Doğum yaptığımdan beri neredeyse iki ay olmuştu ve yaklaşık 15 gün önce doktor Arslan ile birlikte olmamızın problem olmadığını söylemişti. Elbette bunu bir kaç kez değerlendirmeye çalışmış, ancak Savaş yüzünden bir sonuca varamamıştık. Bugün ise bunu yapabilmeyi amaçlıyordum."Savaş'ı gece yanına bırakıcam." Dedim Ecem'e bakarak. "Arslan'ı özledim."
Ecem böyle açık saçık konuşuyor olmama şaşıracak gibi olmuş ancak kendi huyundan ötürü şaşıramamıştı.
"Olur." Dedi omuz silkerek. "Bende geceleri uyuyamıyorum zaten. Hala yeğen takılırız."
Başımı sallayıp önüme döndüm ve uyuyan Savaş'da gezdirdim gözlerimi.
Babası gibi huysuz olmuştu işte.
Bunu duymuş gibi yerinde kıpırdandığında kıkırdadım ve gözlerimi kapıdan içeriye giren Arslan'a çevirdim. Aşağı katta spor yapmış olmalıydı ki, ter içindeydi.
Yanımızdan geçip gitmiş, odaya çıkmıştı.
"Git sen." Dedi Ecem gülümseyerek. Çok yorulmuş, banyo etmesine yardım edersin."
Söylediği şeyle normalde utanırdım ancak bu sefer öpücük atmakla yetinmiş, dediğini yaparak odaya çıkmıştım.
Odanın içindeki banyo kapısını açtığım esnada Arslan'da soyunuyordu.
"Sorun mu var?" Dedi gözlerini gözlerime çıkartarak. Ancak ben onun aksine bedenini süzüyordum.
"Hayır." Dedim tişörtüme asılıp. "Sana eşlik etmeye geldim."
Başını salladı ve kabine girip suyu açtı. Bir kaç saniye sonra bende arkasından girdiğimde gözleri kapalı bir şekilde duşun altında ıslanıyordu. Yanına yanaştım ve şampuanı kafasına sıktım. Hafifçe köpürtmüş, kalanıyla da bedenini köpüklemeye başlamıştım. Tırnaklarımı ara sıra kol kaslarında gezdiriyor, ara sıra da baklavalarına indiriyordum.
Sonunda amacımın ne olduğunu anlamış olmalı ki, beni kucakladı ve duvara yasladı.
"Kaşınıyorsun." Dedi huysuzca. "Birazdan Savaş uyanacak ve biz böyle kalacağız."
Onu susturmak adına dudaklarına uzandım ve sulu öpücükler bıraktım. Alt dudağını dudağımın arasına alıp emmeye başladığımda gözlerini yumup kendini bana bastırdı.
Gülümsedim.
Kucağından inip onu odaya götürmüş, ıslak olmamızı umursamadan yatağa uzanmasını sağlamıştım. Bende yanına uzanıp tekrar dudaklarına asıldığımda elini kalçama attı.
"Yavaş." Dedim gülümseyerek. "Hızlı olmasını istemiyorum. Önce sana doymam gerek."
"Savaş ağladığında da aynısını dersin." Dedi alayla.
Başımı iki yana sallayıp, "Ecem ilgilenecek." Dedim. "Ayrıca yeni uyudu. En az iki saat daha uyanmaz."
Söylediklerim onu ikna etmiş olmalı ki, kalçamda duran elini belime çıkartmış, öpücüklerine devam etmişti. Bilmem kaç dakika öyle öpüşmüştük bilmiyorum. En sonunda dudaklarım acımaya başladığında ondan ayrıldım ve öpücüklerimi boynuna yönlendirdim.
Elini kalçama atmış, bizi ters düz edip, üstüme çıkmıştı. Kafasını göğüslerime yasladığında gülümseyerek belimi kıvırdım. Ensesinden yakalayıp daha da bastırdığımda, elini kadınlığıma atmış, hafifçe okşamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFSUNKAR
General FictionSevmek yürek ister derdi babam. Kendisinin yüreksiz olduğunu, o yüzden beni sevemediğini söylerdi. Ben doğarken annesini öldürmüş, bu yüzden babası tarafından ölüden beter edilmiş bir genç kızdım. Zor olan bu hayatta hiç mutlu olamayacağımı sanark...