"Bu kız kimdir deli uşak?" dedi bakışları Asya'ya kayınca.
"Tanıştırayım anneanne, karım Asya" dedi Alparslan'ın gözleri parlarken.
"Ha şunun güzelliğine bak. Evlenmişsun haber vermeyusun. Aslan olacak adamun haberu var mıydı bari" dedi anneannesi bir yandanda yanakları pembeleşen Asya'ya bakarak.
"Var anneannem. Biraz ani oldu evleneli daha 2 hafta olacak Asya'yla" dedi Alparslan gülümseyerek. Annesinin vefatından sonra babası bir daha adım atmamıştı buralara. Anneannesi de çok içerlemişti bu duruma. Damadını sevsede kethum adamdı Aslan Bey.
"Gel kızum bir sarılayum sana" dedi Asiye Hanım kucağını açarak. Asya iki adım atıp kendini yaşlı kadının sıcak kollarına bıraktı. Yaşına göre oldukça dinç bir kadındı Asiye Hanım.
"Heç yemek yedirmemuş bizum uşak sana" dedi Asya'nın incecik beline ve zayıf haline bakıp içini çekti Asiye Hanım.
"Benim karım her haliyle güzel anneanne hem ben ince belli seviyorum belki" dedi Alparslan gülerek.
"Vuyh heç utanmada kalmamuş edepsiz uşak" dedi Asiye Hanım bir yandan da belli etmeden alı al, moru mor olan Asya'yı süzüyordu.
"Hadi açsunuzdur siz şimdu eve geçalum yemek hazurdu" dedi Asiye Hanım torununu ve gelinini içeri davet ederek.
Asya, bu samimi kadını daha ilk görüşte sevmişti. Hiç sormamıştı bu acele evlilik neden diye de üstelik. Öylece kabullenmişti Asya'yı hemen. Beraber içeriye geçtiklerinde harıl harıl yanan sobanın sıcaklığı çarptı iki genci. Asiye Hanım yılların eskitemediği topraktandı tez üşüyüp, alevin sıcağında çarpılmazdı.
"Ben yardım etseydim" dedi Asya yaşlı kadının arkasından ilerleyip.
"Geç otur kızum ısın zaten uzun yoldan gelmişsunuz her şey hazur zaten" dedi Asiye Hanım, Asya'yı geri odaya gönderip. Genç kız başta itiraz edecek gibi oldu ama yaşlı kadının inatçı tutumu karşısında pes edip, sıcak odaya geri döndü.
"Gel hadi anneannem de laz damarı var. Eğer bir şey diyorsa yapana kadar uğraşır" dedi Alparslan sedirde yana kayıp, Asya'ya yer açarak. Asyada genç adamın yanına ilerleyip oturdu.
"Fark ettim. Aslında yalnız kalmamız iyi oldu bir şey sormak istiyordum" dedi Asya, yanına oturunca. Üstündeki montu yavaşça çıkarttı ve kenara koydu.
"Neden arkadaşım ya da tanıdığım demedim de karım dediğimi merak ediyorsun değil mi?" dedi Alparslan genç kızın sorusunu tahmin ederek.
"Evet" dedi Asya bunu sormadan, genç adamın söylemesiyle derin bir nefes alarak.
"Anneannem için söyledim bunu. Tek torunu benim. Annemgil üç kardeşmiş aslında iki abisi varmış. Ailenin yıllar süren kan davasında iki dayım da vefat etmiş. Biri evli diğeri bekarmış. Dayımın eşi ölüm haberini alınca düşük yapmış ve bebeğini kaybetmiş. Anlayacağın soy dedemden yana kurumuş ve kan davası bitmiş. Annem ise evlenip soyadı değişince onlar için soydan sayılmamış" dedi Alparslan ilk defa kendi ailesinden bahsederek Asya'ya.
"Ben ne diyeceğimi bilemiyorum" dedi Asya duydukları karşısında. Böyle bir gerçekliği beklemediği kesindi kızın, şaşkınlıkla bakakaldı.
"Ben hiç bilmiyorum dayılarımı öldüklerinde annem daha yeni evlenmiş babamla. Sonrasında da ben dünyaya gelmişim. Anneannem hep korkmuştur aynı sonun benide bulacağından. Yazdan yaza gelirdik buralara annem vefat etmeden önce" dedi Alparslan gözleri uzaklara dalarken.
"Alparslan" dedi genç kız, elini tutarak. Başını Asya'ya doğru çevirince iki gencin acısı bir oldu sanki aktı içlerine.
"Anneannem benim evlendiğimi, seninle mutlu olduğumu görsün istiyorum ki seninle gerçekten mutluyum Asya. Hayatlarımız yanlış kavşakta keşişse de sen benim için doğru yoldun" Alparslan'ın sözlerinden sonra ortamda asılı duran o duygusal hava kapının açılmasıyla son buldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Reis'in Sevdası (Tamamlandı)
RomanceGirdiği her ortamda ağırlığı ve duruşu hayran bırakırdı herkesi. Ankara Üniversitesi'nin Reis'i Alparslan'dı. Herkesin yardımına koşar, haklıyı haksızdan üstün tutar, abilik yapıp etrafındakileri kollardı. Adalet terazisi şaşmaz, hiçbir koşulda sars...