Merhaba okurcanlarım.. Düzenlenmiş haliyle beşinci bölüm sizlerle.
Umarım beğenirsiniz🙏🙏
Okuduktan sonra yıldıza basmayı ve yorumlamayı unutmayın lütfen ❤️
Keyifli okumalar :)
_______________________________________________
Selim Karmen
Telefonumun alarm sesi boş odamın duvarlarına çarpıp kulağıma ulaşmaya başladığında açılmakta zorlanan gözlerimi hafifçe araladım. Baş ağrım şiddetini gösterirken sesli bir küfür savurarak yerimde doğruldum ve komodinin üzerindeki kulaklarıma işkence eden telefonumu tek hamleyle kapattım. Perdenin arasından sızan ışık hüzmeleri gözlerimi alırken kendi kendime mırıldanarak huzursuzca yüzümü buruşturdum.
Bugün önemli bir toplantım vardı ve hiç çekemeyecek durumda olsam bile gitmek zorundaydım. Çünkü Güneş'le yollarımız ayrıldığından beri işleri oldukça boşlamıştım. Neredeyse hiç gitmedim bile denilebilirdi. Hal böyle olunca da tüm yük Ayhan'a kalmıştı ve yakında pes bayrağını sallaması an meselesiydi. Kendi çalıştığı şirkette ki işleri yetmez gibi bir de benim arkamı toplamakla uğraşıyordu.
Gelmiyordu işte. İçimden hiç bir şey yapmak gelmiyordu. Yaşamak benim için bu kadar anlamsızken iş zaten devede kulak kalıyordu. Tek yapmak istediğim mahzenler dolusu alkolle beslenip beynimi kemiren düşüncelerden sonsuza kurtulmaktı. Özellikle de Güneş'in ihanetinden..
Sırf düşünmemek için fire vermeden tüm günümü alkolle geçiriyordum. Ki ben alkolün a'sını bilmeyen adamken şimdi ayık gezdiğim bir saniyem yoktu. Yine bu sabahta içerken sabahlamıştım ve kafam her zaman ki gibi kazan gibiydi. Uyuduğum zamanlar desem zaten sayılıydı. Çünkü çoğunda kabus görüyordum ve dağınık olan dünyam iç sıkıntımla birlikte daha da karmaşık hale bürünüyordu. Toplayamıyordum kendimi.
Zaten toplamak isteyen kimdi ki?
Sıkıntılı bir nefes vererek üzerimdeki pikeyi kenara doğru savurdum ve yatakta doğrularak ayaklarımı yere doğru sarkıttım. Bacaklarımı geniş açıyla iki yana doğru açıp rahat bir pozisyon aldıktan sonra dirseklerimi de bacaklarımın üzerine yaslayarak ayakta tutamadığım başımı avuç içlerime bastırdım. Başım öyle bir zonkluyordu ki alnındaki damarların gözle görülür derecede attığına yerine edebilirdim.
Bu işkenceye son vermek adına ellerimi şakaklarıma bastırıp yavaşça ovalamaya başladım. Sinir noktalarına bası uyguluyor, bir iki saniye bekledikten sonra yuvarlak halkalar çizerek ağrıyı kontrol altına almaya çalışıyordum. Ne yazık ki hiç bir faydası olmadığı gibi son kalan enerjimi de tüketiyordu.
Bir an önce kendimi toparlayıp şirkete geçmem gerektiğinin bilincindeydim ve şu durumda ağrı kesici içmek en doğrusuydu. Oyalanmadan oturduğum yerden kalkarak ayaklarımı yere sürüye sürüye kapıya doğru yöneldim. Başım hafif tempoda dönerken hala ayılamadığımın farkındaydım. Ağrı kesici içtikten sonra kesinlikle soğuk bir duş alıp kendimi toparlamalıydım.
Merdivenlerin trabzanlarından destek alarak yavaşça indim ve mutfağa doğru yürümeye devam ettim. Mutfağa girdiğimde Neşe'nin tezgah üzerinde haldır haldır bir şeylerle uğraştığını gördüm ve umursamadan kalın çıkan sesimle seslendim.
"Neşe?"
Neşe seslenişimle hızla bana doğru döndü ve elindeki tabağın parkenin üzerinde tok bir ses çıkararak parçalara ayrılması bir oldu. Sesin şiddetiyle afyonum patlarken kaşlarının çatılmasına engel olamamıştım. Bakışlarım yere düşen parçalarla Neşe'nin arasında gezinirken sonunda Neşe'nin bakışlarıyla buluşmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MİNİK MUCİZEM
Любовные романыAslında her hatanın bir bedeli olduğu kadar bizleri o yanlışa sürükleyen sebeplerimiz de vardır. Ama kimse sebebini sorgulamayı tercih etmez; Çünkü ön yargı her zaman daha kolaydır.. Bu hikaye de bu duruma rastlayacaksınız ve sonuçlarını okuyacaksı...