Merhaba okurcanlarım yine ben :)
Düzenlenmiş haliyle dördüncü bölüm sizlerle.
Beğenmediginiz ya da şu da olsun diye eklemek istediğiniz bir şey varsa benimle paylaşabilirsiniz.
Umarım beğenirsiniz..
Okuduktan sonra satır aralarına yorum yapıp, oy vermeyi unutmayın lütfen.
Sizleri seviyorum❤❤
Keyifli okumalar..
_____________________________________________
Hayat ne garip değil mi? Ummadığımız anda acıyla kavurduğu gibi eş zamanlı mutlulukta ekebiliyor ruhumuza.. Nasıl mı? Mesela karanlığa bürünen kasvetli geceleri aydınlatan bir güneş olduğu gibi yaşamak için sebebi olmayan aciz bir kadına bir sebeple yeniden hayat vermesi gibi..
Ben dünyaya gözlerimi ilk açtığım anda tanışmıştım acıyla, hayatın cilvesinden nasibimi daha doğduğum gün almıştım.. Kokusunu hissetmek için sabırsızlandığım, kollarında huzurla uyumak için 9 ay beklediğim annemi almıştı benden.. 1-0 yenik başladığım yaşantımda tutunduğum tek dalım babamı da 9 yaşında kaybetmiştim..
Allah'ın takdiriydi elbette ama kendimi suçlamaktan hiç bir zaman vazgeçmemiştim. Belki ben olmasaydım annem hayatta olacaktı ve babam da üzüntüden günden güne erimeyecek ruhunu teslim etmeyecekti ebediyete.. Ama hayat öyle acımasızdı ki ailemi, umudumu, çocukluğumu benden almıştı. İşte ben o zaman büyümüştüm.. O zaman olgunlaşmıştım. Tek başımaydım ve hayat toz pembe olmayacaktı artık..
Amcamlar kol kanat gerip beni himayesi altına almıştı. Allah var ailemin yokluğunu hissettirmemek için ellerinden geleni yapmışlardı ama kuzenim Kenan denecek şerefsiz küçükken beni rahat bırakmadığı gibi 17 yaşıma geldiğimde acımadan musallat olmuştu bedenime.. Göz dikmişti amcasının emanetine, saflığıma, namusuma.. Bir gol daha yemiştim işte o zaman.
Artık kaybedecek hiç bir şeyim kalmamıştı ve ölmek istemiştim. Bu acımasız dünyadan kurtulup vuslata kavuşmak istemiştim ama onu da becerememiş Ceyda'nın omuzlarında bir yük haline gelmiştim. Ve ansızın karşıma çıkıp yaşama sevincimi geri veren, beni hayata bağlayan sevdiğim adam Selim'le tanışmış, hayatımın en mutlu 4 senesini yaşamıştım. Başımdan geçenleri ona anlatamamıştım. Çok kez denemiştim fakat cesaretim ve kaybetme korkum buna engel olmuş, elimi kolumu bağlamıştı. Uzun lafın kısası sonunda evlenmiştik ama ilk gecemizde beni ihanetle suçlayıp bir paçavra gibi kapı önüne koymuştu.
27 senelik hayatım boyunca bir insanın başına gelebilecek en kötü olayların ana kahramanı olmuştum. Geriye zaten ne kalmıştı ki yaşamadığım? Aileme dair kimsem kalmamıştı, ne sevdiğim adam ne de anne-babam.. Cesaretim kırılmış, kendime olan güvenim yerle yeksan olmuştu. Yaşadıklarım boğazımda bir düğüm, omuzlarımdan atmayacağım büyük bir yük olmuştu. Yani anlayacağınız ben hep kaybeden taraf olmuştum..
Peki ya şimdi?
Bunca zaman sırtladığım yükler ilk defa ağır gelmiyordu aciz bedenime.. İlk defa nefes aldığımı hissediyor, göğsümün içinde çırpınan bir kalbim olduğunu hatırlıyordum bugün.. Çünkü bana tutunmuş nefes almaya çalışan minik mucizemin annesi olacağımı öğrenmiştim. Hala inanamasam da anneydim ben artık, anne!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİK MUCİZEM
RomanceAslında her hatanın bir bedeli olduğu kadar bizleri o yanlışa sürükleyen sebeplerimiz de vardır. Ama kimse sebebini sorgulamayı tercih etmez; Çünkü ön yargı her zaman daha kolaydır.. Bu hikaye de bu duruma rastlayacaksınız ve sonuçlarını okuyacaksı...