aldı. Karşı taraftan gelen Ömer'in tekrar eden cümlesi ile sarsıldı genç kız.
"Hastanede misiniz?" diye sordu Asya zar zor çıkan sesiyle.
"Evet Asya ama bir saat içinde mezarlığa geçilecek. Siz direkt mezarlığa geçin Karşıyaka Mezarlığı" dedi Ömer.
"Tamam geliyoruz" dedi Asya telefonu kapatarak.
Alparslan'a baktığında ise genç adamın boş bakışları ve donmuş bedeni ile derin bir nefes aldı. Asya'da ağlamak istiyordu ama şu anda acısı daha büyük olan Alparslan'ı düşünmek zorundaydı.
"Alparslan gitmemiz lazım. Çetin'i mezarlığa götürecekler. Veda etmek istersin değil mi?" dedi Asya genç adamın koluna elini koyarak.
Alparslan bir rüyadan uyanırmış gibi uyandı Asya'nın ona temas eden eliyle. Sonra beyninde o cümlenin son iki kelimesi döndü durdu. 'Çetin öldü!' diye basbas bağırıyordu. Alparslan bakışlarını Asya'ya çevirdiğinde genç kızın dolu dolu akmaya hazır gözleri ile karşılaştı.
"Asya, Çetin olmaz" dedi acı bir sesle.
Asya kendini ne kadar sıksada bir damla kurtuldu göz pınarından. Alparslan ise içindeki acıyı bastıramıyordu. Yakıp, yıkmak ve yok etmek istiyordu ne varsa. Kalbi ağrıdı genç adamın baş edemedi nefes alamadı. Yavaşça gözlerini kapattığında Alparslan'ın yanağından aşağı özgürlüğüne kavuştu gözyaşları.
"Alparslan hadi" dedi Asya kısık bir sesle. Alparslan ayağa kalkıp, Asya'nın elini tuttu sıkıca. Ona güç veren kadının elini sanki o elden ayrılırsa ölecekmiş gibi sıkıca tuttu.
Beraber aşağı inip arabaya yöneldiler. Alparslan'ın eli titresede kendine hakim oldu ve arabayı çalıştırdı. Asya derin derin nefesler alıyor başına giren ağrıyı yok saymaya çalışıyordu. Çetini hiç tanımasa bile Alparslan'ın anlattığı kadarıyla ne kadar iyi birisi olduğunu biliyordu. Şimdi ise Alparslan'ın acısını paylaşıyordu genç kız.
"Karşıyaka Mezarlığına geçin dedi Ömer"
Asya'nın sözleriyle Alparslan direksiyonu sıkıca kavradı. Acısının yanında anlamadığı şeyler vardı. Neden bu kadar çabuk defnediliyordu Çetin? Neden kimse ona haber vermemişti, Ömer arayana kadar? Çetin ne zaman ölmüştü?
Sorularının cevabını elbette alacaktı ama şimdi kabindeki acı, beynindeki soruları fazlasıyla bastırıyordu.
Mezarlığa geldiklerinde henüz kimse gelmemişti daha. Alparslan bekçiye Çetinin ismini verip yeni açılan mezar yerine doğru ilerledi Asya ile. Birazdan bu mezarda kardeşim dediği adam yatacaktı. Gözleri boş mezarın içinde gezinirken toprak kokusu gelmişti burnuna. Asya ise genç adamın gözlerinden bile belli olan acıyı kalbinde hissediyordu.
"Ömer'i arayalım mı?" dedi Asya.
"Olur" diyen Alparslan ile genç kız telefonunu çıkartıp Ömer'i aradı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis'in Sevdası (Tamamlandı)
RomanceGirdiği her ortamda ağırlığı ve duruşu hayran bırakırdı herkesi. Ankara Üniversitesi'nin Reis'i Alparslan'dı. Herkesin yardımına koşar, haklıyı haksızdan üstün tutar, abilik yapıp etrafındakileri kollardı. Adalet terazisi şaşmaz, hiçbir koşulda sars...