Merhaba değerli okurlarım. Yeni bölümle karşınızdayım.
Bu arada 75 k olmuşuz ve ben sizlere gönülden teşekkür ediyorum. Minik Mucizem ailesi olarak git gide büyüyoruz ve bu beni çok mutlu ediyor. 🙏🙏❤❤
Umarım yeni bölümümü de keyifle okuyup desteklerinizi esirgemezsiniz. 🙏🙏
Sizleri seviyorum ❤❤
Lütfen okuduktan sonra oy verip, satır aralarına yorum yapmayı unutmayın. 🙏
_________________________________________________
Güneş Aksoy
Yoğun iş temposu ve ardı arkası kesilmeyen mide bulantılarımla geçirdiğim üç günün ardından yeni bir güne yine yorgun bir şekilde gözlerimi açmıştım. Kendimi oldukça halsiz ve aç hissediyordum. Üç gündür işten arta kalan zamanlarımı sürekli yemek yiyip uyuyarak geçirmiştim. Aylin hanım bu semptomların olabileceğini söylemişti fakat beni bu denli etkileyeceğini düşünmemiştim. Zaten böyle devam ederse doğuma kadar 100 kilo olup çıkacaktım.
Yatağımda biraz oyalandıktan sonra sesli bir nefes vererek istemeye istemeye yatağımdan kalktım. Aksi takdirde beni yataktan kazımaları gerekecekti çünkü. Yüzüme dökülen dağınık saçlarımı kulak arkası yaparak paytak adımlarımla lavaboya doğru ilerlemeye başladım. Mideme giren ani krampla iki büklüm olurken elimi refleksle karnıma götürdüm.
"Ah! "
Dudaklarımdan firar eden acı dolu inleme ile dudaklarımı sıkıca birbirine bastırarak derin nefes almaya çalıştım. Bu da neyin nesiydi şimdi? Ters giden bir şey olamazdı değil mi?
Ardı ardına yaptığım nefes egzersizleri ile kramp etkisini yitirirken rahat bir nefes verip yavaşça doğruldum. Çok şükür ki fazla sürmemişti ama yine de endişelenmeme sebep olmuştu. Kendime telkinler verip beynimi ele geçirmeye çalışan korkunç düşüncelerimi savuşturdum ve bugün mutlaka Aylin hanımı arayıp haberdar etmeyi aklımın bir köşesine not ettim.
Dikkatli adımlarla lavaboya ulaştığımda ihtiyaçlarımı karşılayıp hızlı bir duş almaya karar verdim. Üstümdekilerden kurtulup kendimi ılık suyun kollarına bıraktığımda biraz da olsa gevşediğimi hissetmiştim. Her ne kadar bu durumun uzun soluklu olmayacağını bilsem de kendimi böyle avutuyordum işte. Duş alma eylemim bittikten sonra bornozuma sarınarak giyinme odasına geçtim. Bugün Aylin hanıma uğramam gerekebilirdi ve bu yüzden kullanımı rahat kıyafet gitmekte fayda vardı.
Saçlarımı hızlıca kurutup bedenimi de iyice kuruladıktan sonra önce beyaz iç çamaşırlarımı, sonra da dolabımdan çıkardığım pudra rengi klasik pantolonumu ve krem rengi bebe yaka sıfır kollu bluzumu giyindim. Çanta ve ayakkabı bölümünden de vizon rengi stilettolarımı ve aynı renkte çantamı alarak makyaj masamın önündeki pufa oturdum. Çantamın içini düzenleyip ihtiyacım olan şeyleri koyduktan sonra solgun görünen yüzümü biraz fondöten ve far yardımıyla hafifçe renklendirdim. Kuruyan sarı saçlarımı da tepeden sıkı bir topuz yaparak hazırlığımı sonlandırdım.
Çantamın içine koyduğum telefonumu elime alarak Necmi amcanın numarasını bulup beklemeden aradım. Telefon ikinci çalışta açıldığında beni işe bırakması için gelmesini söyleyerek kapattım ve stilettolarımı ayağıma geçirerek evden ayrıldım.
Binadan çıktığımda yine aynı tabloyla karşı karşıyaydım. Selim üç gündür olduğu gibi yine arabasına yaslanmış benim evden çıkmamı bekliyordu. Sesli bir nefes verip çaresiz gözlerle uzaktan onu izlerken dolan gözlerime yel yapmaya başladım. Her geldiğinde reddettiğim halde vazgeçmeyip, inatla gelmeye devam ediyordu. Üstelik bu durum sadece sabahları karşılaştığım bir tablo değildi. Gün içinde iş yerime çiçek ve çikolata gönderiyor, mesaimin bitiminde de şirketin önünde beni bekliyordu ve bu da kendimi kötü hissetmeme neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİK MUCİZEM
RomanceAslında her hatanın bir bedeli olduğu kadar bizleri o yanlışa sürükleyen sebeplerimiz de vardır. Ama kimse sebebini sorgulamayı tercih etmez; Çünkü ön yargı her zaman daha kolaydır.. Bu hikaye de bu duruma rastlayacaksınız ve sonuçlarını okuyacaksı...