Bölüm 33- iyi melek, kötü melek

12.3K 450 31
                                    



Sabah hava daha yeni aydınlanmaya başladığında çalan kapı ziliyle yerimde huysuzca kıpırdandım ve gözlerimi açıp etrafıma bakındım. Hafiften doğan güneş yeni günün haberini verirken usulca kalktım yerimden ve kimsenin ısrarla açmadığı kapıyı açmak için paytak paytak yürümeye başladım. Merdivenleri inip kapıya ulaştığımda hala içimden kapıyı çalana küfrediyordum. Normal şartlarda bu kadar saygısız bir kadın değildim ancak sabah sabah bana yapılan bu muamele sinirlenmemi sağlamıştı.

Usulca araladım ve bir anda içeriye fırlayan adama baktım. Benim tanımadığım kesindi ancak böylesine içeriye girme haddinde bulunuyorsa, illaki onların tanıdığı olduğunu düşündüm ve sessizce adamı izledim.

"Pardon?" Dedim harul hurul etrafı tarayan adama bakarak. Daha sonra gözlerimi usulca saate çıkarttım ve daha yeni sabahın altısı olduğunu farkettim. "Bir problem mi var? Bu saatte kapıyı yumrukladığınıza göre büyük bir problem olmalı."

Otuzlarının sonundaki adam hırlayarak bana döndüğünde, yerimde hafifçe sıçradım ancak bunu belli etmemeye çalıştım.

"Arslan neredur?" Dedi elinde silahıyla. Korkuyla geriye doğru adımladım ancak ısrarla Arslan'a seslenmedim.

"Burada değil." Dedim yalana başvurarak. O da bunun farkında olmalı ki, alayla şuh bir kahkaha attı.

"Ordan bakunca, şaka kalduracak halim varmuş gibi mi duriyrum?"

Başımı iki yana salladım ve sessizliğimi korumaya çalıştım. Ancak adam bunu umursamamış, kolumdan tuttuğu gibi kendi tarafına çekip başıma silah dayamıştı.

Heeeh. Bi bu eksikti.

"Arslaan!"

Adamın ani bağırtısı ile yerimde ürktüm, ve gözlerimi haldur huldur ses gelen merdivenlere çevirdim.

Fadime babaanne korkuyla aşağıya inmiş, adamı gördüğü gibi "Uiyhh." Diyerek merdivenlerin trabzanlarına tutunmuştu.

Arkadan tekrar merdiven sesi geldiğinde, gözlerimi yine oraya çıkarttım ve Asena ile Arslan'ın inişini izledim.

Arslan yine o suratsız ifadesiyleydi. Ta ki kafama dayanmış silahı görene kadar.

"Gökhan?" Dedi Arslan bi ona bir de başımdaki silaha bakarak. Bana bakmıyor olmasını neye yormam gerektiğini bilmiyordum ancak bu beni endişelendirmiyor da değildi.

Tek bildiğim, bu sefer vurulmama izin vermeyecek olmasıydı. Bundan artık emin gibiydim.

"Naptun karumi?!"

Arslan sessiz kaldı.

O gün ki gibi.

Yine konuşmadı. Başkasını korumak için beni yine ateş altına attı.

Derin bir nefes aldım. Önce bacağımdan, daha sonra kalbimden ve şimdi de kafamdan mı vurulacaktım? Bu sefer ölmeme ihtimalim yoktu, ondan emindim.

Ya da değildim. Bir iki saniye önce de Arslan'ın bir daha vurulmama göz yummayacağından emindim ancak görüyorduk ki huylu huyundan vazgeçmiyordu.

"Senden kurtardım." Dedi sessizce. Korkuyor muydu? Yok canım, bana öyle gelmiştir.

"Ula kimun karisini kimden kurtariysun?"

Arslan alayla güldü. Bir süre dudağında tuttuğu baş parmağını ona doğru uzattı ve konuşacak gibi oldu ancak susup parmağını geri yerine iliştirdi. Bir süre hepimiz ondan cevap beklesek de suskunluğunu koruyup bir şey düşündü ya da düşünüyor gibi yaptı.

EFSUNKARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin