Merhaba değerli okurlarım. Düzenlenen son bölümle karşınızdayım. Böylece hikayemin düzenlemesi bitmiş bulunuyor ve artık yeni bölümler gelmeye başlayacak. Beni sabırla beklediğiniz için teşekkür ederim.
Bu arada 82k olmuşuz. Her ne kadar oy sayısı düşük seyretse de sizlere gönülden teşekkür ediyorum. Şimdi bölümle sizi başbaşa bırakıyorum.
Umarım beğenirsiniz.🙏🙏
Keyifli okumalar.. 🙏🙏
______________________________________________
Güneş Aksoy
Mutlu olmak nedir diye sorsalar verecek bir cevap bulamazdım herhalde. Çünkü mutluluğu tarif edecek kadar sakin ve güzel bir hayatım olmadığı gibi huzurlu geçirdiğim bir anım bile yoktu. Geçmişte yaşadıklarım zaten sırtımda birer kamburken hız kesmeden yenileri yükleniyordu omuzlarıma. Acaba bugün ne olacak diye düşünmekten rahat bir nefes alamaz hale gelmiştim. Ama hiç biri şuan içinde bulunduğum durum kadar ağır gelmemişti benliğime. Çünkü ilk defa bana ne olacağını düşünmüyor, karnımdaki miniklerime zarar gelmesinden korkuyordum.
Hayatım trajedi ve dram üzerine kuruluydu. Yazsam kitap olur derler ya hani gerçekten öyleydi. Anlatabileceğim iyi anılarım beş parmağı doldurmayacağı gibi geçmişe dalıp yersiz tebessüm ettiğimi de hatırlamıyordum. Gözlerimi ilk açtığım da tanışmıştım acıyla. Eksik büyümüştü bir yanım çünkü annem yoktu. Kokusunu bilmezdim mesela ya da nasıl güldüğünü. Kızdığında nasıl davrandığını ya da sevdiğinde nasıl hissettirdiğini.
Annemle ilgili yanıtlanmamış bir sürü soru rafta beklerken, tatmadığım anne sevgisini çocuklarıma nasıl aşılayacağımı bilmiyordum. Çocukluğumu da yaşayamamıştım mesela ya da düştüğümde beni kaldıracak annem yoktu yanımda. Ağladığımda anne yerine baba kelimesi dökülürdü dudaklarımdan. Takdiri ilahiydi elbette ama bu anne sevgisinden yoksun büyüdüğüm gerçeğini değiştirmiyordu. Belki de tüm bu yaşadıklarım ardımda beni koruyup kollayan bir ailem olmamasından kaynaklı savunmasızlığımdandı. İçimde kötü niyet olmadığı için herkesi kendim gibi görmemdendi.
Acı benim ikinci adım olurken korkularım ise rekor seviyeye doğru koşuyordu. Bitip tükenmez çilem son bulmadığı gibi talihsizliklerim peşimi bırakmıyordu. Kolum kanadım doğuştan kırılmış bir daha da tamir edilememişti. Hayal kırıklıklarıyla, üzüntü ve korku dolu geçmişti koskoca 27 yıl. Tam mutlu olacağım derken kursağımda kalıyor daha ne kadar kötü olabilirim ki diye düşünmeden edemiyordum. Sanırım çabalamak anlamsızdı çünkü benim kaderim buydu..
Terk edilmiş, herhangi bir yaşam belirtisinin olmadığı bu dağ başındaki evde çaresizce kurtulmayı beklediğim 3. günümdü. Her geçen saniye umutlarım tükense de minik mucizelerimin varlığına sığınarak Şafak denilen o şerefsizin karşısında dimdik durmaya çabalıyordum. Çünkü buraya geldiğimiz günden beri aklınca beni cezalandırıyor, üzerimde hakimiyet kurmaya çalışıyordu. Uyguladığı psikolojik baskı sinirlerimi alt üst ederken beni daha çok karamsarlığa sürüklüyordu.
"İstesen de istemesen de benim olacaksın Güneş!"
Kulağımda yankılanan Şafak'ın söylediği bu söz midemin bulunmasına sebep olurken dün konuştuklarımız aklıma hücum etmeye başlamıştı.
1 gün önce..
"Neden anlamak istemiyorsun! Ben sana zarar vermek istemiyorum. İsteseydim bunu elime o kadar fırsat geçmişken çoktan yapmaz mıydım sence? " dedi Şafak sakin bir tavırla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİK MUCİZEM
RomanceAslında her hatanın bir bedeli olduğu kadar bizleri o yanlışa sürükleyen sebeplerimiz de vardır. Ama kimse sebebini sorgulamayı tercih etmez; Çünkü ön yargı her zaman daha kolaydır.. Bu hikaye de bu duruma rastlayacaksınız ve sonuçlarını okuyacaksı...