KİTABI SENELER ÖNCE, KÜÇÜKKEN YAZMIŞTIM. BU YÜZDEN Bİ MİKTAR GURURSUZLUK İÇERMEKTEDİR. RAHATSIZ OLACAKLARIN OKUMAMASINI TAVSİYE EDERİM!
Hayat benim için çok fazla bir anlam ifade etmiyordu. Yaşamak, ölmekten daha beterdi belkide. Kaburgalarımdan tutun, damarlarıma kadar hissettiğim bu acı, benim hayatımdı. Ben, doğumunda annesinin ölümüne sebebiyet olmuş, kendini bildi bileli babası tarafından dayak yiyerek büyütülmüş bir kızdım. Yeri gelmiş, karnına tek lokma dahi sokmamış, ancak gözünü dayakla doyurdukları bir genç kız. Aklınızın alabileceği tüm işkenceleri çektirmişti babam bana. Sözde baba idi benim için işte. Geceleri kafamı sokacağım bir çatıdan başka hiçbir şey vermeyen bir adamdı. Aksine benden çok şey almıştı.
Bir tek namusuma dokunmamıştı.
Sebebini biliyordum, aptal değildim. Beni zengin bir adama satmak gibi bir niyeti olmasa, eminim onuda gasp ederdi. O öyle kara bir insandı ki, karşıma kim çıkarsa çıksın şükredecektim. İsterse beni mafyanın tekine de satabilirdi. Yine de kafi idim.
Ki olmakta zorundaydım.
Aksi taktirde o kart adam dayanılmaz olabilirdi.
Babam bir kuryeydi. Annem öldükten 3 ay sonra hangi kötülük varsa bulaşmış, en son bir mafyaya borçlanmıştı. 20 senedir adam ne derse onu yapıyor, kapı kapı uyuşturucu dağıtıyordu. Hatta hiç unutmuyorum, satıcılarından birisi ona uyuşturucu ikram ettiğinde kullanmış ve eve döndüğünde beni döverek hastanelik etmişti. Şimdi ise siroz hastalığına kapılmış, hastanelik olmuştu. Ölmek için gün kovalıyorken, aynı zamanda da beni pazarlamanın derdindeydi.
Altmışlı yaşlarının başında bir mafya idi beni satın alan adam. Babamın borçlu olduğu herifti. 20 senedir köpek gibi çalıştırmıştı babamı da, hala borcunu bitirmemişti. Bir de yaşından başından utanmamış, babamın hastalığını fırsat bilerek kalan borcuna karşılık beni istemişti.
Babamın derdi neydi de bunu kabul ediyordu onu anlamıyordum açıkcası. Zaten ölümle burun burunaydı. Hala nasıl olur da benim hayatımı zora sokmanın derdindeydi? Ben, öldükten sonra dahi kurtulamayacak mıydım bu adamdan?
"Gelinliğini giy!" Dedi bir ses arkamdan. Bu babamdı. Nerde ve ne halde olursam olayım tanırdım onun sesini. Sürekli bana emir veren ve bağıran o sesi...
"Baba lütfen." Dedim son bir kez daha çırpınarak. İnsafa gelmeyeceğini biliyordum ancak umut fakirin ekmeğiydi.
"Sana iyilik yapıyorum görmüyor musun? Ne zaman teşekkür etmeyi öğreneceksin sen he?!"
"Baba lütfen... Yalvarırım. Aramızda 40 yaş var neredeyse adamla! Seninle benim aramdakinden bile fazla!"
"Kes sesini. Adam zengin. Sana iyi bakacak işte daha ne istiyorsun? Bir kaç seneye kalmaz ölecek zaten. O zaman milyon dolarlarınla ne istersen onu yaparsın!"
Beni hiçbir zaman anlamamıştı. Benim gözüm parada pulda değildi ki, benim gözüm huzurdaydı. Tek derdim birazcık huzurdu. Onu da bu lanet olası adam elimden ilmek ilmek çekip alıyordu!
Korkaktım. O döküntü evden kaçıp gidemeyen bir korkak. Ve eziktim. Babasına hayır demeyi bilmeyen bir ezik.
Hayatım ne zaman yoluna girecekti bilmiyordum ancak bu gelinliği giymezsem bir hayatımın olmayacağından da emindim. Bir kez dahi yüzüm gülmeden göçmek istemiyordum şu dünyadan.
Bu yüzden usulca kalkıp, bu dünyadaki ilk kefenimi giyindim. Son olmasını umarak.
Bende isterdim, bir tarafımda beni kaybettiği için ağlayan bir babayı. Ya da öteki tarafımda beyazın bana ne kadar yakıştığını söyleyen bir anneyi. Ama olmamıştı. Ben annesini öldürmüş, bu yüzden babası tarafından ölüden beter edilmiş bir kızdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKAR
General FictionSevmek yürek ister derdi babam. Kendisinin yüreksiz olduğunu, o yüzden beni sevemediğini söylerdi. Ben doğarken annesini öldürmüş, bu yüzden babası tarafından ölüden beter edilmiş bir genç kızdım. Zor olan bu hayatta hiç mutlu olamayacağımı sanark...