Merhabalaaarrr.. Düzenlenmiş onbirinci bölümle karşınızdayım.
Lütfen okuduktan sonra YILDIZA basmayı unutmayın. Sizleri seviyorum. :)
Umarım beğenirsiniz.🙏
Keyifli okumalar..
_____________________________________________
Güneş Aksoy
"Güneş!"
"Güneeeş!"
Uzaktan gelen sesler git gide yaklaşırken umursamayarak uykuma kaldığım yerden devam ettim. Çok geçmeden kapının gürültüyle açılmasıyla kendi kendime homurdanarak başımı yastığımın altına gömdüm ve iyice kulaklarıma bastırdım fakat pekte bir faydasını göremedim. Neden mi? Çünkü canım arkadaşım! biricik dostum! Ceyda hala kulağımın dibinde adımı ezberlemeye devam ediyordu. Ben uyumadığım zaman bana dünyanın lafını söyleyen o değilmiş gibi şimdi zebellah gibi tepemde dikilmiş uyanmam için çabalıyordu.
"Beni duyduğunu biliyorum numaracı. Hadi kalk artık!"
Kendi kendime homurdanmaya devam ederken omuz silkerek yatmaya devam ettim. Ne var sanki biraz daha uyusam! İnce parmaklarını etime bastırarak beni sarsmaya başlayınca sesli bir nefes firar etti dudaklarımdan. Beynim resmen alabora olmuş, tüm hücrelerim yer değiştirmişti.
"Güneş! Kalk diyorum ama ya!" dedi ve oflayarak yastığı çekip aldı.
Ellerim boşta kalıp yatağa düşerken el mahkum gözlerimi açtım. Sinirle yanaklarımı şişirerek üzerimdeki pikeyi tekmelemeye başladım. Ardından kollarımdan destek alarak yerimde doğruldum ve yarı kapalı gözlerimle dudaklarımı büzerek konuşmaya başladım.
"Off ne var Ceyda ya! Uykumun en tatlı yerinde bu yapılır mı ama! Hem ben hamile bir kadınım! Bana acımadığını anladım da yeğenine de mi acımıyorsun vicdansız teyze!"
"Hiç bana numara yapma Güneş! Yeğenimi kullanarak beni alt edemezsin. Hemen kalk o yataktan! Saat olmuş 11 hala uyuyorsun."
Yaptığım acıtasyon elimde patlasa da hiç bozuntuya vermeden kollarımı göğsümde birleştirdim ve yüzüme muzip bir gülümseme yerleştirerek bakışlarımı Ceyda'ya yönelttim.
"Dediğim gibi ben hamile bir kadınım canım ve bu kadar uyumam normal bir kere. Hem Aylin hanım da söylemişti zaten hatırlatırım Ceyda'cım!" dedim ve göz kırptım. Ardından nefes alarak tekrar devam ettim.
"Ayrıca ben uyumuyorum diye bana kızan sen değil miydin? Şimdi de uyuyorum diye söyleniyorsun. Ayıp ama Ceyda." dedim.
Ceyda da haklılığım karşısında söyleyecek bir şey bulamamış olacak ki sadece gözlerini devirmekle yetindi. Ardından kollarını bağlayarak boğazını temizledi.
"Herneyse. Hani beni kahvaltıya götürecektin bugün? Unuttun dimi Güneş!"
Kahvaltı mı? Ne kahvaltısı? Hafızamı biraz zorladıktan sonra hatırlayabilmiştim. Hem Ceyda'nın benim için yaptıklarından sonra ufak bir teşekkür niyetine hem de dün bebeğimin kalp atışlarını duymanın verdiği mutlulukla onu güzel bir kahvaltıya götüreceğimi söylemiştim. Uyku o kadar tatlı gelmişti ki bunu bile unutmuştum. Ah bu hormonlar!
"Ne unutması aşk olsun Ceyda! Hiç unutur muyum? Sadece biraz fazla uyumuşum o kadar." dedim kıvırarak.
Kendi söylediğime ben bile inanmazken Ceyda'nın inanacağına da ihtimal vermiyordum zaten, ki Ceyda' da bana "bende yedim" bakışlarını çoktan göndermişti bile.
Bende şımarıklık yapmayı sürdürerek, yerimden kalkıp kollarımı beline doladım ve yanağına sulu bir öpücük kondurdum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİK MUCİZEM
RomanceAslında her hatanın bir bedeli olduğu kadar bizleri o yanlışa sürükleyen sebeplerimiz de vardır. Ama kimse sebebini sorgulamayı tercih etmez; Çünkü ön yargı her zaman daha kolaydır.. Bu hikaye de bu duruma rastlayacaksınız ve sonuçlarını okuyacaksı...