Bölüm 12- aidiyet

19.5K 799 77
                                    



Arslan son sözleri ile alenen beni tehdit ediyordu. Sonucunun ne olacağını bilmiyordum, ancak Arslan'ın tutuşunun sıklaşmasından bile hissedebiliyordum.

Sinirlenmişti.

Masadaki herkes tek tek elenmiş, sona Civan bey ve biz kalmıştık. Arslan bacağının uyuşmasını umursamıyor, başka sandalyede oturmama izin vermiyordu. Civan bey tam olarak kim oluyordu bilmiyordum fakat en az Arslan kadar güçlü olduğu belliydi. Anladığım kadarıyla da Arslan'ın kendisine müttefik yapmak istediği tek adam buydu. Daha bir kaç ay önce ben kimseyi seçmem, onlar zaten ayağıma gelecek diyen adam, şimdi ne değişmişti de bu adamı ister olmuştu acaba.

"Benimle görüşmek istemişsiniz Arslan bey." Dedi Civan pas dedikten hemen sonra. Oyundan çekildiğini belli eden hareketi yapmış, arkasına yaslanmıştı. Kazanamayacağını biliyor olmasıda büyük bir erdemdi.

Ellili yaşlarının sonundaki adam kır saçlarını düzelterek masaya doğru eğildi ve kaşlarını çattı. Arslan gibi bir adamın neden onunla konuşmak istediğini anlayamamış olmalıydı. Ya da aklına gelen bir şey onu rahatsız etmiş de olabilirdi.

Babam yaşındaki bu adama saygımdan Arslan'ın eline asılarak belimden ayırdım ve kalkıp yan sandalyeye yerleştim.

"Size bir haberim var." Dedi Arslan rahatça. İlk defa karşısındaki bir adam ile sizli bizli konuşuyordu.

"Nedir böylesine önemli olan?"

Arslan sandalyeden kalkıp beni de kaldırdı ve adama dönerek, "Beni izleyin lütfen." Dedi.

Bizim masanın yanından geçerken beni eski yerime doğru itelemiş, geri dönmemi sağlamıştı. Açıkcası bu işime de gelmişti. Şimdi orada ikisinin politik düşüncelerini dinleyemeyecek kadar eğlenmek istiyordum. Ayrıca uzun bir süre Arslan'dan uzak kalacak ve bu olanları unutmasını bekleyecektim.

Daha benim kabul edemediğim şeyi onun anlamasını istemiyordum.

"Dans edelim." Dedim Ecem'e asılarak. İlk defa böyle bir mekana gelmiştim ve çalan şarkıda dans etmek istiyordum.

"Daha içmedin bile nasıl sarhoş olursun?" Dedi Tunahan alayla. Böyle bir şeye ayık kafayla cesaret edemeyeceğimi düşünüyor olmalıydı.

O sırada Ecem yanıma yanaşıp kalçama şaplak attı ve Tunahan'ın duymayacağı bir tonda "Aşk sarhoşu." Diye yanıtladı onu.

Gözlerimi devirerek çalan şarkıda hafifçe sallandım. Tunahan başını iki yana sallayıp güldüğünde eline asılıp onu da kaldırmaya çalıştım. Biz Ecem ile masanın çevresinde çoktan ritme kaptırmıştık kendimizi.

Dans arası viski bardakları bize eşlik ediyor, kuruyan boğazımızı serinletiyordu.

Ben içmezdim. Hatta nefret ederdim içkiden. Ama nedense bugün bunu unutmak istemiştim. Yaşadıklarımı, ona olan nefretimin nedenini. Normal bir insan gibi davranmak istiyordum.

İçki içen ve sarhoş olan insanlar gibi.

Güzelleşen kafamın farkındaydım. Tamamen irademi alıp götürmesede, vücuduma yüklenen cesaretin benim olmadığından emindim. Çakır keyif olmanın getirisiydi bu.

Ellerimi havaya kaldırıp saçlarıma daldırdım ve olduğum yerde kıvrılarak yere doğru çömeldim. Ecem koca bir ıslık çalıp alkış tuttuğunda, onunda benden farkının olmadığı gözler önündeydi. O da kalçasını kıvırarak etrafında dönmeye başladığında koca bir kahkaha attım. Ta ki Tunahan'ın söylediği söze kadar.

EFSUNKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin