Sabah üstümde tepinen bir bedenle uyanmıştım. İlk başta Ecem'dir diye düşünsemde o olamayacak kadar ufak bir bedendi bu.Gözlerimi açıp üstümdeki minik yaratığa baktım. Bu Elif'in oğlundan başkası değildi. Koca bir kahkaha atıp, ufaklığı kucakladığımda Ecem girdi içeriye.
"Hoş geldin." Dedim ona takılmadan Elif'e dönerek. Fakat Ecem bunu üzerine alınmış, yatakta yanıma uzanarak, "Hoşbulduk canım." Demişti.
Gözlerimi devirerek Elif'e döndüm ve yattığım yerden ayaklandım.
"Hoşbulduk hoşbulduk." Dedi o da Ecem'e takılmadan. "Ufak bi uyandırma servisi çekelim dedik." Dedi oğlunu göstererek.
Bende koca bir kahkaha atmış, "En ufağından." Diyerek oğluna sıkıca sarılmıştım. Çocuk severdim. Bu dünya için en masum varlıklar onlardı ve sevilmemeleri için hiçbir sebep yoktu.
Hele bir de 1-2 yaşlarındaysa var ya! Yemede yanında yat!
Dudaklarımı bebeksi suratında gezdirerek, her yerine öpücük kondurmuş, güzelce sevmiştim.
İki saniyeliğine Elif'e verip banyoya girdim ve elimi yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm. Yaralı bacağımı görmemesi adına farkettirmeden altıma eşofman geçirmiş, üstümdeki tişörtüde sıyırıp yerine dar bir bluz giymiştim.
"Herkes aşağıda mı?" Dedim çocuğuyla ilgilenen Elif'e bakarak.
"Fadime teyze, Emre, Firdevs, Yusuf ve ben geldik şuanlık." Dedi. "Biliyorsun, resmi nikahı asla kaçıramayız!"
Kısık bir kahkaha atıp, alayla, "Kambersiz düğün olmaz." Dediğimde alınmak yerine daha çok güldü.
Omuz silkip, "Herkesinkini kaçırırım da Arslan'ın nikahını kaçırmam valla." Dediğinde alayla güldüm. En az bi nikah daha kıyar o sen merak etme demek istesemde, laflarımı yutmuş kıkırdamakla yetinmiştim.
Çok geçmeden boşanacağımızı bilseler, hiçbiri taa Trabzon'dan kalkıp buraya gelme zahmetinde bulunmazdı eminim.
Elif'in karnı görmeyeli daha da büyümüştü ve neredeyse doğurmak üzereydi. Bu yüzden oğlu Aras'ı kucağıma geri alıp aşağı kata kadar ben taşıdım. Yürüyebiliyordu ancak hala merdiven inip çıkabildiği söylenemezdi.
Ecem bize eşlik etmemiş, odamda yatamaya devam etmişti. Aşağı kata indiğimizde ise herkes salonda koltuklarda oturuyordu. Şu sıralara güneş yakıcı derecede kendini belli ediyordu ve kimse bahçede o sıcakta oturmak istemiyordu anlaşılan. Salondaki klima hepimize iyi geliyordu.
"Hoşgeldiniz." Dedim salondaki herkese hitaben. Tek tek hepsini öpüp sarılmış, Arslan'ın yanına kurulmuştum. Arslan, Aras'ın başını okşayıp saçlarından öptüğünde, suratlarımız bir hayli yakınlaşmıştı. Dünki sinirim hala daha geçmediği için güzel bakan gözlerine ters bir şekilde yanıt vermiştim. Elif bunu görmüş olmalı ki boğazını temizleyerek dikkatimi çekti ve ne oldu dercesine göz kırptı.
Sonra diyerek dudaklarımı oynatmış, bir bahane bulmaya çalışmıştım. Aras'ı özellikle sol bacağımdan uzak tutsamda, o Arslan'a yanaşmak için sol bacağıma doğru uzanıyor, bir de tam yerine değiyordu.
Yüzümde oluşan acıyı Arslan farketmiş olmalı ki, sessizce ifademi izledi. Yine acı çekiyor olmam umrunda değildi anlaşılan.
"Bir problem yok ya?" Dedi Firdevs endişeyle. Suratımdaki acı ifadeyi görmüş olmalıydı. Esra ile arkadaşlığı dışında iyi bir kıza benziyordu aslında. Sadece o arkadaşına ihanet etmemek için bana yüz çevirirken, bende Esra yüzünden ona yüz çeviriyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKAR
Ficción GeneralSevmek yürek ister derdi babam. Kendisinin yüreksiz olduğunu, o yüzden beni sevemediğini söylerdi. Ben doğarken annesini öldürmüş, bu yüzden babası tarafından ölüden beter edilmiş bir genç kızdım. Zor olan bu hayatta hiç mutlu olamayacağımı sanark...